adscode
adscode

Kaygılı Çocuklar Başarısız! Sınav Kaygısı Neden Başlar? Nasıl Önlenir?

HENÜZ OYUN ÇAĞINDA SINAVLARLA TANIŞAN ÖĞRENCİLER, BU MARATONDA ÇOĞUNLUKLA “YÜKSEK KAYGI” NEDENİYLE BAŞARISIZ OLUYORLAR. ANNE BABALARIN, ÇEVRENİN DE ETKİSİYLE, ÇOCUĞA “DERS MAKİNESİ” GİBİ DAVRANMASI, SINAV…

Kaygılı Çocuklar Başarısız! Sınav Kaygısı Neden Başlar? Nasıl Önlenir?
Lise

 

 

Ülkemizde ilköğretimden başlayarak üniversiteye girişe kadar pek çok sınav yapılıyor. Hatta üniversiteden mezun olduktan sonrasında sınavlar devam ediyor. Öğrenciler henüz oyun çağında iken sınav denen beş harflik kelimeyle tanışıyorlar. Sınavın amacını anlamadan, kendisine sağlayacağı olanakların farkında olmadan, sınav maratonu çocuk için başlamış oluyor. Bu süreç içinde çocuğun yaşadığı ve onun başarısını olumsuz yönde etkileyen en önemli şeyin “ yüksek kaygı” olduğunu söyleyebiliriz. Ama kaygının olmaması da motivasyon eksikliği yarattığı için başarısızlığı beraberinde getirecektir. Belli bir düzeyde kaygı olması, kişinin hedefine ulaşmak için çalışmasına yardımcı olur.

 

Kaygıyı, insanın bedensel ve ruhsal varlığını tehlikede görmesi sonucunda yaşadığı tedirginlik olarak tanımlayabiliriz. Genellikle olumsuz duyguların yaşandığı durumlar kaygının ortaya çıkmasına neden olur. Sınav sonucunun nasıl olacağı, bu durumdan nasıl etkileneceği, yaşanacakların net olmayışı öğrencide kaygı yaşanmasına neden olmaktadır. Öğrencinin hazırlık aşamasında yapması gerekenler yerine sınavın sonucuna odaklanması, kazanamadığı takdirde çevresine ne diyeceğini düşünmesi ve özellikle ailesine karşı mahcup olma endişesini yoğun yaşamasından dolayı, kaygı daha yoğun bir şekilde hissedilmeye başlar. Ve bunun da temel nedeni kişinin kendisini olumsuz değerlendirmesi, yani bardağın sadece boş tarafını görmesi, kendisini sadece olumsuz yönleriyle değerlendirmesidir. 

 

Kaygıyı doğuran çevresel faktörler

 

Kaygı verici durumlar öğrencinin yaşadığı çevreden ve ailesinden de kaynaklanır. Anne ve babaların; “kazanamazsan herkese rezil oluruz”, “sana verdiğim emekleri helal etmem”, “bu sene kazanamazsan seneye seni bir daha dershaneye göndermem” gibi yaklaşımları, öğrenciyi sosyal ve kültürel ihtiyaçları olan bir insan değil de sadece bir“ders çalışma makinesi” olarak kabul etmeleri, çalışmadığı zaman sürekli tehditler savurmaları, öğrencilerin kaygı düzeyinin yükselmesine neden olur. Çocukların kardeşleriyle veya çevresindeki diğer kişilerle kıyas yapılması da kaygıyı yükseltir. Anne ve babalar, tehdit ve aşağılamak yerine ödül ve yüceltme yolunu tercih ederlerse çocuğun kaygı düzeyinin azalması sağlanabilir.

 

 

Sınav kaygısı olan çocuğa anne-baba nasıl yaklaşmalı?

 

*****

Anne-babalar, sınavlar öncesinde çocuklarını her zaman desteklemeli ve çocuklarından beklentilerinin gerçekçi olmalıdır. Bunun için çocuğunu iyi tanımalı, neyi başarıp neyi başaramayacağını bilmeli ve onu özgün kişiliği içinde değerlendirmeliler. Ailenin sınava ve çocuğa karşı olumsuz düşünceleri de öğrencinin kaygı düzeyinde etkili olacaktır. Bu nedenle anne-baba olarak olumsuz düşüncelerini olumlu düşünceye çevirmeliler. Çocuklarını başkalarıyla değil, önceki başarılarıyla kıyaslamalılar. Sınavın sorumluluğunu öğrenciye bırakılmalılar. Her öğrencinin farklı bir kişiliğe ve kapasiteye sahip olduğu unutmamalılar. Çocuğun olumlu davranışlarını takdir etmeli, olumsuz davranışlarını ise yapıcı bir şekilde eleştirilmeliler. Anne-babasının kendisine güvendiğini ve onu takdir ettiğini gören çocuğun kendine olan güveni de artacaktır.

 

Bu davranışları gösteren aileler çocuklarının kaygı düzeyinin büyük ölçüde azalmasına yardımcı olacaktırlar.

 

Sınav kaygısı sadece anne-babanın çocuğuna yüklediği bir şey değildir. Aynı zamanda çocuğun kendisinden beklentisinin yüksek olması, çevrede sınav ile ilgili yapılan konuşmaların fazlalığı da kaygıyı tetikleyici olabilmektedir. Giderek “sınav kaygısı” yaşayan kişilerin sayısının artmasının en önemli nedenlerinden biri de “sınavın” gündemde çok tutuluyor olmasıdır. Eskiden de ailelerin çocuklarından veya çocukların kendilerinden beklentileri vardı. Ancak sınavın gündemden hemen hemen hiç düşürülmemesi ve sürekli önemi üzerine yapılan konuşmalar, öğrencinin sınavı algılamasını değiştirmiştir. Normal olan bir durum olağanüstü bir hale gelmiştir.  Öğrencilerin şunu unutmamaları gerekir; sınav sadece bir “araçtır”, “amaç” değildir.

 

Özel ALEV Lisesi Rehberlik Servisi

 

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)