EĞİTİM DANIŞMANI ÖZGÜR BOLAT:
“21. YÜZYILIN ÖĞRETMENİ 1. YÜZYILIN ÖĞRETMENİ GİBİ OLMALI”
“21. YÜZYILIN ÖĞRETMENİ SOCRATES GİBİ OLMALI”
Özel Tarsus SEV Okulları tarafından düzenlenen II. Öğretmenler Sempozyumu, onlarca öğretmeni Tarsus’ta buluşturdu. Geleceğimizin mimarları, 21. yüzyılın öğretmeni nasıl olmalı sorusuna yanıt aradı. Sempozyuma katılan Dr. Özgür Bolat, “21. yüzyılın öğretmeni, 1. yüzyılın öğretmeni gibi olmalı” dedi
Türkiye’de köklü ve çağdaş eğitimin öncüsü Özel Tarsus SEV Okulları tarafından düzenlenen II. Tarsus SEV Öğretmenler Sempozyumu, çeşitli illerdeki onlarca öğretmene ev sahipliği yaptı. Geleceğimizin mimarı öğretmenler, sempozyumda Türkiye’de eğitim kalitesini artırmanın yollarını tartışarak, ‘21 yüzyılın öğretmeni nasıl olmalı’ sorusuna yanıt aradı. Toplam 180 eğitimcinin katıldığı sempozyumda, İngilizce ve Türkçe olarak 46 sunum gerçekleştirildi.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Özel Tarsus SEV Ortaokulu Müdürü Pelin Çağlayan; bu yıl ikincisini düzenledikleri Öğretmenler Sempozyumu’nda 180 eğitimciyi Tarsus’ta buluşturmaktan gurur duyduklarını ifade etti: “Farklı okullardan, şehirlerden ve branşlardan geliyor olsak da bizi birbirimize bağlayan, hepimizi heyecanlandıran, çok önemli bir ortak özelliğimiz var; öğrencilerimiz! Eğitim ve öğretim kalitesinin artırılmasına katkıda bulunabilmek amacıyla bu platformda kalplerimiz bir atıyor.”
“ÖĞRETMEN ÖĞRENMEYİ ÖĞRETMELİ”
Sempozyuma konuşmacı olarak katılan Eğitim Danışmanı Dr. Özgür Bolat ise “21. Yüzyılın öğretmeni nasıl olmalı?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Aslında 21. yüzyılın öğretmeni; 1. yüzyılın öğretmeni, Milattan Önce yaşamış ünlü düşünür Socrates gibi ya da 40 bin yıl önceki insanlık gibi olmalı. O zaman bu şekilde okullar yoktu ama insanlar düşünüyor ve tartışıyordu. Milattan Önce yaşamış olan Socrates, sadece yürüyerek ders anlatıyordu ve sadece doğru sorular soruyordu. İnsanları düşünme sürecine davet ediyordu. Şimdiki gibi kuru anlatımlar, ezber sorular yoktu. 21. yüzyıl öğretmeni; her şeyden önce çocuğa öğrenmeyi öğretmeli. Çocuğu başkalarıyla kıyaslayıp rekabetçi bir bakış açısıyla değerlendirmek yerine, çocuğu sadece kendisiyle karşılaştırmalı, onu olduğu gibi değerlendirmeli. Çocuğu kontrol etmek yerine, ona özerklik vermeli. Bilgi aktarımlı bir pedagojiden, öğrenmeye dayalı pedagojiye geçmeli.”
