Okulsuz eğitim mümkün mü?

Sanal ortamda her türlü bilgiye ulaşmak mümkün. Peki, o zaman okula ne gerek var, hatta eğitim süreleri çok uzun, mutlaka kısaltılması gereken diyenlerin sayısı da giderek artıyor.


Peki, bu doğru mu?

Evet, her türlü bilgiye artık çok daha kolay ulaşmak mümkün ama okul ve eğitim demek, sadece öğrenmek demek değildir.

Eğitim ve öğretim iki ayaklı bir süreçtir.

Bir yandan öğrenir, öte yandan da sosyalleşir ve hayata hazır hale gelirsiniz.

Bilgiyi ve öğrenmeyi, ekran karşısında ya da okul dışında herhangi bir şekilde, kazanabilirsiniz ama birlikte yaşama kültürünü her yerde öğrenemezsiniz!..

İşte bu yüzden, okullar, öyle ya da böyle, hep olacak.

Başarı puanı

Lise ve üniversiteye giriş sınavlarında okul başarı puanının adeta devre dışı bırakılması ve bazı derslerden ya çok az ya da hiç soru sorulmaması okul içi eğitimi hatta okulu önemsiz hale getirdi!..

Peki, bu doğru mu?

Kesinlikle hayır ve bir an önce vazgeçilmelidir!

MEB kendi verdiği eğitime ve nota güvenmezse kim güvenecek?

Okul başarı puanı üzerinde pek çok oyun oynandığını bilmeyen yok.

Hormonlu notlar, beraberinde büyük bir adaletsizlik getiriyor ama bunun yolu, başarı puanını yok saymak değil, disipline etmektir.

Okul başarı puanı ile sınav puanı arasındaki derin uçurumları yıllardır dile getiriyoruz. Ama nedense MEB bu uyarıları dikkate alıp, şişirilmiş not verenleri en ağır şekilde cezalandıracağına, bu konuda üç maymunu oynayarak, eğitime ciddi bir darbe vurdu.

Onunla da kalmadı, fen ve sosyal bilimleri sınavlarda adeta yok sayarak, bu derslerin, okullarda zerre kadar bile olsa dikkate alınmamalarına ortam hazırladı.

Türkçe ve matematik elbette önemli.

Peki ya diğer dersler?

Hayat, sadece Türkçe ve Matematik değil. Öyle olsa, müfredata diğer dersler konulmazdı!

Kaldı ki eğitimin tek hedefi de sınavlar değil!

YÖK ve ÖSYM ile birlikte, özellikle de MEB’in Temel Eğitim Yasası’ndaki, eğitimin amaç, misyon ve hedeflerine bir kez daha göz atmasında yarar var...

Açık liseye nakil!

Pek çok öğrenci sınavlara hazırlanmak için ya dershane liselere ya da açık liseye nakil yapıyor!

Niye diye sorduğunuzda, onca angarya dersle ve okulla niye uğraşacağız ki, tüm zamanımızı sınavlara hazırlık için harcarız, daha iyi diyorlar. Bu vahim duruma birileri mutlaka dur demeli.

Çocuklarımızı, sınavlardan kurtaralım derken daha da sınavların içerisine çektik.

Bilerek ve isteyerek mi, hiç sanmıyorum. Ama hızlı alınan kararlar bazen sizi istediğiniz noktanın tam tersine götürebiliyor...

Diplomalı işsizlerin artmasıyla birlikte, okuduk da ne oldu diye okula ve eğitime karşı zaten bir soğuma vardı, şimdi buna bir de okul içi eğitimi değersizleştirme eklenince, ne oluyor diye durup bir bakmanın zamanı geldi de geçiyor.

Ankara’da hâlâ çocuklarımızı seven ve eğitimin önemine inanan birilerinin olduğunu umuyor ve bu gidişata dur diyeceklerine canı gönülden inanıyoruz...

Yazının devamı için tıklayınız !