adscode
adscode

Otizmli bireylerde bağımsız yaşama doğru…

Gelişimsel yetersizlik şemsiyesi altında zihinsel yetersizliğe sahip bireyler ile otizmli bireylerin yer aldığını görmekteyiz...

Otizmli bireylerde bağımsız yaşama doğru…
Genç Blog

Bu bireylerin tümünün bebeklikten yetişkinliğe değin çok çeşitli hizmetlere gereksinimleri var. Her şeyden önce, gelişimsel yetersizlik gösteren ya da gelişimsel yetersizlik gösterme riski taşıyan bebek ve çocuklara erken tanı konulması gerekiyor ki erken müdahale hizmetleri başlatılabilsin. Erken tanının önkoşulu ise pratik bir tarama sisteminin ülke çapında yaygınlaştırılmış olması. Bu açıdan bakıldığında otizm en dezavantajlı grup gibi görünüyor çünkü otizmin belirtileri diğer gruplara kıyasla daha karmaşık. Öte yandan, otizmli çocukların çok yoğun bir erken müdahale hizmetine gereksinimi var. Etkili olabilmesi için otizmli çocuklara yönelik erken müdahale hizmetlerinin haftada en az 20 saat süreyle ve bire-bir çalışmayla yürütülmesi gerekiyor. Ayrıca, araştırmalar, en etkili öğretim yönteminin uygulamalı davranış analizi (ABA: Applied Behavior Analysis) olduğunu gösteriyor. Yine araştırmalar gösteriyor ki, en az iki yıl süreyle belirtilen özelliklerde erken müdahale hizmeti alabilen otizmli çocukların yarısına yakını, eğitimlerinin geri kalanını normal okullarda sürdürebiliyor. ABD’de yapılan maliyet analizleri, en az iki yıl süreyle kendisine erken müdahale hizmeti sağlanan bir otizmli bireye yapılan yaşam boyu masraflarda 1 milyon dolara varan azalmalar olduğunu göstermektedir.

Öyleyse, ülkemizde çok sınırlı sayıda çocuğa Tohum Otizm Vakfı Özel Eğitim Okulu gibi çok özel kurumlarda sağlanabilen erken müdahale hizmetlerinin bir an önce yaygınlaştırılmasını sağlamamız gerekiyor. Bunu nasıl yapabileceğimize ilişkin olarak Tohum Otizm Vakfı yıllardır çeşitli arayışlar içinde. Başta Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarımız olmak üzere ilgili tüm kurumlarla bu konuda savunu çalışmalarında bulunuyoruz. Bu çalışmalardan orta ve uzun dönemde çok önemli projeler çıkacağını umuyoruz. Kısa dönemde Türkiye çapında olabildiğince çok sayıda çocuğa ulaşabilmek en öncelikli hedefimiz. Bu hedefe yönelik olarak Avrupa Birliğinin Okulöncesi Eğitimi Güçlendirme Hibe Programı kapsamında bir proje başlatmış bulunmaktayız. Bu projeyle Tohum Otizm Vakfı Eğitim Portalı adında bir portalı Haziran ayında hizmete açacağız. Portalda ilk etapta 10, izleyen aylarda da 10 olmak üzere toplam 20 modül yer alacak. Bu modüllerle çocuğu otizm tanısı almış anne-babalara, otizmli çocuklarla çalışan eğitimcilere, ilgili alanlarda öğrenim gören üniversite öğrencilerine, kısaca otizmle ilgilene herkese ulaşmayı planlıyoruz. Bu modüllerde özellikle okulöncesi dönemdeki çocuklarda otizmi tanımaya ve değerlendirmeye, davranış sorunlarıyla başa çıkmaya, çeşitli beceriler kazandırmaya ve onları hayata hazırlamaya yönelik uygulanabilir bilgiler yer alacak. Bu bilgiler, çeşitli video örnekleriyle ve etkinlik önerileriyle desteklenecek. Bu portalın, otizmli çocuklarına ya da öğrencilerine nasıl davranacaklarını, onlara nasıl eğitim vereceklerini bilmeyen on binlerce aileye ve eğitimciye umut olacağını düşünüyoruz. Bu portal çerçevesinde eğitim alacak otizmli çocuklar, eğitimin ileriki aşamalarına çok daha donanımlı olarak başlayabilecekler.

