adscode
adscode

Üstün yetenekli çocuklar için eylem planımız var mı?

AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara uzun bir süredir üstün yetenekli çocuklar ile ilgili çalışmalar yürütüyor.

Üstün yetenekli çocuklar için eylem planımız var mı?
Eğitim

Türkiye'de 2 milyon civarında üstün yetenekli çocuk olduğu tahmin ediliyor. Fakat ne yazık ki ülkelerin başına konmuş talih kuşu olan bu çocuklar ailenin ve öğretmenlerin bilgisi ya da bilgisizliği ile doğru orantılı olarak fark ediliyor ya da edilmiyor. Bu konuda farkındalık oluşturmak için medyanın üstün yetenekli çocukları sürekli olarak gündeminde tutması gerekiyor.

Konu ile ilgili olarak AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Buyurun:

Üstün yetenekli çocuklar uzun bir süredir sizin gündeminizde. Bu konuda çalışmalar yapıyorsunuz. Fakat bu gündem Türkiye genelinde paylaşılan bir gündem değil. Neden böyle?

Siyaset dili kendini gündelik çekişmelerden kurtarıp, soyut konulara gerekli vakti ayıramıyor maalesef. Oysa ÜYÇ (üstün yetenekli çocuklar) gibi birçok konuda ortak kanaatlerimizi eyleme dönüştürmek mümkün... ÜYÇ konusunu konuşmak lüks gibi geliyor birçok insana 'ne yani bu kadar dert varken, zaten şanslı doğmuş çocuğu mu konuşacağız?' diyerek başlıyor söze. Oysa ÜYÇ sadece o çocuğun eğitim ve güven sorunu değil, aynı zamanda memleket meselesi. Ülkenin gelişme, güvenlik, ekonomi meselesi...

Kağıt üzerinde baktığımızda bir takım yasal düzenlemeler yapılmış ÜYÇ ile ilgili olarak. Fakat bu yasal düzenlemelerin toplumdaki etkisini görmeye henüz başlamadık. Bunun nedeni nedir?

Yasal düzenlemelerin hızına eğitim fakülteleri, MEB yapılanması, MEB yönetici ve eğitimci kadroları yetişememiştir.O kadar güzel düzenlemeler koca binaların makam odaları ve masalar arasında güçsüzleşmiş hattı yok olmuştur.

ÜYÇ ile ilgili olarak acilen yapılması gerekenler neler?

ÜYÇ eğitimi sadece BİLSEM üzerinden götürülmemelidir. Okullar, destek odakları, farklılaştırılmış ve zenginleştirilmiş programlarla sürece katkıda bulunmalıdır. Başarılı öğrenciler ve bu çocukların danışmanlığını yapan öğretmen hemen ödüllendirilmeli ve yolu açılmalıdır. Başarının devamlılığı için başarı iltifat görmelidir. TÜBİTAK eğitim ve müfredat geliştirmeden en aktif rolü almalıdır. BİLSEM'ler üniversiteler ile işbirliği içinde çalışmalı, eğitim tahtaya ve sınıfa hapsedilmemelidir. Öğrencilerin; eğitimcilerimiz bize yetmiyor, yıllarca aynı öğretmen istemiyoruz taleplerine kulak verilmeli. Testler elden ele gezmemeli, çocuğa puanı söylenmemeli ve tek ölçekle öğrenci seçilmemelidir. BİLSEM'ler süreli olmalı, her yıl yeniden kabul yapılmalı ki hafta sonu kurs görüntüsünden kurtulsun. Dünyanın her yerinde ÜYÇ eğitiminde ölçülebilir bir süre vardır. Sonra çocuğun performansına göre farklı ve yeni bir eğitime geçilir. Bizde 10 yıl boyunca öğrenci BİLSEM'de...

RAM ailelere ve çocuklara destek vermeli, kendini yeterli hissetmiyorsa üniversitelere yönlendirilmelidir. Sonuçta ÜYÇ eğitimi hepimizi kapsayan kolektif bir davranış gerektirir. Sadece okul, aile değil bütün kurumların sorumluluğu vardır.

Üstün yetenekli çocukların dünyadaki konumu ile Türkiye'nin durumunu mukayese ettiğimizde parlak bir yerde olmadığımızı tahmin etmek zor değil. Konu ile ilgili olarak sizi umutsuzluğa düşüren nedir?

Mukayese yapmak zor ama bazı belirgin unsurları paylaşalım.

Örneğin; Türkiye'de İl Milli Eğitim Müdürü atama ile göreve getirilirken, Kore'de seçimle getirilir. Yeni Zelanda ÜYÇ için bakanlık kuran bir ülkedir. ABD, Rusya, Kanada, gibi ülkelerin üniversiteleri harıl harıl ÜYÇ eğitimi ve materyali için çalışmalar yapar. KORE eğitmenini ilk %1'lik dilimden seçer ve yaz kış üniversiteler öğretmenlerini eğitir. ÜYÇ eğitimi veren öğretmenler çoğu ülkede özel seçilir ve eğitilir. ÜYÇ eğitimi bazı ülkelerde ücretlidir ve sürelidir, gibi...

Bu konuda Türkiye olarak yolun başındayız neler yapıldı şimdiye kadar?

Önemli olan başkasındaki iyiyi almak daha iyisi için çalışmak, taklitçilikten kurtulmak. Bunları yapan, yapmaya çalışan TUBİTAK, Kalkınma Ajansı ile paydaş olan birkaç üniversitemizde bazı hocalarımızın; ciddi, dünyanın dikkatini çeken çalışmaları var ve sayısı günden güne artıyor. Özellikle son dönemde komisyon ve şahsi çabalarımızla farkındalık çok arttı. Ümidim üniversiteler! Ümitsizliğim de YÖK ve üniversitelerin yönetici hantallığı, ARGE'ye olan ilgisizliği, bilim üretmedeki yetersizliği... Üstün yeteneklilerin hem eğitilip yetiştirilmesi hem de istihdamının sorumluluğu direkt üniversitelerindir.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)