adscode
adscode

Kodlama dersi mühendislik okuyan öğrenci sayısını da etkiler!

İndiana Üniversitesi Öğrenme ve Teknoloji Araştırmaları Merkezi Teknoloji Koordinatörü Sadık: Kodlama dersi mühendislik okuyan öğrenci sayısını da etkiler!

Kodlama dersi mühendislik okuyan öğrenci sayısını da etkiler!
Eğitim
Bilgisayar bilimi eğitimi ve Kodlama dersinin önemini İndiana Üniversitesi Öğrenme ve Teknoloji Araştırmaları Merkezinin Teknoloji Koordinatörlüğünü yürüten Olgun Sadık ile konuştuk. Sadık, “Bu yeni müfredat ilkokuldan liseye başarı ile uygulanırsa yüksek öğretime mühendislik alanlarında devam eden öğrenci sayısı ve profilinde gelişme ve değişme görülecektir” diyor.

İndiana Üniversitesi Öğrenme ve Teknoloji Araştırmaları Merkezinin Teknoloji Koordinatörlüğünü yürüten Olgun Sadık, Bilgisayar bilimi nedir ve Kodlama dersi neden önemlidiri anlattı. 2008 yılında yüksek lisans ve doktora eğitimi için Amerika Birleşik Devletleri’ne giden Sadık, aynı yıl İndiana Üniversitesinde eğitim hayatına başlamış. Yüksek lisans eğitimini Öğretim Sistemleri Teknolojileri Bölümünde 2011 yılında tamamlayan Sadık, doktora eğitimine aynı bölümde devam ediyor. Fakültenin Bilgisayar Öğretmenliği Sertifika Programının International Society for Technology in Education (ISTE) standartlarına göre yeniden tasarlandığı ekipte yer alan Sadık, aynı zamanda bu programın kodlama üzerine derslerini vermiş Araştırmaya dönük ilgi alanları arasında ilköğretimden liseye bilgisayar bilimi eğitimi ve öğretmen eğitimi yer alıyor. Tez çalışması için şu anda ABD’deki 46 eyalette çalışan bilgisayar öğretmenlerinden topladığı 2000’e yakın eposta, anket sonuçları ve görüşme kayıtları ile bu öğretmenlerin bilgisayar bilimi eğitimi verirken karşılaştıkları sorunlar ve ihtiyaçları olan unsurları belirlemeye çalışıyor.

İndiana Üniversitesi Öğrenme ve Teknoloji Araştırmaları Merkezinin teknoloji koordinatörü Olgun Sadık, Sözcü Eğitim’den Ayla Özdemir’in sorularını yanıtladı.

İşte röportajın ikinci bölümü ve Sadık’ın yanıtları:

“BİLGİSAYAR BİLİMİ KONULARI DİĞER DERSLERE ENTEGRE EDİLMELİ”

Bilgisayar eğitiminde, eğitimin devamlılığı veya öğrenci hazır bulunuşluğu önemli mi?


O.S.: Elbette… Bu eğitimin daha anaokulu seviyesinde başlamasını ve lisenin son sınıfına kadar devam etmesini birçok araştırma sonucu tavsiye ediyor. Ama eğitim sistemimizde hangi içerikte ve seviyelerde zorunlu ve seçmeli verilmesi gerektiğini tartışmalıyız. Şunu da unutmamalıyız ki bilgisayar bilimi eğitimi sadece tek bir dersle karşılanabilecek bir ihtiyaç değildir. Örneğin alınan bir zorunlu dersten sonra ilgilisi olan öğrencilerimize grafik/web tasarımı, nesnel programlama, veri madenciliği, oyun programcılığı, taşınabilir cihazlar için uygulama geliştirme eğitimi gibi birçok konuda daha ileri seviyede dersleri seçme imkanı sağlanabilir. Hatta bilgisayar bilimi konularının diğer derslere entegre edilmesi düşünülmelidir. Örneğin matematikte koordinat sistemini ya da fen alanında iş ve enerji konusunu işlerken öğrencilerimiz bilgisayar biliminin bilgi, beceri ve araçlarını kullanarak- uygulamalı olarak -öğrenmelerini hem anlamlı hem de daha kalıcı hale getirebilirler. Öğrencilerin hazır bulunuşluğu açısından avantajlı durumda olduğumuzu düşünüyorum.