Kısaca söylemek gerekirse, yoğunluğu ve kapsamı farklı olsa da, gelişimsel yetersizliğe sahip tüm bebek ve çocukların erken müdahaleye gereksinimi var. Bu müdahale ne kadar uygun şeklide verilirse, ardından gelen okul yıllarının başarısı, bağımsızlık, iş yaşamına katılım ve toplumsal yaşama katılım da bu oranda artıyor. Ülkemizde zihinsel yetersizliği olan çocuklar için özel eğitim okulları, otizmli çocuklar için ise OÇEM’ler (Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi) var. Halihazırda Türkiye’nin çeşitli yörelerinde toplam 43 OÇEM ve İş Eğitim Merkezi bulunmakta. Bu merkezlerde, özel eğitim sınıflarında ve kaynaştırma ortamlarında öğrenim gören otizmli öğrenci sayısı 3.273’tür. Günümüzde otizmin dünyadaki her 110 çocuktan birini etkilediği dikkate alındığında, ülkemizde zorunlu eğitim çağında yaklaşık 100.000 otizmli çocuk olduğunu düşünebiliriz. Dolayısıyla, bu çocukların çok önemli bir bölümünün okullaşamamış olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca, ülkemizde zihin engelliler öğretmenleri sayıca çok yetersiz. Bu amaçla son yıllarda zihin engellilere öğretmen yetiştiren üniversitelerin sayısı 15’e çıktı. Ancak, bu üniversitelerin bazılarında hiç doktoralı öğretim elemanı yok. Dolayısıyla, özel eğitim alanındaki öğretim üyesi açığının bir an önce kapatılabilmesi için tüm yurtiçi ve yurtdışı olanakların seferber edilmesi gerekiyor. Bu olanaklar arasında; özel eğitim alanında yurtdışı lisansüstü eğitim burs kontenjanlarının artırılması, ulusal ve uluslar arası öğretim üyesi değişim programlarından yararlanılması ve özel eğitimde donanımlı üniversitelerin yeni açılan özel eğitim bölümleri için öğretim üyesi yetiştirmesi sayılabilir.

Gelişimsel yetersizliğe sahip çocukların okul yaşamından toplum yaşamına geçişleri de titizlikle planlanması gereken bir süreç. Bu süreçte özel eğitim öğretmenlerine ek olarak rehabilitasyon danışmanlarına da çok iş düşüyor. Okul yaşamının sonuna gelen öğrenciler için bağımsız yaşam ve iş yaşamı planlaması yapılırken rehabilitasyon danışmanlığı hizmeti gerekiyor. Gelişimsel yetersizliği olan bireylerin bazıları ailelerinin yanında yaşamlarını sürdürebilirken, bazıları için grup evi düzenlemesi daha uygun olabiliyor. Aile yanında ya da grup evinde kalan gelişimsel yetersizliğe sahip bireyin olabildiğince bağımsız ve doyumlu bir yaşam sürebilmesini sağlayacak meslek elemanları rehabilitasyon danışmanları. Ayrıca, toplumsal kaynaştırma temelli bir iş yaşamı yürütülebilmesi için de rehabilitasyon danışmanlığı hizmeti gerekiyor. Ülkemizdeki duruma baktığımızda, üzülerek, henüz rehabilitasyon danışmanı yetiştirmeye başlamamış olduğumuzu görüyoruz. Öyleyse, bir an önce çeşitli yetersizlik gruplarına bağımsız yaşam ve iş yaşamı desteği vermek üzere rehabilitasyon danışmanları yetiştirmeye başlamamız gerekiyor. Yetişecek rehabilitasyon danışmanlarının, belediyelerden sosyal hizmetlere kadar çok çeşitli kurumlarda çok önemli roller üstlenmelerini bekleyebiliriz.

Yukarıda, özellikle otizmli çocuklara sağlanacak erken müdahale hizmetlerinin uygulamalı davranış analizine dayalı olmasının gereğinden söz edilmişti. Dolayısıyla, hizmet sağlayıcılar arasında davranış analistlerini de saymamız gerekiyor. Ne yazık ki ülkemizde davranış analisti de yetişmiyor. Oysaki, davranış analistliği becerilerine yalnızca erken çocukluk döneminde değil, eğitim ve yaşamın tüm evrelerinde gereksinim var. Dünyada davranış analistleri psikoloji, PDR vb. alanlarda lisans eğitimi almış olan meslek elemanlarının davranış analizinde lisansüstü eğitim görmeleriyle yetişiyor. Ülkemizde de benzer yöntemin benimsenmemesi için hiçbir neden yok. Öyleyse, altyapısı uygun üniversitelerimizin davranış analisti yetiştirme girişiminde bulunmasını bekliyoruz.

Özel eğitim öğretmenleri, rehabilitasyon danışmanları, davranış analistleri… Bu elemanların yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi hem kaynak, hem de zaman gerektiriyor. Ancak, eğer onları ara elemanlarla destekleyebilirsek, çok daha az kaynakla, çok daha kısa sürede, çok daha fazla özel gereksinimli bireye ulaşmamız mümkün olabilir. Örneğin, iki yıllık ön lisans programlarıyla, erken müdahale için ev eğitmenleri ya da iş yaşamı için iş koçları yetiştirmek düşünülebilir. Bu konunun da üniversitelerimiz tarafından değerlendirilmesinde büyük yarar olduğunu düşünmekteyiz. Bir yandan da, yetişecek ara elemanların istihdamı için gerekli yasal ve yönetsel düzenlemelerin başlatılması gerekmektedir.

Gelin hep birlikte önce onların tüm bunlara değer olduğuna inanalım… Sonra da küçük ama hızlı adımlar atarak onlara hak ettiklerini sağlayalım…

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)