Yeni soru bankaları ve konu anlatım kitapları alındı bu süreçte. Bu kitapların birçoğundan çalışmalar yapıldı, internet üzerinden ders anlatım ve soru çözüm videoları izlenerek geçirildi yaz tatili. Hatta kendi öğrencilerimle oluşturduğumuz bir slogan bile vardı: “TEOG Yaz Tatilinde Kazanılır” diye.
Haziran ayında tatil çıkmaya hazırlanırken öğrencilerde yüksek bir çalışma motivasyonu vardı. Okullar başlamadan 2 hafta önce öğrencilerimle ön çalışmaları yapmaya başladık. İlk sınav sonuçları oldukça güzeldi, birçoğu gerçekten de yaz tatilini verimli bir şekilde geçirmiş ve Kasım TEOG’ a şimdiden hazırlardı.
Okulların açılmasına sayılı günler kala önce açık uçlu soru örnekleri yayınlandı, hemen ardında da TEOG sınav tarihi ve derslere göre kazanımlar açıklandı. Aynı günün akşamı yapılan açıklamalar ise öğrenciyi büyük bir belirsizliğe sürükledi. Çünkü son birkaç yıldır hazırlandıkları TEOG sınavı kaldırılmış ve yerine getirilmesi beklenen sistem için de belirsizlik vardı.
Özellikle ergenlik çağında öğrenci grubundan bahsettiğimizi unutmamak gerekir. Bu yaş grubunda öğrenciler kendileri için anlam taşımayan bir çalışmayı ne yazık ki yapmakta zorlanıyorlar. Eski sistemde öğrencilerin belli bir tarih için hedefleri vardı ve çalışmalarını o hedeflerine göre değerlendirmek mümkündü.
Açıklamaların ardından 1 aydan fazla bir süre geçmiş durumda. Her hafta yeni bir eğitim sistemi ile karşılaşıyoruz ama veli ve öğrenciyi aydınlatacağımız MEB tarafından yapılacak resmi açıklamaya hala ulaşılamadı.
Bu hafta da açıklanan yeni sistemin ismi LGS. LGS aslında bizlere tanıdık bir sistem ismi o yüzden biraz daha yadırgamadık sanki kısaltmayı. LGS 2000 li yılların başlarında öğrencilerin liseye geçişte girecekleri sınavın kısaltmasıydı.
Öğrenciler ve veliler ise artık net bir bilgi istemekteler. Her açıklamadan sonra yüzlerce öğrenci ve veliden aynı soruya muhatap oluyoruz. “Hocam yeni sistem açıklanmış, şimdi ne olacak?”. Ama ne yazık ki hiçbir açıklama detaylı yapılmıyor ve bizler de yanlış yönlendirme yapmamak için biraz daha beklemeleri gerektiğini ve resmi açıklamayı takip edeceğimizi söylüyoruz.
Şuan ki duruma bakıldığında yeni açıklamalara göre en az bir merkezi sınavın olacağı kısmı çok daha fazla ön plana çıkmakta.
Birçok kişinin ortak şikâyetidir aslında öğrencilerin sürekli sınava hazırlanması kısmı.
Peki ya sınav kalkar mı? Benim şahsi düşünceme göre sınavın kalkmasının tek yolu liseler arasındaki marka değer farkının eşit olması ile sadece gerçekleşebilir.
2017 lise türlerine göre üniversite kazandırma yüzdeliklerini hatırlamak gerekirse bir yanda %53 kazandırma ortalamasına sahip fen liseleri, diğer yanda ise %34 kazandırma oranına sahip Anadolu liseleri mevcut. Oysa öğrenci nüfusu bakımından daha kalabalık olan meslek liselerinin üniversite kazandırma ortalaması tek haneli rakamlarda kalarak %6 seviyesinde.
Birçok aile için çocuğunun üniversiteyi kazanması büyük bir gurur kaynağıdır. İlkokuldan daha başlayarak öğrencinin eğitim planlaması yapılırken aslında tek bir hedef vardır: Üniversiteyi kazanmak.
Kazandırma oranları arasındaki fark bu kadar fazla olduğu sürece öğrencilerin belli liselere yönelmesi engellenemeyecektir. Dolayısıyla bu okullarda daha fazla öğrenci yığılması olacaktır.
Peki ya sadece not ortalaması ile marka değeri yüksek olan okullara yerleşmek mümkün mü? Bu sorunun cevabı aslında daha önce denenen bir sistemde yer almakta. Yine 2000’li yıllarda Yabancı Dil Ağırlıklı Lise olan halk arasında ise Süper Lise diye adlandırılan bir lise türü vardı. Öğrenciler bu okullara not ortalaması ile yerleşiyordu. Bu durumda yaşanılan en büyük aksaklık ise mevcudu 150 olan bir okula 100 puan ortalamaya sahip 1000 kişi başvurduğunda aralarından öğrenci seçimi yapılmasında problem olmasıydı.
Biz bu belirsizlik sürecinde mümkün oldukça öğrencilerimizi çalışmaya yönelik motive etmeye çalışıyoruz fakat en kısa sürede yapılacak olan net açıklamalar öğrencilerin ve ailelerin stresini giderecek ve öğrencilerin konsantrasyonunu arttıracaktır.
REHBER ÖĞRETMEN
ERSAN ERTÜRK
