adscode
adscode

Gelecek Kaygısı Yaşayan Öğretmen Başarılı Olamaz!

Türkiye’de öğretmenler, Cumhuriyet döneminin başından günümüze kadar ekonomik olarak istenen seviyeye ulaşamamışlardır.

alaaddindincer@egitimajansi.com




Herhangi bir eğitim sisteminin çeşitli kademelerinde verilen eğitimin niteliği birçok etkene bağlıdır. Bunlar; öğretmenlik için uygulanan yükseköğretim lisans programları, yönetsel düzenlemeler, eğitimsel olanaklar, öğretmenlerin ücretleri, ve transfer durumlarıdır. Bireyler, öncelikle fizyolojik ve biyolojik gereksinimlerini gidermek ister ki, bu durum maddi koşullar ile yakından ilişkilidir. Ancak, bu gereksinimler giderildikten sonra daha üst düzeyde beklentilere karşılık aranır. Öğretmenlerin de çalıştıkları işten doyum sağlamaları ve daha verimli olabilmeleri için maddi açıdan belli bir gelir seviyesinin üstünde olmaları gerekir.

 

Türkiye’de öğretmenler, Cumhuriyet döneminin başından günümüze kadar ekonomik olarak istenen seviyeye ulaşamamışlardır. Bazı yıllar aylıklar ve diğer sosyal haklar bağlamında iyileşmeler görülse de özellikle 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında tablonun daha da kötüleştiğini görmekteyiz. Aylıklar ve sosyal haklarda yaşanan erozyon mesleğe atfedilen değeri düşürdüğü gibi, meslekte çalışanları da olumsuz yönde etkilemiştir. Türkiye de devlet memuru statüsünde görev yapan öğretmenlerin ücretleri ve özlük hakları merkezi yönetim (bakanlık) tarafından düzenlenmektedir. Devlet memurları olarak öğretmenler kendi özel yasalarının yanı sıra, bazı alanlarda diğer devlet memurlarıyla aynı yasa ve yönetmeliklere tabidirler.

Cumhuriyetin başlangıcından beri öğretmenlerin sorunları ülke gündemini her dönemde meşgul etmiştir. Bu sorunlar temel olarak;

-öğretmenlik için uygulanan yükseköğretim lisans programları,

-öğretmenlerin hukuki statülerinin güçlendirilmesi ve istihdam koşulları,

-öğretmenlerin hakları, hizmet içi eğitim, sosyal ve ekonomik sorunları gibi başlıklar altında özetlenebilir.

 

Öğretmenliğin eğitim süreçlerinde ki etkisine vurgu yaparak Temmuz ayında ’24 Kasım Öğretmeneler Günü Kutlamaları’ başlığında 24 maddelik genelge yayımlayan Bakan Yılmaz Sivas’ta katıldığı bir özel okul açılışında eğitimin temelinin öğretmen olduğunu ve öğretmen olmadan eğitim yapabilmenin mümkün olmadığını vurgulayarak, "Derslik yaparsınız, müfredat olur, bina olur. Ama öğretmen yoksa öğretim üyesi yoksa ders yapabilmek mümkün değildir. Dersliğiniz yoktur, müfredat yoktur, kitap yoktur. Ama öğretmeniniz, öğretim üyeniz varsa açık alanda da olsa mutlaka eğitim yapılır. Öğretmen ve öğretim üyesi eğitimin en temel unsurudur. Önümüzdeki dönemde de buna yatırım yapacağız." değerlendirmesini yaptı.

 

Milli Eğitim Bakanının açıklamaları çok doğru. Ancak bu doğru yaklaşımı somut adımlar atarak güçlendirmek gerekir. Söylenenlerin sadece söz düzeyinde kalması değişen bir şey olmadığı algısının oluşmasına neden olacaktır.      

