Çünkü siyasette ve demokrasilerde hiç kimse kalıcı değil.
Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki Bakan-Öğretmen ilişkisi ile 50'li yıllardan sonraki ilişkileri inceledğinizde, ki bu konu, benim tezimin bir parçasıydı, aradaki sıcaklığın giderek azaldığını görürsünüz.
Siz hiç son yıllarda, bakanlık koltuğuna oturmadan, bu koltuğa kendisini hazırlayatan, donatan ya da bakanlık koltuğundan indikten sonra eğitimle olan ilişkisini sürdüren bakan gördünüz mü?
Ben görmedim.
Bu gidişle de göreceğimi sanmıyorum.
Tesadüfle geliyorlar. Gittikten sonra da dönüp arkalarına bakmıyorlar.
Bakanların eğitime olan ilgileri bu düzeyde olunca, öğretmene ve onların sorunlarına olan duyarlılıkları da farklı olmuyor.
Umarız, yanılan biz oluyoruzdur.
Bu konudaki görüşlerinizi bize yazın, paylaşalım.
Hata yapıyorsak, yanlış düşünüyorsak da, hatamızı düzeltelim....