adscode
adscode

İthal diye diye ne hale geldik!

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, artan soğan, patates fiyatlarına çare olarak, “İlgili bakanların talebi olması halinde soğan ve patatesin ithaline izin verilebilir” demiş!

İthal diye diye ne hale geldik!
Milliyet Diyalog
İthal diye diye ne hale geldik!
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, artan soğan, patates fiyatlarına çare olarak, “İlgili bakanların talebi olması halinde soğan ve patatesin ithaline izin verilebilir” demiş!Maliye Bakan Nihat Zeybekci de ithalata izin verileceğini açıklamış!..
Zamanın başbakanlarından Özal da et ithalatının yolunu açmıştı!
Sonunda ne mi oldu?
Tarım ve hayvancılıkla birlikte, çiftçilik de öldü, köylerimiz de!
Ülkemiz, kendi kendine yeten, dünyanın 7 ülkesinden biriyken, şu anda bırakın kendi kendine yetmeyi, ithalatı durduğunda, aç kalma noktasına gelebiliriz!..
Bazı şeyler var ki asla hafife alınmaz, asla dışa bağımlı hale gelinmez.
Örneğin eğitim, bilim, yargı, güvenlik, enerji ve tarım!..
Milli tohum diye bir şey kalmadı, bir kullanımlık hibrit tohumların adeta esiri haline geldik!
Patates, soğan, mercimek, bulgur gibi her türlü iklimde en kolay yetişen ürünleri bile dışarıdan ithal ediyoruz.
İlgili bakanlardan, ithalat için hemen kesenin ağzını açmak yerine, nasıl bu noktaya geldik diye ciddi, güvenilir ve hesap soran bir araştırma talimatı vermelerini beklerdik.
Onlar da tıpkı kendilerinden öncekiler gibi, en kolay olanı yapıp, ithalata yöneldi!
Yazık hem de çok yazık!...


/* */
Tasarruf şart!

Mehmet Şimşek gibi bazı bakanlar da hâlâ kişi başına düşen borç miktarımızın dünya ortalamalarının çok altında olduğundan dem vuruyor.
Elbette, “borç yiğidin kamçısı” ama ürettiğin, kazandığın, pazarladığın, ürettiğine katma değer kattığın sürece!
İthalata dayalı bir büyüme ve sorun çözme yönteminin, borçlanmayı daha da fazla artırmanın ötesinde bir işe yaramadığını, dünden bugüne hâlâ anlayamadıysak, zaten boşuna konuşuyoruz demektir.
Yarın, sandıktan kim çıkarsa çıksın, ne olur, milli değerlere ve huzura olduğu kadar, tasarrufa ve milli ürünlere de önem versin! 
Yoksa yarın, bugünleri de arar noktaya geliriz...
Ülkenin yeni cumhurbaşkanı her kim olursa olsun, kendisinden en büyük beklenti- lerimizden biri de budur!.
Pek çok şeysiz yapabiliriz ama patatessiz, soğansız asla!
Ve dünyanın en verimli topraklarına, en renkli iklim kuşağına, en çalışkan insanlarına sahip olduğumuzu asla unutmayalım.
Açlık başka şeylere benzemez, hele hele mazeret hiç kaldırmaz!..

Eğitim neden şart!

Seçim meydanlarında saman alevi gibi yükselen eğitim yine unutuldu gitti.
Oysa biraz umutlanmış ve sevinir gibi olmuştuk, arkası gelmedi!
Siyasetin ve anne babaların gündeminde, ne zaman ki verilen ilk üç sözden ve sandığa atılan her iki oydan biri, eğitim, bilim, gençlik ve en önemlisi de akıl olur, işte o zaman gelecek için umutlanalım.
24 Haziran, turnusol kâğıdı gibi herkesin gerçek yüzünü ortaya çıkartacak!..
Hadi siyasetçiler bir yana ama anne babaların, çocuklarının geleceği konusunda hiçbir mazereti olamaz.
Çocukları ve ülkemiz için en doğru olanı ikinci, üçüncü plana atıp, sonra da vatan, millet, evlat çığlıkları atmanın hiçbir inandırıcılığı olmaz!

Yazının devamı için tıklayınız

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)