 

Bunları Yıllardır Duyuyorduk Demek İstemiyoruz

24 Kasım 1981’de 12 Eylül darbecilerinin ilan ettiği Öğretmenler Günü’nün üzerinden 35 yıl geçti.35 yıldır değişmeyen hamaset, içi boş vaat, mesleğin kutsallığı, göstermelik törenler. Bu yılda benzerlerine tanık olacağımız, Saray’da ağırlanmalar, yılın öğretmenlerine ödüller, fedakârlık ve cefakârdık üzerine nutuklar. 35 yıldır duyduğumuz bu söylem ve vaatlerin ne kadar samimi ve gerçekleşebilir olduğunu 36.yılda bir defa daha test etmiş olacağız. Yürütme, yasama ve bürokrasinin yaydığı olumlu algıya karşın asıl olanın hayatın olguları olduğunu bu çalışmamızda yer alan tablolarda ulaşılan rakamlar bize göstermektedir.

 

Asıl Olan Hayatın İçindeki Olgulardır

Öğretmenliğin olgular ajandasında, sayısı 400 bine dayanan işsizler, öğretmen olmak için okuyan yüz binlerin umutları var. Ajanda da, 16 bin 688 açığa alınan(uzaklaştırma tedbiri devam eden),30 bin 351 kamu görevinden ihraç edilen, 20 bin adli idari soruşturma, onlarca sürgün, güvencesiz ve düşük ücretle çalıştırma, ihraç edilenlerin el konulan ikramiyeleri, emekli aylıkları ve sosyal hakları. Ödenmemiş borçlar, haciz konulan ev eşyaları, dağılan yuvalar yıkılan hayaller,  mutsuzluk, umutsuzluk, karamsarlık, belirsizlik ve bilinmezlik bulunmaktadır. Yarının ne olacağını, sabaha uyandığında ne ile karşılaşacağını bilemez durumda, derin kaygılar içinde ruhsal sorunları olan öğretmenlerin nitelikli eğitim yapmaları mümkün mü?   

 

Devam edelim hayatın gerçeklerini anlatmaya. Kamuoyuna ve sosyal medyaya yansıyan bilgilerden öğrendik, TRT’de bir spor programı sunucusuna ayda 417 bin yılda 5 milyon lira aylık ödendiğini. Mesleğe yeni başlayan bir öğretmenden dinledik ayda 2 bin 635 yılda 32 bin lira aylık aldığını, aldığı paranın on beş gün bile geçmeden bittiğini. 35 yıllık evli eşi çalışmayan iki çocuklu bir öğretmen daha da dertli. Fark etmiyor onun içinde ayda 3050 lira almak. Kira, kredi kartı borcu, yol ve mutfak masrafı, çocukların eğitim masrafı derken daha on gün dolmadan iple çekilen sonraki ayın maaş günü.

 

Aldığı aylıkla ay sonunu getirmekte zorlanan öğretmenler başlıyor yeni yılda altı ayda bir yapılacak yüzde 3+4 zammı beklemeye. Yetmiyor, yetiremiyor, geçinemiyor ay sonunu getiremiyor ‘fedakar ve cefakar’ öğretmen. Hele bir de hak aramış, insanca yaşam, barış, demokrasi istemiş yapmışsa eylem yandı bizim ‘fedakar ve cefakar’ öğretmen. Cezalar ile dolar dosyası. Ülkenin en ücra köşesinde alır nefesi. Yetinmez efendiler bununla, olmadı derler. İhraç edilmelidir, yargılanmalıdır ve hatta içeri atılmalıdır derken bir anda kapının önünde bulur kendini bizim ‘fedakar ve cefakar’ öğretmenimiz. 

 

OECD Raporları Yaşadığımız Olguları Doğruluyor

OECD’nin Eğitime Bakış 2016 raporunda öğretmen ve okullara dair yer alan bilgiler de dünyadaki mesleki türdeşlerimiz ile kıyaslandığında aleyhimize oluşan tablo asıl olan hayata dair diğer gerçekler ile yüzleşmemizi sağlıyor.

 

Türkiye OECD’nin son raporunda 50 yaş üstündeki öğretmen oranı en düşük ülke olurken, en büyük oranı 30-39 yaş arasındaki öğretmenlerin oluşturduğu belirtiliyor. OECD ülkelerinde ise öğretmenlerin çoğu 40-49 yaş arasında.

