adscode
adscode

'TEOG'DA Yapılan Dinsel Ayrımcılık, Önemli Bir İptal Sebebidir'

TEOG sınavına itirazlar sürerken din dersinden muaf öğrencilere hak ihlali yapıldığı sorgulanmaya ve tartışılmaya devam ediyor.

'TEOG'DA Yapılan Dinsel Ayrımcılık, Önemli Bir İptal Sebebidir'
MEB
İşte o tartışmalardan biri daha;


''Sayın Abbas Güçlü,

Din dersinin TEOG Sınavı’na etkisi bakımından sınava giren çocuklar arasında dinsel bir ayrımcılığa gidilmiş olduğu doğru mu sahiden? Eğer söylenenler doğru ise ve “genel bir sınav” ile aynı okullara girmek için yarışan çocuklara Milli Eğitim Bakanlığı, “sen Müslümansın, bu nedenle benim yaptığım TEOG sınavına girmek zorundasın; sen gayrimüslimsin bu nedenle senin bu sınava girmene hiç gerek yok diğer derslerin sınavına girmen yeterlidir; yahut sen Rumsun/Ermenisin/Yahudisin, git senin din sınavını kendi okulun yapsın, okulunun vereceği notu tıpkı benim TEOG Sınavıma girmiş de almışsın gibi sayarım” dedi ise, yani söylenenler doğru ise O ZAMAN GERÇEKTEN DE VAY HALİMİZE!
Bu çocukların, GENEL BİR SINAVDA bu kadar sübjektif ve gayrı adilane bir uygulamaya tabi tutulması sonucu elde edilecek puanlarla, objektif ve adil bir sınav ve yerleştirme yapılmasından söz edilebilir mi? Bir kamu idaresi olduğu şüphe götürmeyen Milli Eğitim Bakanlığı, yaptığı GENEL BİR SINAVDA, vatandaşları arasında Müslüman/gayrimüslim/azınlık ayrımcılığı yapabilir mi; yaparsa kendi yasasını da Anayasa’yı da çiğnemiş olmaz mı? Koskoca Bakanlık, yaptığı genel sınav uygulamalarında bu şekilde, HİÇBİR ZÜMRE VE GRUP LEHİNE İMTİYAZLI BİR DURUM TESİS EDEMEYECEĞİNİ, ETMEYE KALKIŞIRSA, BUNUN ÇOK KESİN BİR İPTAL SEBEBİ OLACAĞINI, KONU YARGIYA TAŞINIRSA ENİNDE SONUNDA AMA MUTLAKA İPTAL EDİLECEĞİNİ bilmiyor mu? Böyle bir iptal durumunda ise içine sürüklenecekleri büyük kaosun sorumluluğunu, dava açan velilere yahut kuvvetle muhtemel bir iptal kararı vererek ağır sınav hukuksuzluğunu önleyecek olan yargıya mı yükleyecekler? Yapmaması gerekeni yaparken suçüstü yakalanan kabahatli küçük çocuk telaş ve endişesi ile “vallahi ben yapmadım, o yaptı!” diye hukuksuz sınava göz yummayan velileri mi, olası iptal kararı ile hukuksuzluğa geçit vermeyen mahkemeyi mi işaret edecekler? Böyle bir tavrı çocuklarda eğitimle zaman içinde düzeltebilirsiniz fakat koskoca Maarif’i eğitimle nasıl düzeltirsiniz? Nitekim daha birkaç hafta önce, Bakanlığın, geçen yılki SBS’de yaptığı hesaplama hatasının yargı kararı ile tespiti karşısındaki benzer tutumu, veliler üzerinde büyük bir güvensizlik yaratmıştı. Yetkili büyüğümüz, yargının “yürütmeyi durdurma” kararının, “zamanlamasının manidar” olduğunu, “bu kararın” öğrencileri mağdur etmesine izin vermeyeceklerini söyledi pişkince. Sanki hukuksuzluğu yaratan, Bakanlığın göz göre göre yaptığı kendi hukuk dışı hesaplama ve yerleştirme işlemi değilmiş de, vebal yargı kararına ve davayı açan milletvekiline aitmiş gibi! Böylesine “hem suçlu hem güçlü” denir. Bakanlık daha en başında, hatasını anladığı anda derhal yanlış işlemini düzeltmeliydi oysa ki! Mahkeme kararını niye bekledi, elini tutan mı vardı? Gelelim bu yılki sınava: Bu yıl ilk defa uygulanan TEOG sınavındaki iptal sebepleri ise geçen yılki sınava rahmet okutacak cinsten. Bakanlık bunları görmüyor mu, koskoca Bakanlıkta hiç aklı başında bürokrat ve hukukçu yok mu Allah aşkına? Eğer varsa bunlar ne ile uğraşıyorlar gerçekten merak etmemek mümkün değil. Bütün bu hususların