adscode
adscode

LYS ÖNCESİ PSİKOLOJİK MOTİVASYON!

"Günlük yaşantımızda başımıza çok sık gelen ve belirsizlik durumlarında ortaya çıkan, belirtileri fizyolojik veya psikolojik olarak görülen olumsuz duygu durumuna kaygı denmektedir. "

LYS ÖNCESİ PSİKOLOJİK MOTİVASYON!
Genç Blog

 

Bu duygu kişiden kişiye göre değişir ve belirsizliğin durumuna göre farklı şiddetlerde yaşanır.

Özellikle YGS sınavı sonrası yaşanan sınavın geçerlilik ve güvenirliliğine ilişkin öğrencilerde, ailelerinde, eğitimcilerde ve ilgili kamuoyunda bir güvensizlik duygusu yaşanmasına neden olmuştur.

 

Günlerce konuşulan şifreleme olgusunun bireylerde yaşattığı iki duygudan biri güven duygusunun zedelenmesi diğeri ise belirsizlik durumunun yarattığı kaygı. Yükseköğretime Geçiş Sınavının gerçekleştiği 27 Marttan bu yana ve özellikle şifre iddialarıyla birlikte gelişen bir dizi olayların gençlerin omzuna yüklediği yük neredeyse bir psikolojik baskıya döndü.

 

Görsel medya ve yazılı basın yayın organları ağırlıklı olarak yaşanan durumun ÖSYM yönetiminin süreci yönetememesine ve sarsılan güven duygusuna odaklanırken biz okul psikolojik danışmanları açısından okulda öğrencilerimizle ya da aileleriyle görüşmelerimize temel teşkil eden konu ise yaklaşan LYS sınavları öncesi psikolojik motivasyonları olmuştur.

Sınava hazırlanan her gencin hedefi yıllardır hedefleri doğrultusunda hazırlandığı bir sıralama sınavından başarıyla çıkmak ve bir Üniversiteye yerleşmektir. Sonucuna yaklaşık 72  bini aşkın itirazın olduğu YGS sınavına ilişkin genel yanılgı, yaşanan sürecin aslında çok da başarısız olan öğrencilerin bu başarısızlıklarına bir neden bulabilmek için bir fırsat olarak gördüklerini ifade eden açıklamalarıdır. Aslında sınavın hazırlanışından, uygulanışına, güvenlik artırıcı tedbirlerin kendisinden sonuçların açıklanmasına kadar pek çok aşamasında uzmanların gördüğü pek çok hata bir gencin üzerinden kalkamayacağı bir yük oluşturmuştur.

 

Sınavda herkesin kabul ettiği gibi Matematik ve Türkçe derslerinde karşılaşılan güçlük, sınavda kişiye özgü geliştirilen sınavın ölçme ve değerlendirme kriterleri açısından ve sorulan sıralanış biçimleri açısından pek çok adayda yarattığı çaresizlik duygusu, sınav sonrası gündeme gelen şifre iddiaları, şifreleme sonrası oluşan haksız ve adil değerlendirilmeme duygusu ve bunu destekleyen pek çok puanlama hatası.

 

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Eğitim Bilimleri Fakültesi’nin hazırladığı, “2011 Yılı Yükseköğretime Geçiş Sınavı Hakkındaki Fakülte Görüşü” başlıklı raporda aşağıda belirtilen durumların ölçme ve değerlendirme ilkeleri açısından sınavın güvenirliliğini zedelediği dile getirilmiştir. Bunlar;

 

•  En temel ölçme ilkelerinden biri, soruların test içinde zorluk sırasına göre verilmesidir. Ancak 1 milyon 700 bin aday için ayrı ayrı hazırlanan formlarda bu ilkeye ters düşüldüğü için adil ölçme yapılması engellenmiştir denmektedir. Form sayısının arttırılması aslında adaletsizliği artırmaktadır.

•  Çoktan seçmeli testlerde uyulması gereken diğer bir temel ilke, sayısal cevap seçeneklerinin büyükten küçüğe ya da küçükten büyüğe göre sıralanmasıdır. Bu sıraların değiştirilmesi bireyler arasında adil olmayan durum doğmasına neden olacaktır.

•  ÖSYM tarafından da bu yıl ilk defa kullanılan şifreleme sistemi bu tür geniş ölçekli sınavlarda bilimsel dayanağı olmayan bir uygulamadır.

 

Sınava hazırlanmanın getirdiği kaygının sınavın gerçekleşmesinden bir süre sonra yerini rahatlamaya bırakması gerekir. 1 milyon 700 bin genç insanın geleceğini şekillendiren bir sıralama sınavında sınavın kendisi başlı başına bir kaygı kaynağı iken sonrasında gerçekleşen bu belirsizlik ve kaos bu kaygının artarak devam etmesini sağladı.

 

 

Psikolojik Motivasyon/suzluk,

 

Kuşkusunu yenemeyen, yetkililere güven duymayan gençlerin, önlerindeki sınava hazırlanmaları ne kadar kolay olabilir. Bu sınavın sonuçları bize göre en çok bir hedef için uğraşan, çabalayan ve çok önde olmasa da hakkıyla bir yere yerleşebilecek öğrencileri olumsuz etkilemiştir. Sürecin iyi yönetilememesi sonuçların açıklanmasından sonra hemen LYS için çalışmaya başlaması gereken bu öğrencilere çokça zaman kaybettirdi. Sanıldığından daha fazla bir öğrenci kitlesi, yeterince ders çalışmaya odaklanamadılar, motive olamadılar ve kendilerini çevrelerine anlatamadılar.

 

Biz uzmanların sürekli uyarılarına rağmen çoğu genç elde ettiği başarının gerçek başarısı olup olmadığından şüphe etmeye, rakip olarak gördüğü gençlerden hangilerinin elde ettiği başarının gerçek olup olmadığını tartışır oldular. Bir iki haftalık bir zaman dilimi önemli bir sınav öncesi çok önemli bir kayıptır ve telafisi de çok zordur.

 

Daha yeni yeni toparlanmaya başlayan gençler için bundan sonraki en önemli görev hedefleri doğrultusunda yapabileceklerinin en üst sınırını zorlamaktır. Bizlere düşen görev ise kalan bu kısa dönemde gençlerin çalışmalarına engel görünen her türlü durumun önüne  set çekmek ve sonuna kadar tam destek vermektir.

Bu aşamada artık başarı gençlerin, başarısızlık hep beraber bizlerin.

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)