 

Sınıf Mevcutları ve Öğretmen – Öğrenci Dengesi

Sınıf mevcutları ve öğretmen başına kaç öğrenci düştüğü eğitimin kalitesi ile ilgili önemli bir gösterge. Sınıf mevcutları açısından OECD ülkelerinin ortalaması ilkokullar için 21, ortaokullar için ise 23. Türkiye’de sınıf mevcutları ise bu ortalamanın üstünde. Ayrıca OECD raporuna göre, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkelerde kamu okullarında sınıf mevcudu düşerken, özel eğitim kurumlarında ise yükselmiş.

 

                 Ülkeler

      İlkokul             Ortaokul

Japonya

        27                       42

İsrail

        27                       28

Meksika

        19                       28

Brezilya

        23                       22

ABD

         21                      27

İngiltere

         25                      19

Rusya

         20                      19

AB

         20                      23

Hindistan

         26                      30

Türkiye

 

 

 

Bir Öğretmene Düşen Öğrenci Sayısını Karşılaştırma.

Öğretmen-öğrenci oranına bakıldığındaysa, OECD ortalaması, ilkokul seviyesinde, öğretmen başına 15 öğrenci, ortaokul düzeyindeyse 13 öğrenci düzeyinde. Türkiye, bu oran açısından da OECD ortalamasının üzerinde bir kalabalığa sahip. Bu konuda da kamu ve özel eğitim kurumları arasında fark bulunuyor. Türkiye, Brezilya, Kolombiya ve Meksika da kamu kurumlarında öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, özel kurumlara göre belirgin bir fark gösteriyor. Rapora göre bu ülkelerde kamu kurumlarında öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, özel kurumlardan en az 7 öğrenci fazla.

 

                    Ülkeler

   İlkokul                   Ortaokul

Japonya

      17                            13

Meksika

       27                           27

İsrail

       15                           11

İngiltere

       20                           16

AB

       12                           10

Rusya

       20                             9

Brezilya

        21                           17

Çin Halk Cumhuriyeti

        16                           14

ABD

        15                           15

Türkiye

 

 

Öğretmen Maaşlarında Ülkeler Arasındaki Uçurum Büyük

Eğitimin niteliğini etkileyen belki de en önemli faktörlerden biri de öğretmenlerin maaşlarıdır. Öğretmen maaşları için OECD ve AB-22 ortalamalarının yanı sıra, Türkiye'nin mevcut durumu şöyle:

 

OECD'nin sunduğu verilere göre başlangıç seviyesinde en yüksek maaşı Lüksemburg’daki ilkokul öğretmenleri alıyor. Türkiye ise bu alanda 35 ülke içerisinde 24. sırada. Tecrübeli öğretmenler arasında ise en yüksek maaş alanlar yine Lüksemburg’dan. Türkiye tecrübeli öğretmenlerin aldıkları maaş karşılaştırmasında da 10 yıl tecrübeli öğretmenler için 27. 15 yıl tecrübeli öğretmenler içinse 26. sırada yer alıyor. Öğretmenlerin aldığı en yüksek maaş sıralamasında ise 1. sırada yine

 

Ortalama Öğretmen Maaşları Dolardan TL’ye Çevrilmiş Olarak

Düzey

Tecrübe

OECD Ortalama

AB-22 Ortalama

Türkiye Ortalama

İlkokul

Başlangıç

   105.092

    104.133

   40.824- 31.620

 

10 Yıllık

   134.372

    129.519

   44.400- 33.000

 

15 Yıllık

   144.540

    143.219

   48.600- 34.800

 

En Yüksek

   173.597

    167.687

   51.049- 36.420

Ortaokul

Başlangıç

   110.027

    109.312

   41.350- 32.325

 

10 Yıllık

   140.943

    136.527

   45.500- 33.800

 

15 Yıllık

   152.100

    149.719

   49.700- 35,650

 

En Yüksek

   181.397

    176.321

   51.850- 37.725

Lise

Başlangıç

   115.788

    113.214

   41.350- 32.325

 

10 Yıllık

   148.866

    143.318

   45.500- 33.800

 

15 Yıllık

   157.087

    157.225

   49.700- 35.650

 

En Yüksek

   190.187

    186.092

   51.850- 37.725

*Dolar kuru 21 Kasım 2016 günü 3387TL olarak değerlendirilmiştir.

