adscode
adscode

Türkiye’de Çocuk Olmak!

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Pazar günü kutlanacak. Dünyaya örnek teşkil eden 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda çocuklarımızın içinde bulunduğu duruma bakıldığında çocuklarımızın yaşadığı çözül

alaaddindincer@egitimajansi.com




Bilinen ve artık klasikleşen tören ve sembolik gösterilerin gölgesinde kalan bu sorunları sıralamak, yeniden düşünmek ve bir duyarlılık oluşturmak önem kazanmaktadır. Bu noktada TÜİK’in en güncel olan 2015 İstatistiklerle Çocuk verilerinden yola çıkarak Türkiye’de Çocuk olarak dünyaya gelmenin ve çocuk olarak yaşamanın zorluklarının fotoğrafını çekelim istedik.

Geçmiş aylarda defaten ele alınmış olsa da aradan geçen zamanda bulgularda büyük değişikliklerin olmaması nedeniyle bugünde aynı bulgular üzerinden bir değerlendirme yapmak olanaklı görünmektedir. Çocuk haklarına dair hukuksal, biyolojik ve sosyolojik mevzuat 0-18 yaş arasını bebek/çocuk olarak tarif etmektedir. TÜİK verilerinde yer almayan ancak kamuoyunda zaman zaman geniş yankılar ve tepkilere neden olan çocuk ihmali ve istismarı sorunu azalmak yerine giderek artmaktadır. Çocukların büyükler tarafından ihmal ve istismara uğratılması en yakınlarından başlayarak koruma ve barınma altına alındıkları kurumların bünyesinde çalışanlara kadar uzanmaktadır.

Ülke ekonomisinde yaşanan olumsuz gelişmeler gelir farklılıklarını dolayısıyla yoksulluğu doğrudan etkilemektedir. Bu etkileşim süreci çocuk işçiliğini, çocukların uğradığı ayrımcılık ve sömürüyü büyütmektedir. Çocuk yoksulluğu ve bu yoksulluğa bağlı olarak gelişen olgular; eğitim yoksunluğu, çocuk işçiliğini, çocukların suça ve şiddete sürüklenmesini, beslenme yetersizliklerini ve bu yetersizliklere bağlı olarak gelişen sağlık sorunlarını karşımıza çıkarmaktadır. Ekonomik krizler ve kriz sonrası uygulanan “düzeltme” amaçlı kemer sıkma programları da bu süreci etkileyen faktörler arasında önemli bir yer tutmaktadır.

Türkiye nüfusunun %29'unu çocuk nüfus oluşturdu
Türkiye nüfusu 2015 yılı sonu itibariyle 78 milyon 741 bin 53 iken çocuk nüfus 22 milyon 870 bin 683 oldu. Birleşmiş Milletler tanımına göre "0-17" yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1935 yılında toplam nüfusun %45'ini oluştururken 2015 yılında toplam nüfusun %29'unu oluşturdu. 

Çocuk nüfus oranının en yüksek olduğu il Şanlıurfa oldu
Çocuk nüfusun toplam il nüfusu içindeki oranı illere göre incelendiğinde, en yüksek çocuk nüfus oranına sahip olan il, %47,4 ile Şanlıurfa oldu. Şanlıurfa ilini %47,1 ile Şırnak ve %45 ile Ağrı izledi. Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu iller ise %17,5 ile Tunceli, %19 ile Edirne ve %19,5 ile Kırklareli oldu.

Çocuk nüfus oranının en yüksek ve en düşük olduğu ilk 5 il, 2015
image

Geçen yıl nüfusumuza 1 milyon 325 bin 783 bebek eklendi
Doğum istatistikleri verilerine göre, canlı doğan bebek sayısı 2014 yılında 1 milyon 345 bin 286 iken 2015 yılında 1 milyon 325 bin 783 oldu. Canlı doğan bebeklerin %51’i erkek, %49’u kızdı.

Bebeklere konulan en popüler erkek ismi Yusuf, kız ismi Zeynep oldu
Yeni doğan bebeklere konulan en popüler erkek isimleri 2015 yılında, Yusuf, Eymen ve Mustafa, en popüler kız isimleri ise Zeynep, Elif ve Hiranur oldu. Son 17 yılda doğan çocuklara verilen en popüler erkek isimlerinin Yusuf, Mehmet ve Mustafa, en popüler kız isimlerinin ise Zeynep, Elif ve Merve olduğu görüldü.

Yaş grubu 0-6 olan çocuklarda en çok üst solunum yolu enfeksiyonu görüldü
Türkiye sağlık araştırması 2014 sonuçlarına göre, son 6 ay içinde 0-6 yaş grubundaki çocukların geçirdiği başlıca hastalık ve sağlık sorunlarının, %41,9 ile üst solunum yolu enfeksiyonu, %33,2 ile ishal ve %10,8 ile kansızlık olduğu görüldü.

