Tamam, MEB okulları dökülüyor. Hadi onlardan vazgeçtik, yıllık öğrenim ücretleri 100 bin lira sınırını aşan ya da 50 bin liranın üzerinde olanlar ne yapıyor?
Sınavlara yarış atı yetiştiriyorlardı, artık önünde bir anlamı kalmadı. Çünkü, üniversiteler bom boş.
Bırakan özel bir eğitimi ve özel bir hazırlığı, elinizi kolunuzu sallayarak, bir kaç ana bölüm dışında istediğiniz fakülteye girmeniz mümkün.
Kaldı ki, istediğiniz üniversitenin, istediğiniz bölümünden mezun olsanız bile iş garantisi yok.
Yani onça zahmet ve onca paradan sonra sizi bekleyen derin bir hayal kırıklığı söz konusu!
İşte bu süreçte YÖK ve MEB gibi kolej ve vakıf üniversitelerinin de yeni arayışlar içerisine girmeleri gerekiyor.
Veliler, öğrenciler ne istiyor, çok iyi araştırmalılar. Yoksa, çok yakında kapılarına kilit vurmak zorunda kalabilirler...
4.0, inovatif eğitim, fen, bilim, teknoloji gibi kulağa hoş gelebilecek kelimelerle veli ve öğrencileri ikna etmeye çalışmak boşuna çabadır.
Öğrenci verdiği onca emeğin, veliler ise harcadığı onca paranın karşılığında ne kazanacaklar, artık onu sorguluyorlar.
Akademik ve mesleki bir donanım, sosyaller kişilik, parlak bir gelecek ve her şeyden önemlisi de mutlu bir evlat...
Aradıkları işte bunlar.
Peki biz bunları verebiliyor muyuz?
Evet demek çok zor!
İşte bu yüzden, hepimiz, çocuklarımız ve ülkemizin geleceği için şapkalarımızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor.
Onları mutlu etmeden, bizim mutlu olmamız, mümkün değil!...