*Türkiye rakamları 12 aylık toplam üzerinden birinci sütun brüt, ikinci sütun net olarak hesaplanmıştır. OECD ve AB-22 ülke ortalaması net ele geçen rakam olarak TL’ye çevrilerek hesaplanmıştır.

Lüksemburg var. Türkiye bu sefer 35 ülke arasında 31.sırada yer alıyor. Ortaokul ve lise düzeyinde ise öğretmen maaşlarında genel bir artış söz konusu.

Türkiye’de mesleğe yeni başlayan lise öğretmenleri raporda yer alan 35 ülke içinde en yüksek maaşı alan 23. ülkede çalışıyorlar. 10 yıllık tecrübeli öğretmenlerin maaşı açısından Türkiye 28. sırada yer alırken, 15 yıl tecrübeli öğretmenler için Türkiye’nin sıralamadaki yeri 27’ye çıkıyor. Tavan maaşlar açısından durum ortaokul öğretmenlerininki gibi, Türkiye 31. sırada.  Türkiye’deki maaşlar hem OECD hem de AB-22 ortalamalarından düşük,

Ülkelere Göre Öğretmenlerin Yıllık Çalışma Süreleri(Hafta ve Saat Olarak)

Öğretmenlerin yıllık çalışma süreleri ve yaz dönemi tatilleri ülkemizde sürekli tartışma konusu olmuştur. İşveren devlette, bazı kurum ve kuruluşlarda öğretmenlerin çalışma sürelerinin az, yaz tatillerinin uzun olduğuna dair bir görüş birliği söz konusudur. Bu görüş çerçevesinde yürütülen propaganda ile bir algı oluşturularak topluma benimsetilmek istenmektedir.

 

Oysa Türkiye’de öğretmenler, sadece sınıfa içi ders ve eğitim ile ilgili aktivitelere katıldıkları ilkokul, ortaokulda 870 saat, liselerde 756 saat ile değerlendirilemez. Öğretmenlerin çalışma saatlerini hesaplarken hazırlık, yolda geçen zaman, öğrencilere rehberlik, öğrenci ödev ve yazılı kağıtlarının okunması, hizmet içi kurs ve seminerler, nöbetler, veli toplantıları, zümre ve öğretmenler kurulu toplantıları ve okula ilişkin diğer faaliyetler göz önüne alındığında yönetmeliklere göre çalışma süreleri 1816 saate çıkmaktadır. Bu süreler her geçen yıl azalmak yerine artmaktadır.

 

Ülkelere Göre Öğretmenlerin Toplam Zorunlu Çalışma Saatleri (Yıllık)

 

Dünyada ve Türkiye’de Öğretmenlerin Yaz Tatili Süreleri

Avusturya yaklaşık 9 hafta

Belçika 9 hafta

Çek Cumhuriyeti 8 hafta

Danimarka 7-8 hafta

Estonya 8 hafta

Finlandiya 10 hafta

Fransa 9 hafta

Almanya 6 hafta

Yunanistan 12 hafta

Macaristan 11 hafta

İzlanda 11 hafta

İrlanda 9 hafta

İtalya 12 – 13 hafta

Letonya 12 – 13 hafta

Lihtenştayn – 6 hafta

Litvanya 13 hafta

Lüksemburg 8 hafta

Norveç yaklaşık 8 hafta

Polonya 7 hafat

Portekiz 12 hafta

Slovakya 9 hafta

Slovenya 12 hafta

İspanya 11 hafta

İsveç yaklaşık 10 hafta

İsviçre 5 – 10 hafta

Birleşik Krallık 6 hafta

Türkiye 8 hafta

 