Öğretmen arkadaşlarımızla görüştüğümüzde öğrencilerimizin çoktan kendi başlarına kodlamayı öğrenmeye başladığından bahsettiler. Kendi mobil uygulamalarını geliştirdiklerini, websitesi tasarımı yaptıklarından bahsettiler. Bir öğretmen arkadaşımız öğrencilerine basit araçlarla kendi websitelerini tasarlayacaklarından bahsedince öğrencilerinin gözlerini ve kulaklarını farklı açtıklarını anlattı. Bu da öğrencilerimizin üretmeyi ne kadar sevdiğini ve buna hazır olduğunu gösteriyor. Tabii ki bu örnekler güzel ama yeterli değil. Biz bu içeriği bütün öğrencilerimize sunmalıyız ve becerisi olan öğrencilerimizin ilgilerini bu alana çekmek için onları motive etmeliyiz.

“BİLGİSAYARCA DÜŞÜNME ÖĞRENMENİN TÜM EVRELERİNE EKLENMELİ”

Bilgisayar Bilimleri alanında öğrencilere ilkokuldan üniversiteye zorunlu bir eğitim verilecek olsa kısaca temelden en üst seviyeye sizce hangi konu başlıkları yer almalı?

O.S.: Temelden en üst seviyeye öncelikle Computational Thinking olmalı. Bunun İngilizcesini söylüyorum çünkü ortak bir terimde anlaşabilmiş değiliz. Prof. Dr. Yaşar Özden’in kullandığı bilgisayarca düşünme dilimizde tanımına en uygun olan ifade gibi görünüyor. Computational thinking kavramını ilk kullanan Seymour Papert adındaki Amerika’lı öğrenme araştırmacısı. Papert, Mindstorms: Children, Computers and Powerful Ideas (Zihin Fırtınaları: Çocuklar, Bilgisayarlar ve Güçlü Fikirler) kitabında bilgisayar ile etkileşimin bize sağlayacağı düşünme aktivitelerinin güncel hayatımıza ve bilimin farklı alanlarına nasıl etkiler yapabileceğini anlatıyor. Bilgisayarca düşünme bizlere bir probleme yaklaşma ve çözme stratejileri sağlıyor. Öncelikle bilgisayar bilimi ile ilgili hertürlü öğrenme aktivitesine bilgisayarca düşünme entegre edilmelidir.

Başlıklar olarak ele alındığında ilkokul seviyesinde birinci sınıftan başlayarak bilgisayar biliminin temel kavramları, teknolojinin kullanımı, bilgisayar okur-yazarlığı, klavye kullanımı ve bilgisayarca düşünme hakkında temel fikirler ve basit uygulamalar yer almalıdır. Öğrencilerimiz bilgisayar biliminin dünyamızda nasıl önemli olduğunu ve nerelerde kullanıldığını aktif katılımlı, ilgi çekici ve anlamlı uygulamalar ile görmelidirler. Örneğin öğrencilerimizin bulmaca çözmeleri ve diğer insanlar için de bulmacaları çözmelerine yardımcı olacak yönergeleri yazmaları istenmelidir. Böylece problem çözme becerileri gelişirken problem çözme sürecini de düşünmüş olacaklar.

İlköğretimin ikinci aşaması ile beraber bilgisayarca düşünme daha etkin yer almalı. Bilgisayarı ve bilgisayar biliminin pratiklerini öğrencilerimiz problem çözme ve üretim aracı olarak görmeye başlamalıdır. Kendi seviyelerine uygun kodlama araçlarını kullanarak ürünler çıkarmaları sağlanmalıdır. Bilgisayar bilimi derslerinde diğer derslerle ilişki kurularak öğrencilerimiz sosyal bilimler, fen bilimleri, resim, müzik ile ilgili kodlama aktiviteleri yapmaya başlamalıdır. Bu sayede ürün geliştirirken bilgisayar biliminin farklı alanlardaki uygulamalarını görme şansı elde edebilirler. Ayrıca bu seviyede bilgisayar programlamanın değişken, sabit, döngü, şart yapıları gibi temel kavramları ile de artık öğrenci karşılaşmalıdır. Bu içerik zorunlu olarak sağlanırken seçmeli dersler ya da okul sonrası kulüpler aracılığı ile ilgisi ve becerisi yüksek öğrencilere robot eğitimi ve oyun programlama gibi konularda ileri uygulamalar yapma imkanı verilmelidir. Örneğin her okulda bir robotik kulübü neden olmasın.

Lise seviyesine gelince artık öğrencilerimiz gerçek hayatta kullanılan programlama dillerini öğrenmeye (örneğin Phyton) ve uygulamalar geliştirmeye başlamalıdır. Özellikle açık kaynak kod ve bu platformdaki yazılımların kullanılması teşvik edilmelidir. Yalnız daha önceden de belirttiğim gibi bilgisayar bilimi eğitimi sadece kodlamadan ibaret değildir. Örneğin bir bilgisayar programını ya da telefon uygulamasını geliştirmeden önce kullanıcıların kim olacağı, ihtiyaçların neler olduğu, kullanıcı kaynakları, uygulamanın modellemesi, algoritmasının tasarımı ve ürünün test edilmesi gibi tasarım ve değerlendirme aşamalarını planlamayı da öğrenmelidir. Tekrar altını çiziyorum. Kodlama sadece ürüne dönüştürme aşamasıdır. Özetle bütün öğrencilerimiz liseye adımını attığında bir programlama dili ile tanışmalı ve proje geliştirmelidir. 9. sınıftan sonraki yıllarda da öğrencilerimize en azından birkaç alanda (robotik, oyun programlama, mobil uygulama geliştirme, veri madenciliği, grafik tasarım, veri tabanı) uzmanlaşma şansı seçmeli derslerle verilmelidir.

