adscode
adscode

Karnedeki Zayıfların Sorumlusu Kim?

İşte bir karne günü daha. Milyonlarca öğrenci karne aldı. Kimi sevindi, kimi evlerde de fırtınalar kopuyor. Karnesi iyi olanları canı gönülden kutluyoruz.

Karnedeki Zayıfların Sorumlusu Kim?
Günün Yazısı
Emeklerinin karşılığını aldılar. Tatilin en güzelini hak ettiler. Peki ya karnesinde kırık olanlar? İşte asıl önemli olan onların durumu. Bir yanda onca zayıf, öte yanda daha da dibe vuran moral bozukluğu...
Böyle bir durumda, hangi birimiz olmak isterdik ki!
Şimdi önüne gelen ahkâm kesecektir.
Bilen, bilmeyen herkes bir akıl verecek, uzun uzun nasihat çekecektir.
Ve sanki tek suçlu öğrenciymiş gibi herkes onlara yüklenecek.
Tamam, içlerinde tembellik yapanlar mutlaka olmuştur. Zaman zaman hangimiz yapmıyoruz ki?
Ders dışında her şeyle ilgilendikleri doğrudur. İyi de, o yaşlarda kaçımızın birinci önceliği, derslerdi?
Okula devam konusunda sınırları zorlamışlardır. İyi güzel de, okuldan kaytarmanın güzelliğine inanmış o yaştaki öğrencilere bunun aksini ne kadar anlatabiliriz?

Kabahatli kim?

Elbette, biraz daha çalışsalar, çok daha iyi notlar alabilirlerdi. Bu kesinlikle doğru. Peki ama o motivasyonu ve ortamı, veliler ve öğretmenler olarak kendilerine sağlayabildik mi?
Bu konuda kendisini sorgulayan hiç oldu mu?
Aslında dün öğrencilerin aldıkları karneler, sadece onların değil, velisiyle, öğretmeniyle, okul müdürüyle, Milli Eğitim Bakanlığı ve iktidarıyla hepimizin karnesi.
Doğrular bizim, yanlışlar öğrencinin, başarı bizim, başarısızlık onların diyemeyiz.
Daha da önemlisi, bu sistemde başarı ya da başarısızlık kesinlikle gelecek için bir ölçü olamaz.
Çok örneklerini gördük, okul birincileri hayatın içinde kaybolurken, okulu zar zor bitirenler çok başarılı konuma gelebiliyorlar...

Ölçme değerlendirme

Eğitim sisteminin can damarı, objektif bir ölçme-değerlendirme sistemidir. Ama ara ki bulasınız. Ezbere ve sınava dayalı eğitim sistemi yüzünden öncelikler zaten altüst olmuş durumda.
Sistemin tek amacı var; öğrencileri papağan gibi ezberletip, yarış atı gibi koşturmak. Öncelikli hedef ise iyi bir insan olmak değil, sınavı kazanan yarış atı olmak.
“Karnen iyi değil ve bir de sınavı kazanamadıysan, sen bir hiçsin.”
Verilmek istenen mesaj bu.
Veliler olarak ne olur siz bu tuzağa düşmeyin. Tamam, karnesinde kırık olanları savunacak değilim ama o kırıklara bakıp çocuklarınızı sorgulamayın, aşağılamayın ve onlardan umudunuzu kesmeyin.
Onların bu dönemde her zamankinden daha çok desteğe ihtiyaçları var.
Morallerini bozmak yerine moral verin ki, ikinci yarıyılda çok daha gayretli olsunlar.
Yoksa benzeri bir karne, yılsonunda çok daha can sıkıcı olabilir.

Önce moral, sonra ders

Peki hiç mi bir şey yapmayacağız? Elbette yapılacak çok şey var. Öncelikle de öyle ya da böyle, iyi bir karne getirmelerinin gerekliliğine inanmalarını sağlamalıyız.
İkinci önemli nokta ise disiplinli bir yaşamın, başta eğitim olmak üzere gelecek için olmazsa olmaz olduğunu kafalarına sokmalıyız. Bunu da dayatmayla değil, hayattan örnekler vererek yapmalıyız.
“Peki, ya yine de değişmezlerse, bildiklerini okumaya devam ederlerse, ne yapacağız?” diye yakındığınızı duyar gibi oluyorum.
İşte bu noktada da sabır, sabır, daha çok sabır diyoruz. Çünkü zaman içerisinde mutlaka değişecek ve doğruyu bulacaklardır.
Eğitim sistemimizin dayatmacı ve hayatın gerçeklerinden çok uzak olduğunu hepimiz biliyoruz. Öğrendikleri, daha doğrusu ezberledikleri bilgileri üç gün sonra unutacaklarını da. O halde bu kadar telaş niye?..

Doğru olan ne?
Hangimiz, çocuklarımız karşımıza geçip de, “Peki, ezberlediğim onca formül, tarih ya da metinler benim ne işime yarayacak?” dediğinde, onlara uzun uzadıya bunun gerekçelerini anlatabiliyoruz?
Onları anlamak için ne olur ara sıra ders kitaplarına bir göz atın.
İşte o zaman, konuya bakış açınızda eminim ki çok önemli farklılıklar olacaktır.
Eğer ortada bir başarısızlık varsa, tek suçlu onlar mı?
Ya da bu karnedeki başarısızlık, gerçek başarısızlık mı?
Sınavları bir gösterge olarak ele alacak olursak, yüz binlerce öğretmenin yarın hemen görevi bırakması gerekir.
Eğer lise mezunları ÖSS’de soruların üçte birini bile cevaplayamıyorsa, yani geçer not bile alamıyorlarsa, bunun kabahatlisi sadece öğrenciler değil, başta onları mezun eden öğretmenler olmak üzere hepimiz.

Özetin özeti: Karnedeki notları değerlendirirken, sadece öğrencilerin performansına değil, sistemin bütününe bakmakta sonsuz yarar var...
En son karne verildiğinde bunları yazmıştık. Dünden bugüne değişen ne var?..
 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)