adscode
adscode

KELİMELERİNİZ “CAN”LANSIN DİYE…

Kelimeler ölürse, yaşamın duracağını hatırlamak için daha kaç gazetecinin susması gerekli?

damlaaktan@gmail.com




Burası dünyanın her yerinde baskıya, zulme, hukuksuzluğa karşı savaş verenlerin uğrak yeri… Yazarlığın, insanlığın ortak evi…. Uzak alkışları ve hıçkırışları işitiyorum. Gece kısa… Sabah yakın… Sevgiyle kalın…” (Can Dündar)

Kelimeler ölürse, yaşamın duracağını hatırlamak için daha kaç gazetecinin susması gerekli?

18 yaşındayken tek hayalim iletişim okumaktı, okuyamadım. Seneler geçti, 2006 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin gazetecilik yüksek lisans sınavına girdim. Karşımda gazetecilik alanının duayenleri. Tir tir titriyorum. Girdik Avrupa Birliği’nden, çıkamadık Küba Misil Krizinden. Bir Fidel Castro’yu tanımamaya yenik düştüm sınavda. Yöneltilen ilk soru:

“”Neden gazetecilik?”

Cevabım:

“Çünkü yazıyı, insanı, ve yaşamı gerçekle buluşturan en doğru adres!”

Şimdi ismini anımsayamıyorum ama çok değerli bir bölüm başkanı oturuyordu karşımda, keskin bir gülümseme geçti yüzünden.

“İşte ülkemin ihtiyacı olan yazarlar!”

Oysa bana seneler evvel, üniversite tercihlerim sırasında gelen bir uyarı vardı, “çok zor bir sektör, ayakta durmak için çok savaşman gerek, sen iletişimci olamazsın!” Yakıştırmadıkları ya da içinde kaybolacağımdan korktukları alan, bugün tam da uğrunda mücadele ettiğim onlarca güzel insanın, kendi ülkemin adalet sisteminde kurban edilmeye çalışılan çok değerli yazarların, gazetecilerin, habercilerin, yani bir ülkede “özgürlük” ve “ifade gücü”nün en gerçek temsilcilerinin olduğu alandı. 

Haklıymış üstad, gerçeğe hep daha fazla ihtiyacı olacakmış ülkemin!

----

Kelimelere hayat veren insanlar…

Onlar, bir ülkenin birbirini hiç tanımayan hayat damarlarını, insanlarını birbirine bağlayan insanlar.

Gazeteciler… Gerçeğin peşinde koşan, aldıkları nefesi paylaşan, bilgiyi dağıtan, yayan, yansıtanlar…

Gerçeğe ışık tutmanın en önce kendi karanlıklarına yol açabileceği riskinin en çok olduğu güzel ülkemde, karanlıktan korkmayanlar!

Kelimeler susarsa, konuşmalar durur. Kelimeler susarsa, iletişim kopar. 

Kelimeler susarsa, bilgi tükenir. Kelimeler susarsa, hayatın akışı tıkanır. 

Kelimelere hayat veren insanlar susarsa, bir ülke kendisine hayat veren satırları tüketir. Geçmişi tozlu bir kitabın sayfalarına benzer, geleceği hiç yazılamaz.

Kelimelere hayat veren insanlar susarsa, gerçek bir tarih okuyamaz gelecek nesiller.

----

Geçtiğimiz sabah haberlerde bir film tanıtımı vardı. Amerika’da seçim öncesi çekilen bir film. Başkan adayı bir gazeteciyle sohbet ederken şunları söyler:

Dostum, unutma ki, gazetecilerin sustuğu gün, medyanın ya da devletin değil, Amerikan halkının kaybettiği gündür!”

----

Can Dündar, Erdem Gül, ve kelimelere hayat veren, gerçeği kaleme alan daha niceleri…

Sizin sustuğunuz ya da susturulduğunuz gün, bizim kaybettiğimi, Türk halkının kaybettiği gündür!

Kelimeleriniz susmasın diye… “Erdem”li kelimeleriniz yeniden “can”lansın diye!

Olduğunuz yerle, olduğumuz yer, AYNI.

Dünyanın her yerinde baskıya, zulme, hukuksuzluğa karşı savaş verenlerin uğrak yerine, yazarlığın, insanlığın ortak evine saygıyla selam olsun! Onur duyuyoruz kelimelerinizle.

Uzak alkışların yakınlaştığı, güneşin aydınlattığı yakın bir sabahta tekrar buluşacağız!

Sevgiyle ve kelimelerinizle, bizimle kalın!

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Güle güle Mario Levi…
Milyonluk haber: 9.05