adscode
adscode

'5 çok erken, 7 çok geç. Bu mudur?'

4+4+4 yeni eğitim sisteminin öğrencilerle buluşmasına günler kala tartışmalar hala sürüyor.İşte Milliyet blogtaki '5 çok erken, 7 çok geç. Bu mudur?' isimli yazı:

'5 çok erken, 7 çok geç. Bu mudur?'
Ortaokul
4+4+4 eğitim sisteminin paldır küldür onaylanıp yürürlüğe girmesi hiç kimseye yaramadı. Milli Eğitim Bakanlığı, bu aceleye getirişiyle zaten tartışıldığını gözlemlediğim güvenilirlik imajını iyice zedeliyor. Araştırmacı ebeveynler, panik halinde gelişimsel açıdan hazır olmadığını düşündükleri 5,5 yaşındaki çocuklarını okula göndermemek için sinir harbi yaşatan, bütçelerini zorlayan girişimlerde, protestolarda bulunuyorlar. Hele öğretmenler, ne yapmaları gerektiğini tam olarak anlayamadan derslere başlamanın huzursuzluğunu en çok onlar yaşıyorlar. Ve tabii öğrenciler! Sadece olumsuz hava koşullarını içselleştirmekle kalmayıp, sorunlu olması muhtemel bir eğitim sürecine, kötü bir ilk izlenim tecrübesine maruz bırakılıyorlar.
Medya ve bloglarda tartışmanın ana konusunun “5 yaşındaki çocuk okula gitmeye hazır değildir” üzerinden yürüdüğünü görüyorum. Aslında yeni eğitime dair konuşulması gereken çok daha vahim konular var, bu konular uzmanlar tarafından yüksek sesle ifade ediliyorlar ama elbet 5 yaş çocuğunu hazır olmadan okula başlatmak da büyük bir sorun.
“Overparenting” (aşırı ebeveynlik), ülkemizin yerleşmiş kültürünün bir parçası. Bununla mücadele etmek ve Türk insanını daha dengeli yetiştirmek için ilk sıralarda anaokullarını, anne baba okullarını teşvik etmek yerine kendi kendine çiş yapamayan 4 yaşındaki çocuğun seneye okula verileceğini ilan ederseniz, tabii ki ortalık birbirine karışır, tabii ki o çocuk travma yaşayabilir. Öte yandan, ilkokul bir müfredatını 5 yaşındaki çocuğun bilişsel becerilerine göre ayarlamazsanız, bunun sonucu ana kuzusu bir çocuğun annesinden ayrıldığı için yaşadığı travmadan çok daha vahim olur.
Avrupa’daki birçok ülkede, örneğin Fransız Milli Eğitim sisteminde, okul mecburi olarak 3 yaşında başlar. “3 yaşında başlayan okul değil, anaokuludur” diye itiraz edecek olanlarınıza hemen söyleyeyim: Çocuğunuzu oraya başlattığınızda “Dün biraz zor uyudu, o yüzden bugün geciktik” demeniz mümkün değildir. Saat 08:30’da okul –evet, okul diyorlar adına- başlar. Ama bu Fransızlar için mümkündür çünkü Fransız anne baba, çocuğunu gece 24:00’lerde yatağa koymaz. Bizim gibi çocuklarıyla aynı saatte yatan ailelerin 3 yaşındaki çocuğu saat sekizde yuvaya göndermesi zulüm değildir ne nedir?
Fransız çocukları, beş yaşına geldiklerinde tüm sınıf arkadaşlarının isimlerini küçük harf, büyük harf ve el yazısı olmak üzere tanıyabiliyorlar. Sınıfları ortalama 22 kişilik oluyor. Yani 66 farklı yazıyı tanıyabilir durumdalar. Bunu o çocuğa yaptıran sistem, aynı çocuğa 3 yaşında tuvalet ihtiyacını kendi karşılamayı, kendi montunu giymeyi, kendi ismini iyi-kötü yazmayı öğretiyor. Erken mi dersiniz? Kökeni 1880’lere dayanan Fransız sisteminde bunu yıllardır yapıyorlar.  
Bu örneği size, “Fransız sistemi uygundur” demek için anlatmadım. Fransız sistemi, Fransızlara uygundur! Eğer dünya genelinde kabul gören bir eğitim sistemimiz olsun istiyorsak, sorgulamayı, üretmeyi, zamanı organize etmeyi başaran çocuklar istiyorsak, önce geleneklerimizi ve kültürel yapımızı göz ardı etmemeli, değişim istiyorsak değişime doğru yerden başlamalı ve zamana yaymalıyız.
Bu devrin çocukları umduğumuzdan çok daha erken dönemlerde arkadaşa, oyun grubuna veya yarım gün kreşe ihtiyaç duymaktalar. “7 çok geç” sloganı sayesinde Türkiye ilerleme kat etmiştir. 5 yaşındaki çocuk okula başlayabilir mi? Neden olmasın? Ama bu şekilde, bu koşullarda değil!

Gülüş Türkmen-Milliyet Blog

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)