“ ÖĞRETMEN SEÇİMİ DE DERSİN OLMAZSA OLMAZLARINDAN” 

Bu dersin olmazsa olmazları nelerdir? Öğretmenler nasıl seçilmeli?


O.S.: Dersin olmazsa olmazı öğretmen eğitimi, ders materyallerinin sağlanması, bilgisayar ve internet ihtiyaçlarının karşılanması ve idarecilerin, diğer branş öğretmenlerinin, ailelerin ve yüksek öğretim kurumlarının bu projeye desteğidir. Öğretmen eğitimi ihtiyacı açısından ele alındığında bilgisayar bilimi müfredatı tasarlanırken aynı zamanda Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi programlarının bu müfredata göre eş zamanlı olarak yeniden tasarlanmasını da tartışmalıyız. Aynı zamanda görevdeki öğretmenlerin hazır bulunuşlukları ve planlanan ders içeriğine karşı görüşleri sorulmalıdır. Kendilerini bu içeriği vermeye yeterli görmeyen öğretmenlerimize hangi kanaldan mesleki gelişim istedikleri sorulmalıdır. Öğretmenlerimiz yüz yüze ya da internet üzerinden seminerleri seçme şansı verilmelidir. Öğrenme farklılıkları ve ortam tercihleri açısından farklılıklar olabilir. Öğretmen seçme lüksümüz ne yazık ki yok. Bütün bilgisayar öğretmenlerimizi bu içeriği kendi seviyelerinde başarılı olarak verecek şekilde hazırlamalıyız. Daha önemlisi bilgisayar biliminin hızlı değişimine ayak uydurabilecek şekilde kendilerini sürekli geliştirebilecekleri ortamları ve imkânları sağlamalıyız.

Bu uygulamalar ne seviyede olursa olsun bir kitap takip edilerek işlenemez. EBA gibi çevrim içi platformlardan öğretmenlere materyal sağlanmalı ve öğretmenlerimiz kendi geliştirdikleri materyalleri diğer öğretmenlerle bu kanaldan paylaşmaları teşvik edilmelidir. Materyal ve içerik gelişimine yardımcı olan öğretmenler ödüllendirilmelidir. Okullardaki bilgisayarların donanım ve yazılım ihtiyaçları bu proje hedefleri çerçevesinde yeniden değerlendirilmelidir. Bilgisayar laboratuarları proje temelli grup çalışmasına imkan verecek şekilde tasarlanmalıdır. Takım çalışması kodlamada çok önemli öğretim stratejilerinden biridir. İdarecilere, diğer branş öğretmenlerine ve ailelere bilgisayar bilimin ne olduğu anlatılmalıdır.

“BU ULUSAL BİR PROJE OLMALI”

Bu bir ulusal proje olmalıdır. Projenin paydaşları sadece eğitimciler olmamalıdır. Bu seviyedeki bir ulusal değişimde özel sektör, bilişim vakıfları ve dernekleri ve akademisyenlerin aktif söz sahibi olması sağlanmalıdır. Daha önce de bahsettiğim gibi bu konuda ülkemizde de araştırma bağlamında işin uzmanlarına teşvik ve imkan anlamında destek verilmelidir. 

Geçenlerde ABD’deki bir istatistik dikkatimi çekti. Bilgisayar bilimi ne zaman ilgi gördüyse paralel olarak bu alanın yükseköğretim kurumlarında da değişim gözlendi. Değişimin olmadığı süreçte hedeflere ulaşılamadı. Bu şu demek oluyor. İlkokuldan liseye bu yeni müfredat başarı ile uygulanırsa yüksek öğretime mühendislik alanlarında devam eden öğrenci sayısı ve profilinde gelişme ve değişme görülecektir. Mühendislik fakülteleri önümüzdeki 5-10 yıllık süreçte kendilerini bu değişime hazırlamalıdır ve öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde çalışmalarını yeniden gözden geçirmelidir. Çağdaş eğitimin önemli ayağı olan bu proje uzun süreçte planlama gerektirmektedir ve hedeflerimiz doğrultusunda tüm paydaşlar rollerini yerine getirmelidir.

Sözcü

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)