Şimdi OECD’nin araştırmayı inceleyelim ve diğer ülkelerde öğretmenlerin tatil sürelerini inceleyelim. OECD’nin yaptığı araştırmaya göre Almanya’daki öğretmenler yıllık ortalama 12 haftalık tatillerine rağmen yılda ortalama bin 793 saat mesai yapıyorlar. Öğretmenlerin genelde gün içerisinde girdiği ders saati hesaplanıyor.  Öğretmenlerin senede ortalama 700 ile 800 saat öğrenci önünde ders verdiği saptanan Almanyalı öğretmenlerin OECD ülkeleri ile kıyaslandığında yılda 100 saat daha fazla çalıştığı istatistiklere yansıyor. Öğretmenlerin en çok çalıştığı ülkeler yıllık 2 bin saat ile ABD ile Şili oldu. Öğretmen tatillerinin de kıyas edildiği araştırmada 12 hafta tatili olan Almanyalı öğretmenlerin yarısı kadar tatil yapan gelişmiş ülkelerde var. Buna rağmen uluslararası ortalamaya göre öğretmenler yılda 14 saat tatil yapsa da Fransa 17 hafta, Yunanistan 20 hafta ile Almanyalı öğretmenlerden çok daha uzun tatile sahip.

Öğretmenlerin Aylık Gelirleri Giderlerini Karşılamaya Yetmiyor

  Yıl

Öğretmen Aylığı

Çeyrek Altın

Cumhu

riyet altını

Zeytin

Yağı

litre

Fasulye

kg

Ekmek

 

Koyun Eti

Simit

tane

Beyaz Peynir

kg

*1938

    60

53.9

   16

159

430

 4000

159

36.000

200

  2002

  540

23.4

     5.1

180

415

 2260 

  80.3

  27000

136

  2016

2750

11.7

     2.8

133.5

275

 2200  

  69

  2200

120

1938 Yılında Reşat altının değeri örnek olarak alınmıştır.

Tabloda yer alan aylıklar en yüksek eşi çalışan ile en düşük bekar öğretmen aylığının yıllık ortalaması olarak hesaplanmıştır.

1960 yılından bu yana 5 yıllık dönemler sonunda öğretmenlerin aldığı aylıklar ile alabildikleri cumhuriyet altını adedini karşılaştırdığımızda 1980 darbe sonrasında hiçbir dönemde 12 Eylül öncesine ulaşılamadığını saptadık,

Öğretmenler aldıkları aylıkla 1960 yılında18.5, 1965’te28.6, 1970’te14.4, 1975’te9.2, 1980’de1.5, 1985’te2.6, 1990’da4.4, 2005’te5.1, 2000’de6.5, 2005’te5.5, 2010’da3.8, 2015’te3.4’ cumhuriyet altını almaktadır. 1038 yılında Beyoğlu Pangaltı’da 4 odalı bir ev almak için 53 ay çalışan bir öğretmen aynı özelliklerde ve aynı bölgede bir ev alabilmek için bugün 110 ay çalışmak zorundadır.    

 

2012 Yılı Kasım Ayı İle 2016 Yılı Kasım Ayının Karşılaştırması

 

  Yıl

Derece

Aylık

Gram Altın

Çeyrek Altın

Cumhuriyet Altını

Dolar

EURO

 2012

  9/1

1785

17.77

 10.32

 2.6

  991

  774

 2012

  1/4

2062

20.53

 11.92

 2.0

1149

  894

 2016

  9/1

2635

18.29

 11.21

 2.7

  780 

  732

 2016

  1/4

3036

21.08

 12.92

 3.1

  896

  847

*Altın ve döviz 21 Kasım 2016 tarihinde saat 12’de açıklanan rakamlar üzerinden hesaplanmıştır.

*Altın bakımından öğretmen aylıkları son beş yılda değerini korurken, Dolar ve Euro bazında bir erime yaşandığını görmekteyiz. Bu durum öğretmenler yönünden yıllık gayri safi milli hasılada kişi başına düşen gelirde de düşme olduğu anlamına gelmektedir.1.derecenin 4.kademesindeki bir öğretmenin 2012’de evine yılda 13.788 dolar girerken aylığı beş yılda %50 artmış olmasına rağmen 2016 yılında evine 10.764 dolar girmiştir. Öğretmenler 5 yıl içinde 3000 dolar kayba uğramıştır. Zaten yoksulluk sınırının altında aylık alan öğretmenler oransal olarak on beş yılda toplamda %22,yııl bazında ise %4,4 daha çok yoksullaşmışlardır.   