Resmi kız çocuk evlilikleri düştü
Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) veri tabanından üretilen evlenme istatistiklerine göre 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarındaki resmi evlenmelerin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2014 yılında %5,8 iken 2015 yılında %5,2'ye düştü. Kız çocuk evlenmelerinin en fazla olduğu il, %15,3 ile Kilis oldu. Bu ili %15,2 ile Kars ve %15,1 ile Ağrı izledi. Bu resmi evlenmelerin en az olduğu iller ise sırasıyla; %1 ile Tunceli, %1,5 ile Rize ve %1,6 ile Trabzon oldu.

Ortaöğretimde okullaşma oranı arttı
Öğretim yılı ve eğitim seviyesine göre net okullaşma oranı, ortaöğretimde bir önceki yıla göre artış gösterdi. Ortaöğretim seviyesinde net okullaşma oranı 2014/'15 öğretim yılında %79,4 iken 2015/'16 öğretim yılında %79,8 oldu. Net okullaşma oranı cinsiyet açısından karşılaştırıldığında cinsiyetler arasında önemli bir farklılığın olmadığı görüldü.

Ortaöğretim seviyesindeki kız çocuklarının net okullaşma oranının 2015/'16 öğretim yılında en yüksek olduğu il, %97,8 ile Rize oldu. Bu ili %96,6 ile Isparta ve %94,8 ile Amasya izledi. Net okullaşma oranının en düşük olduğu il ise %44,7 ile Muş oldu. Bu ili %47,6 ile Ağrı ve %53 ile Bitlis izledi.

İşgücüne katılma oranı 15-17 yaş grubunda %21 oldu
Hane halkı işgücü istatistiklerine göre; 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücü durumu bir önceki yıla göre değişmeyerek, 2015 yılında işgücüne katılım oranı %21, istihdam oranı %18,1 ve işsizlik oranı %13,9 olarak gerçekleşti. Cinsiyete göre çocukların işgücüne katılımında ise farklılıklar gözlendi. Erkek çocuklarda işgücüne katılma oranı 2014 yılında %29,4 iken 2015 yılında %28,6’ya düştü. Kız çocuklarında ise bu oran 2014 yılında %12,1 iken 0,9 puanlık bir artışla 2015 yılında %13’e yükseldi.

Hane halkı ve aile bakımına kızlar erkeklerden 1 saat fazla daha zaman ayırdı
Zaman kullanım araştırması 2014-2015 sonuçlarına göre; 10-17 yaş grubundaki çocuklar, bir gün içindeki toplam zamanının üçte ikisini (9 saat 39 dakikasını uyku, 3 saat 34 dakikasını eğitim, 2 saat 36 dakikasını yemek gibi) temel faaliyetlere katılım için kullandılar. Kalan zamanının 2 saat 35 dakikasını TV izleme, radyo müzik dinleme, 1 saat 25 dakikasını sosyal yaşam ve eğlence, 1 saat 5 dakikasını hanehalkı ve aile bakımı faaliyetlerine ayırdı. Diğer faaliyetler için (ulaşım, hobiler vb.) 1 saatten az zaman kullandı.  

Cinsiyet ayrımına bakıldığında erkek çocukları, hobiler ve oyunlar faaliyetine zamanının 1 saat 5 dakikasını ayırırken kız çocukları 39 dakikasını ayırdı. Hanehalkı ve aile bakımı faaliyetine erkek çocukların 35 dakikasını kız çocukların ise 1 saat 37 dakikasını ayırdığı görüldü. Cinsiyetler arasında önemli farklılık gözüken faaliyetlerden olan spor ve doğa sporları faaliyetine kız çocukları 9 dakika zaman ayırırken erkek çocuklarda bu süre 38 dakika oldu.

Çocuklar en çok dışsal yaralanma ve zehirlenme sonucunda hayatını kaybetti
Ölüm nedenleri istatistiklerine göre, "Dışsal yaralanma nedenleri ve zehirlenmeler" sonucunda 1-17 yaş grubunda 2014 yılında hayatını kaybeden çocukların sayısı 2 bin 367 iken, 2015 yılında bu sayı bin 909 kişiye düştü. Aynı yaş grubunda 2014 yılında "Sinir sistemi ve duyu organları hastalıkları" nedeniyle hayatını kaybeden çocukların sayısı bin 14 iken, 2015 yılında bu sayı 979 oldu.

Kazalarda ölen her iki çocuktan biri 10 yaşın altındaydı
Trafik karayolu kaza istatistiklerine göre, 2014 yılında meydana gelen trafik kazalarında 391 çocuk yaşamını yitirirken, 51 bin 850 çocuk yaralandı. Kazalarda ölen çocukların %46,3'ünü 0-9 yaş grubu, %24,8'ini 10-14 yaş grubu ve %28,9'unu 15-17 yaş grubundaki çocuklar oluşturdu.

Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuk sayısı %4,4 arttı
Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocuk sayısı 2015 yılında, 2014 yılına göre %4,4 oranında artarak 303 bin 213 oldu. Çocukların %57,4’ünün 15-17 yaş grubunda, %23,4’ünün 12-14 yaş grubunda, %18,9’unun ise 11 yaş ve altı çocuklar olduğu görüldü. Güvenlik birimine 2015 yılında gelen veya getirilen çocukların %66,9’u erkek, %33,1’i ise kız çocuğu oldu.

Güvenlik birimine gelen veya getirilen çocuklar, 2011-2015

image
Güvenlik birimlerine çocuklar en çok mağdur olarak geldi
Güvenlik birimlerine 2015 yılında gelen veya getirilen 303 bin 213 çocuğun %46,9’u mağdur, %39’u kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası (suça sürüklenme) ile %5,8’u kayıp (hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan), %4,4’ünün bilgisine başvurma ve %3,9’unun ise bu nedenlerin dışındaki nedenlerden dolayı geldikleri ya da getirildikleri görüldü.

Suça sürüklenen çocuklar en çok yaralama olaylarına karıştıSuça sürüklenme nedeni ile güvenlik birimlerine 118 bin 245 çocuk getirildi. Bu çocukların %36’sı yaralama, %24,6’sı hırsızlık, %6,8’i 5682 Sayılı Kanun’a muhalefet, %5,9’u uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, %3,7’si tehdit,  %3,5’i ise mala zarar verme suçu ile isnat edilerek güvenlik birimlerine getirildi.
 
Adli birimlere 97 bin 65 çocuk sevk edildi
Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların %60,2’si ailesine teslim edilirken, %32’si adli birimlere sevk edildi. Sosyal kuruma teslim edilen çocuk oranı ise %3 oldu. Ancak geliş nedeni suça sürüklenme olan çocukların %77,6’sı adli birimlere sevk edilirken, %18,4’ü ailesine teslim edildi. Mağdur olarak gelen çocukların %88,9’u ailesine, %2,9’u adli birimlere ve %2,9’u da sağlık kuruluşuna teslim edildi.

Suça sürüklenen çocukların %36’sı bağımlılık yapan madde kullandı
 Güvenlik birimlerine suça sürüklenme nedeni ile getirilen 118 bin 245 çocuğun 42 bin 557’sinin bağımlılık yapan madde kullandığı görüldü. Bağımlılık yapan madde kullanan çocukların %80,8’ini 15-17 yaş grubu, %17,2’sini ise 12-14 yaş grubundaki çocuklar oluşturdu. Çocukların %72,5’inin sigara, %5,5’inin sigara ve alkol, %4,9’unun sigara ve esrar, %3,7’sinin esrar, %2,3’ünün ise sigara, alkol ve esrar kullandığı görüldü.
 
Güvenlik birimine getirilen çocukların çoğunluğunu suç mağdurları oluşturdu
Güvenlik birimlerine mağdur olarak gelen 142 bin 179 çocuğun %85,9’unu suç mağduru (yaralama, cinsel suçlar, aile düzenine karşı suçlar ve diğer suçlar), %14’ünü takibi gereken olay mağduru ve %0,1’ini ise kabahat mağduru çocuklar oluşturdu. Suç mağduru çocukların %55,6’sının erkek, %44,4’ünün kız çocuğu, takibi gereken olay mağduru çocukların %50,9’unun erkek, %49,1’inin kız çocuğu ve kabahat mağduru çocukların ise %73’ünün erkek, %27’sinin ise kız çocuğu olduğu görüldü.
 

Suç mağduru çocukların mağduriyet nedenleri (%), 2015
image

Suç mağduru çocuklar en çok yaralama suçundan mağdur oldu
 
Güvenlik birimlerine suç mağduru olarak gelen 122 bin 209 çocuğun %62,4’ü yaralama, %10,4’ü cinsel suçlar ve %7,8’i aile düzenine karşı suçlardan mağdur oldu. Ayrıca mağdur çocukların %3,7’si kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, %3,6’sı tehdit, %3,5’i de hırsızlık suçu mağduru.