yargıya taşınması ile büyük bir kaos kapıda bekliyor, oysa sayın Bakan çıkmış, “bu sınavdan herkesin ne kadar memnun olduğunu” anlatıyor. Hoş o da pek öyle değil ama velev ki herkes memnun olsun sayın Bakan, bu memnuniyet sizin hukuk dışı sınavınızı hukuka uygun hale getirmez ki! Böyle boş ve temelsiz övünmelerle zaman kaybedeceğinize, velilerin şikâyet ve itirazlarına gecikmeksizin kulak verin. Zevahiri kurtarmaya yönelik içi boş açıklamalardan bir an evvel vazgeçip kamuoyuna önce doğru düzgün doyurucu izahat verin sonra derhal gündemdeki ciddi iddialar konusunda bürokratlarınızı çalışmaya sevk edin; içlerinde bu işlerin bu noktaya gelmesine sebep olanları varsa, onları da bildiğiniz gibi yapın.
Evet, biz veliler sayın Bakan’dan öncelikle bu ayrımcılık meselesi hakkında kamuoyunu aydınlatmasını bekliyoruz. Sayın Bakan, TEOG’da DİN DERSİ SINAVI DAYATILAN ÖĞRENCİLERİN DÜŞÜRÜLDÜĞÜ DEZAVANTAJLI DURUMUN hesabını velilere ve öğrencilere acilen vermek zorundadır. Yalan yanlış din dersi soruları yüzünden bu çocuklar, din dersi sınavından muaf öğrencilerin gerisine düşürüldüler mi? Önümüzdeki Nisan’da yapılacağı ilan edilen 2. Aşamada da yine aynı din sınavı dayatması söz konusu olduğuna göre, bu çocuklar aleyhine oluşan dezavantajlı durum, ikinci sınav sonucunda daha da katmerlenerek büyümeyecek midir? Bakanlık, pek çok bakımdan kelimenin tam anlamıyla fiyaskoya dönüşen bu sınav ile 13-14 yaşındaki çocukların dinsel farklılıklarını gözeterek aralarında eşitsizlik yaratmışsa, bu husus aynı zamanda bir “İNSAN HAKLARI İHLALİ” meselesi değil midir? Bu uygulama, ayrımcılık güdülen gruplar arasında da husumet yaratıp toplumsal barışa zarar vermez mi? Bu dersin sınava dâhil edilmesi ile mağduriyete uğratılan çocuklar, DİN DERSİNİ kendileri aleyhine uygulanan haksız ayrımcılığın bir numaralı sebebi olarak görmezler mi?
Hukuksuz sınavla ilgili sorular daha da çoğaltılabilir. Kamuoyunda hararetle tartışılan diğer sorunların, bu çok önemli sınav hukuksuzluğunu arka plana itmesi, çok üzücü. Hukuksuz sınavın yargı tarafından iptali kadar hatta belki bazı yönlerden daha da önemli bir mesele de konunun medyada bütün boyutları ile tartışılmasıdır. Ancak medyanın cılız birkaç değinme dışında, bu konuya ilgi gösterdiği pek söylenemez. Konunun yargı ve medya nezdinde yeterince tartışılamamasının sonucu, bundan sonra yapılacak benzer tüm sınavlarda aynı hukuksuzluk ve Anayasa ihlallerinin tekrarlanması riskidir. Aslında bu hususta ne velilerin, ne eğitim camiasının ne de medyanın konunun önemini tam olarak kavradıklarını düşünmüyorum. Bu meyanda yeri gelmişken, sizin de hakkınızı teslim etmek gerekir: Zatıâlinizin eğitim mevzuuna bakış ve anlayışı, az önce adı geçen “medya”nınki ile asla kıyaslanamaz. Bunu esasında her okullu olmuş çocuk, çocuğu olup da “okul”a kenarından da olsa bulaşan her anne-baba ve tüm eğitim camiası çok iyi bilir. Çünkü eğitim sürecinde, eğitimle ilgili herhangi bir konuda bir sıkıntısı olanlar, “medya”da bire bir çalabilecekleri çok fazla kapıya sahip değiller. Eğitim meselesine uzun yıllardır pek çok bakımdan vermiş olduğunuz emek ve katkı karşısında, her türlü şükran ve takdir yetersiz kalır. Umarım önümüzdeki uzun yıllar boyunca da emek ve katkınızı böyle devam ettirir, eğitim mağdurlarının gözü, kulağı, sesi, sağduyusu ve vicdanı olmaya devam edersiniz.
Sonsuz şükran ve saygılar…''

 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)