Sonuç ve Yorum, Türkiye’de öğretmenlerin ekonomik ve sosyal sorunları AKP’nin iş başında olduğu son on dört yıl dahil yıllardır çözülebilmiş değildir. Öğretmenler hemen her dönemde ücret bakımından, kamu görevlileri arasında, 7 ve 8. sıralarda maaş almışlardır. Öğretmenlerimizin birçoğu, öğretmenlerin ücret sisteminin yeterli bir düzene bağlanmadan, eğitimde niteliği artırıcı çabaların fazla bir olumlu sonuç vermeyeceği görüşündedirler. Ayrıca, hemen her dönemde, özellikle büyük şehirlerde, öğretmenler ikinci bir iş yapmak durumunda kaldıklarını/kalacaklarını düşünmektedirler. Bundan dolayı öğretmenliğin mesleki statüsü ülkemizde gitgide azalmaya başlamış, sıradanlaşan bir süreç yaşanır olmuştur.

Bu gelişmelere koşut olarak deneyimli ve birikimli öğretmenler meslekten ayrılmaktadır. 1940 yılından sonra öğretmen ücretleri sürekli olarak artmış, fakat enflasyonun ve geçinme endekslerinin altında kalmıştır. Örneğin dolar bazında ortalama bir öğretmen, 1940 yılında 45$ alırken, gürümüzde bu rakam 900 $’in üzerine çıkmıştır. Fakat diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda, birçok ülkedeki, öğretmen maaşlarından çok düşüktür. Son yıllarda, öğretmenlik mesleğini çekici kılmak için bazı çalışmalar yapılmaktadır. Bunlar burs, öğretmenlik için yükseköğretim programlarına baraj ve sınırlama getirilmesi, ek ders ücretlerinin artırılması. Her yıl okullar açılırken eğitim öğretime hazırlık için bir kereye mahsus tazminat verilmesi gibi.

Bunlar olumlu değerlendirilecek gelişmeler olarak kabul edilebilir. Ancak bu tablo öğretmenlerin mesleğe hazırlık süreçlerinin nitelik yönünden yeterli olduğunu, mesleğe başladığında ve ilerleyen yıllarda aldıkları ücretin aylık giderlerini karşıladığını göstermemektedir. Aylık ve yıllık geçinme endeksleri dikkate alındığında, öğretmen maaşlarının bu endekslerin gerisinde kaldığını görmekteyiz. Maaşı doğrudan etkileyen zam ve artışlarda yaşanan yetersizliklerin yanı sıra, yönetsel kadrolarda görev almada ayrımcılık yaşamış, sendikal eylemlere katılımda anti demokratik yaptırımlar ile karşılaşmış, karar alma ve katılım süreçlerinden dışlanmış özlük hakları bakımından da maddi kayıplara uğramışlardır.

 2016 yılının son aylarını yaşadığımız bu günlerde, tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi öğretmenlerimiz, bugünde ekonomik açıdan güçlük çekmeye ve maddi açıdan sorunlar yaşamaya devam etmektedir. Bu, kuşkusuz hem öğretmenlerin eğitimsel verimliliklerini, hem de gelecek kuşakların aldığı eğitimin niteliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durumdan çıkılabilmesi için, öğretmenlerin siyaset yapma hakkı dahil olmak üzere grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı tanınmalıdır. Öğretmenler mutlaka kadrolu olarak istihdam edilmelidir. Aylıkları 4 kişilik ailenin bir aylık geçinmesinde esas alınan sınırın üzerine çekilmelidir. Açığa alınanlar görevlerine, sürgünler eski görev yerlerine iade edilmelidir. İhraçlar yeniden ele alınarak değerlendirilmeli, somut belgeye ve kesinleşmiş yargı kararına dayanmayan bütün ihraçlar eski görevlerine yeniden başlatılmalıdır. Çalışma ilişkilerinde dayatma ve yaptırım, aylık, sosyal hak, yaptıkları işin niteliği ve bilimselliği noktasında gelecek kaygısı yaşayan öğretmenlerin başarılı olması olanaklı değildir. Bu nedenle öğretmenler içi boş vaat ya da tehdit değil, sorunlarına çözüm istemektedir.

 

Kaynak,

OECD Eğitime Bakış 2016 Raporu

Dünden Bugüne Öğretmenler İsmail Aydın

Eğitim Sen Bültenleri

MEB Açıklamaları

 

Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)