adscode
adscode

Okuma Aşısı

Cumhuriyet tarihi, eğitim alanında bir anlamda “okur yazar” bir toplum yaratmak için verilen uğraşların, seferberliklerin ve düzenlenen kampanyaların tarihidir.

Okuma Aşısı
Genç Blog
Bu çaba, yani okuma-yazmayı öğretmeye verdiğimiz önem hiç kesilmedi. Fakat aynı önemi, okumayı sevdirmeye vermediğimiz için, (Çok kısa süren Köy Enstitüleri’ndeki kitabı ekmekle, kitap okumayı ibadetle bir tutan dönem dışında) bunca çaba sonunda bugün gelebildiğimiz düzey, UNESCO’nun belirlemiş olduğu 4 okur yazarlık düzeyinin en gerisi olan ‘Gizli okumaz yazmazlık’ düzeyidir. UNESCO’nun bugün, bir kişiyi okur yazar kabul etmesi için, bu becerisinin bireyin “kendini gerçekleştirebilmesine, yaratıcılığını geliştirebilmesine, derin değerlere sahip olmasına, daha karmaşık sorunları araştırmaya yönelmesine…” yarayacak düzeyde olmasını savunuyor. Okuma- yazma becerilerinden bu düzeyde yararlanamayanlar, UNESCO’ya göre “öğrenmenin kapısı”nda kalmış, “çok işlevsel” düzeye geçememiş demektir. 
Cumhurbaşkanlığı “Türkiye Okuyor” Kampanyası’nın son yılına girerken, kampanyaya destek veren bir proje, okullarda inanılmaz ilgi görüyor. Eğitimimizin en yakıcı sorunu olan okumayı sevdiremeyişimiz noktasında, üç yıldır kampanyaya işlevsellik katmaya çalışan, okur yetiştirme amaçlı ‘Okuyan Toplum Projesi’nden söz etmek istiyorum. İçinde olduğum için iyi biliyorum. Ülke ölçekli projenin alt çalışmalardan birini okullara taşıyoruz. Aldığımız geri bildirimler şaşırtıcı. “Hayatım değişti”, “Ekran bağımlısıydım, bu sunumu izledikten sonra kitaba olan ilgim arttı”, “Bundan sonra eminim ki yılda en az 20 kitap okuyacağım”, “Bizi karanlıktan kurtardınız” , “Daha önce neredeydiniz” gibi bizi gerçekten şaşırtan, sevinsek mi üzülsek mi bilemediğimiz tepkiler bunlar. 
Nasıl yapıyorsunuz diye soranlara, Japonlar gibi diyoruz. Çünkü öncelikle konferanslarımızda öğrencilere Japonlar gibi bir kültür şoku uyguluyoruz. Japonya’da okula yeni başlayan öğrencilere, önce yüksek teknolojili tesislerini gezdiren Japonlar, daha sonra onları toprağında ot bile bitmeyen Hiroşima’ya götürerek, eğer bir daha Hiroşima’yı yaşamak istemiyorsanız ülkeniz için çok çalışıp teknolojide dünyanın lideri olmalısınız derlermiş. Biz de öğrencilerimizi bir öyküden ötekine, adsız kütüphaneciden eşekli kütüphaneciye, Çanakkale’den Sakarya’ya, oradan II. Dünya Savaşına, 13. yüzyıldan 21 yüzyıla getirip götürerek onları bir kültür şokuyla kitap okumaya kışkırtıyoruz. Saydam gösteri eşliğinde, müzik efektleriyle de destekli, tiyatral bir sunumla, kitaba küs, okumaya gönülsüz gençlerdeki okuma iştahsızlığını yeniyoruz. 
Bugüne dek değerli öğretmenlerimizin, eğitim yöneticilerimizin destekleriyle, Kitapla Barışma Söyleşileri ve Okumayı Sevdirme Atölyemiz, 85 okulda 13,250 öğrenci, 752 öğretmen ve 630 veliye ulaştı. Okuma isteği uyandırılamamış, kitapla barışamamış daha çok öğrenciye, veliye, elektronik dadılar elinde yetişmiş elektronik bir nesle, kitabı nasıl sevdireceğini bilemeyen daha çok öğretmene ulaşabilmek için, bugün daha büyük desteğe gereksinmemiz var. 
Cumhurbaşkanlığı “Türkiye Okuyor” Kampanyası’nın 3. yılında daha büyük işbirliklerini hayal ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı’nın bu çok önemli kampanyayı daha ileriki zamanlara dek uzatılmasını öneriyoruz. 
FERHAT ÖZEN: Okuma Araştırmacısı-Okuyan Toplum Projesi yürütücüsü 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)