adscode
adscode

TEK BAŞINIZA DA KALSANIZ

Hayatı Hakikiye Sahneleri-51

TEK BAŞINIZA DA KALSANIZ
Konuk Yazar

TEK BAŞINIZA DA KALSANIZ

Zeki Sarıhan

Öyle zamanlar olur ki, insan çok haklı olduğu bir davada tek başına kalır. Ben böyle durumlar yaşadım.

Bunlardan biri Hikmet Uluğbay’ın Milli Eğitim Bakanlığı zamanında çıkarılan Milli Eğitimde Norm Kadro konusudur.

Eskiden beri eğitim örgütümüzün müzmin bir sorunu sürüp gidiyor, hiçbir hükümet buna kökten bir çözüm getirmiyordu. O sorun, bazı okullarda öğretmen yetersizliği varken, diğer bazı okullarda öğretmen fazlası olmasıydı. Bu dengesizliğin nedeni de şüphesiz ki plansızlık, özellikle de partizanlıktı.

Biz öğretmen çevreleri, eğitim olanaklarının bütün yurt çocuklarına eşit dağıtılmasını isteyip durur, bazı okullarda öğretmensizlikten kimi dersler boş geçerken, bazı illerde ve okullarda derse girmeden maaş alan öğretmenler olduğunu da söyler yazardık.

2000 yılında bakanlık bir norm kadro yasası çıkararak buna çözüm getiriyordu. Bu hem eğitimde verimliliği artıracaktı hem de hem öğrenciler ve öğretmenler için adalet getirecekti.

BİR EVLEKLİK YER GİDECEK DİYE KÖY YOLUNA ENGEL OLMAK!

Bu tasarı eğitim sendikaları tarafından tepkiyle karşılandı. Bunun nedeni, okullarda kadro fazlası öğretmenlerin ihtiyaç olan okullara gönderilecek olmasıydı ve bu öğretmenler sendikalara etki ediyordu. Benim dışımda bizim derginin Yazı Kurulu da bu tasarıya karşı çıkıyordu. Ben bunu, bir evleklik yeri gidecek diye köye yol yapılmasına karşı çıkan bazı köylülerin tutumuna benzetiyordum.

25 Mart’ta Yazı Kurulumuzda bu konuda hararetli bir tartışma oldu. Tek başıma kalmıştım. 10 Nisan’da konuyu Bakanlık yetkililerinden biri ile görüşüp bilgi alma ihtiyacını dile getirdim ve 13 Nisan günü Bakanlık Personel Dairesi Başkanı Ömer Turna ile uzun bir görüşme yaptım. İzah ettiği yönetmelikte mantıksız hiçbir yan yoktu. Konuyu dergide yayımlanacak bir yazı konusu yaptıysam da 15 Nisan 2000 günü yaptığımız toplantıda yazı kurulu yazımın yayımlanmasını kabul etmedi. Bu yazının ancak dergi imzasıyla değil benim kişisel görüşüm olarak ve norm kadroya karşı çıkan başka yazılarla birlikte yayımlanabileceğine karar verdi. 28 Nisan’da kurul üyelerinden biriyle Ankara Milli Eğitim Müdürlüğüne gidip uygulama hakkında bilgi aldık. 2 Mayıs’ta Bakanlığa giderek Türkiye çapında kadro sayısı, eksiklik ve fazlalıklar hakkında yetkililerden istatistik bilgiler sağladım. Adaletsizlik apaçıktı ve Norm Kadro mutlaka uygulanmalıydı. Kadro fazlası öğretmenlerin dağıtımında da mümkün olduğu kadar adil davranılıyordu. Bunların başka okullarda görevlendirilmesine en son gelenden başlanıyor ve aynı ildeki okullara gönderilmesi amaçlanıyordu. Eş durumundan iller arası nakillerde de bazı kurallar getiriliyordu. Sonuçta 5 öğretmene ihtiyaç olan bir okulda altıncı bir öğretmen bulunmayacaktı.

HAK BELLEDİĞİN YOLDA YALNIZ DA OLSAN…

Norm Kadro konusunu dergide her hafta düzenlemekte olduğumuz Cumartesi Konferanslarının konusu haline getirerek 6 Mayıs 2000 günü Eğitim-Sen, Türk Eğitim Sen ve Eğitim-Bir Sen temsilcilerinin karşı çıktığı Norm Kadroyu tek başıma savundum.

Bereket versin o tarihlerde başında bulunduğum Eğitim Hakkını Savunma Komitesi Yürütme Kurulunda norm kadroyu destekleme kararı aldık ve 10 Mayıs 2000 günü yaptığımız basın açıklamasında norm kadronun ödün verilmeden ve geciktirilmeden uygulanmasını istedim. 14 Mayıs günü Aydınlık gazetesinde bu konuyu ele aldığım yazının başlığı “Vicdanı Olanın İçi Titrer” idi. O günlerde Eğitim-Sen tarafından Eğitim Hakkını Savunma Komitesi Yürütme Kurulu üyelerini tek tek aranarak norm kadroyu savunmaktan vazgeçmesi istendi. 22 Mayıs’ta Cumhuriyet Ankara Bürosu Eğitim Muhabiri Ebru Toktar’ın bu konudaki sorularını yanıtladım. İki gün sonra Teori dergisinin Ankara Yazı Kurulunda Norm Kadroya karşı çıkan partili öğretmenleri çekiştirdim ve bunların uyarılmasını istedim.

Milli Eğitim Bakanlığı, bu konuda kafası karışık olan milletvekillerini ikna etmek için Eğitim Hakkını Savunma Komitesinin görüşünü çoğaltarak bütün milletvekillerine gönderdi.

10 Haziran’da Eğitim-Sen Norm Kadronun uygulanmaması da içinde olmak üzere bazı talepleri için Bakanlığa bir yürüyüş yaptı. Bakandan Norm Kadro konusunda bazı ödünler aldığını açıkladı. Ben ise yürüyüşe katılan bizim dergi çevresinden arkadaşları eleştirdim.

16 Haziran’da Cumhuriyet Gazetesi “Milli Eğitimde Norm Kadro Uygulaması” başlıklı yazımı 2. sayfasında yayımladı. 25 Haziran 2000 günü Eğitim-Sen 2 Numaralı Şube başkanı bu yazıdan da bir bölüm okuyarak beni “Bakanlığın yardakçısı” olarak suçladı. “Öğretmenler işte bunun için sizin yanınızda değil” dedi. Nihayet Abece dergisinde Norm Kadroyu savunduğum için bir yazıda gene bana çatıldı.

Aradan 17 yıl geçti. Kimin haklı olduğu anlaşılmış olmalıdır. Benim bundan çıkardığım ders şudur: Bir zümrenin çıkarını halkın çıkarının üstünde tutmamalısın. Halk için, Haklı olduğun bir davayı yalnız da olsa savunmaktan çekinmemelisin. 

 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)