Parçalanmış sözleşmeli öğretmen ailelerine yönelik negatif ayrımcılık hala devam ediyor.
Anayasa ve yasaların emredici hükümleri bir yana vicdani olarak da bu ailelerin birleştirilmesi gerekiyor.
Kendi mutlu olmayan bir öğretmen, ne kadar isterse istesin mutlu öğrenciler yetiştiremez. Çünkü aklı ailesindedir.
Zorlamayla, dayatmayla, korkuyla, başarı elde edemeyiz.
Bunun örneklerini defalarca gördük.
Böylesi dayatmacı sistemin ayakta kalması da mümkün değil.
Eninde sonunda kalkacak ama getirenler ve ısrarla uygulayanlar, hiç unutulmayacak!..
Ücretli öğretmenlik herkes için bir baş ağrısı.
Yüzbinlerce öğretmen atama beklerken, adeta köle ticareti yapar gibi üç kuruşa öğretmen alımı yapılıyor.
Hem de her meslekten.
Diplomolı öğretmenler tercih edilmezken, iki yıllık meslek yüksek okullarının hemen her bölümünden mezun olanlar bile görevlendiriliyor.
Yapan da mutsuz, öğrenci ve diğer öğretmenler de.
Öğretmenler odasında, aynı okulda, aynı derse giren çeşit çeşit öğretmen var ve bu hiç hoş değil!...
Ek Yerleştirme
Bazı üniversitelerde ikinci, üçüncü haftaya girilmek üzere ve ek yerleştirme sonuçları hala açıklanmadı.
Ne bekleniyor?
Bu öğrenciler, ne zaman gidip kayıt olacak, ne zaman, ev ya da yurt bulacak ve ne zaman derslere başlayacak?
Neden biraz empati yapılmıyor?..
Liyakat
Mesleki Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü'ne bir doktorun atanması, bilinçli bir tercih mi yoksa eş dost ataması mı bilmiyoruz.
Ama böylesi önemli bir makama, konulara vakıf, meslekten bir ismin atanması sanki çok daha iyi olurdu.
Herkesin her makama atandığı bir ortamda, liyakattan, eğitimden, birikimden, donanımdan söz etmek mümkün değil.
Oysa şu günlerde, belki de ihtiyacımız olan en önemli şey liyakat.
Yoksa her geçen gün daha da çetrefilleşen işleri düzeltmemiz, hiç de kolay olmaz...
Umarız her şey çok daha güzel, insanlarımız çok daha mutlu olur...