Sonuç ve yorum, düşük gelirli ve daha yoksul ülkelerde çocukların sorunları daha yaygındır, zira bu ülkelerde yoksul hane sayısı daha fazladır. Bu da tüm çocuk işçiliği biçimlerinin ana nedenidir. Eğitim sistemi ile ilişkili sorunlar: Hiç okul olmaması ya da öğretmen yetersizliği çocukların okuldan uzaklaşarak çalışma hayatına yönelmelerine yol açmaktadır. Ayrıca bedava, zorunlu ve nitelikli eğitimin olmaması durumunda yoksul aileler çocuklarını okula göndermeyip, çalışmaya göndermektedirler. Aileler, eğer eğitimli olmanın bir avantaj sağlamadığına inanıyorlarsa çocuklarının çalışma hayatına atılarak daha verimli olacağını düşünmektedirler. Keza düşük verimliliğin yeterli olduğu işler için çocukların eğitimsizliği bir avantaj oluşturmaktadır.

Eğitime erişimin zor olması (okulun eve uzak olması, göçmen ya da kaçak işçi çocuğu olma durumu gibi) okuldan uzaklaşmayı ve çocukların yaşadığı olumsuzlukları artırmaktadır. Okul ücreti, okula gidebilmenin dolaylı maliyetlerinin (ayakkabı, forma, yemek, ulaşım gibi) yüksekliği; eğitim yılı ile ailenin ihtiyaçlarının tam olarak uyumlu olmaması (mevsimlik tarım işçiliği); müfredat ya da eğitim dilinin bölge halkının diline uyumlu olmaması (ana dilinde eğitim) ve çocuklara karşı etnik, ırkçı ya da inanca dayalı ayrımcılık yapılması, ötekileştirme ya da fiziki şiddet uygulanması gibi etkenler de çocukların bugün karşı karşıya kaldığı sorunlar listesin de yer almaktadır.

UNICEF’e göre (Ekim 2014), 2008 krizinden bu yana ilave 2.6 milyon çocuk yoksullaşmış ve böylece 41 ülkedeki yoksul çocuk sayısı 76.5 milyon olmuştur. Bu dönemde en yüksek artış %20 ile İzlanda, %18 ile Yunanistan, %11 ile İrlanda’da gerçekleşmiştir. Bu ülkelerde çocuk yoksulluk oranları %29-41 arasındadır. ABD’de ise bu oran % 2’yi bulmaktadır (UNICEF, 2014). Bu ülkede geçen yıl, daha önce görülmedik biçimde evsiz, sokak çocuğu sayısı 2.5 milyona çıkmıştır (Williamson, 2014).

Çocukların yaşadığı sorunların önemli bir parçası ebeveynlerin yaşadığı sorunlardan kaynaklanmaktadır. Yukarıda sayılan bu nedenlere kuşkusuz; yetişkinlerin ücret düzeylerinin (asgari ücret) düşüklüğü, çocuk işçiliğinin ucuz ve çocukların kolay yönetilebilir olması, toplumsal örgütlenmelerin ve sendikaların yetersizliği ve neo liberalizmle dayatılan esnek çalıştırma pratiği de bu süreci etkilemektedir. Çocukla ilgili genel politikaların olmayışı, denetimlerin ortadan kalkması, emeği koruyucu yasal düzenlemelerin yetersizliği, sosyal devletin çöküşü gibi doğrudan emek-sermaye çelişkisi üzerinden ortaya çıkan diğer yapısal nedenleri de yaşanan sorunların kaynağının tamamlayıcı diğer unsurları olarak eklemek gereklidir.

Bir başka anlatımla kapitalizmin şaşmaz bir biçimde başarılı olduğu yegâne şey eşitsizlikleri ve adaletsizliği yeniden üretmektir. Bunu öncelikle, adına birinci bölüşüm denilen ve artı değer üretimi ve buna el koyma biçimindeki normal işleyişi ile sağlamaktadır. İlave olarak, ikinci bölüşüm biçiminde, devlet aracılığıyla uygulanan sosyo ekonomik politikalar ve emek gücü politikaları ile eşitsizlikler daha da derinleştirilerek yeniden üretilmektedir. Yani vergi sistemi, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, sosyal altyapı denilen konut, ulaştırma, kamusal alanlar gibi alanlar sermayenin ihtiyaçlarına ve kâr çıkarımı taleplerine göre belirlenmektedir. Böylece normal işleyişi içinde kapitalizmin temel özelliği tüm yönlerden eşitsizliği kalıcı bir biçimde genişletmek ve kontrolsüz bir hale geldiğinde bu eşitsizliği daha da derinleştirmek ve genişletmek olarak ortaya çıkmaktadır.

2017 yılında kutlanacak olan Çocuk Bayramı’nda çocuklarımızın yaşadığı sorunların kaynağının uygulanan kapitalist politikalar olduğu gerçeğinden hareketle, sorunların çözümünün bu politikalara karşı geliştirilecek alternatiflerden geçtiğini bilince çıkarmak gerekmektedir. Çocukların yaşadığı yukarıda sıralanmış sorunlar çözülmedikçe kutlanacak bayramlar “sembolik” ve “göstermelik” olmaktan öteye geçmeyecektir. 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)