adscode
adscode

Yeni Neslin Üniversitesi MEF Yükseköğretimde Çığır Açacak!

1972 yılından bugüne ulusal ve uluslararası alanda Türk Eğitim Sistemi’nin öncü kurumlarından biri olan MEF, eğitim alanındaki misyonu, farklılık yaratan bir üniversite ile yükseköğretimde de sürdürmeyi…

Yeni Neslin Üniversitesi MEF Yükseköğretimde Çığır Açacak!
Röportaj

Röportaj: BİLLUR OCAK
                ARZU KALAYLI

Dijital çağda internetle doğup büyüyen, teknoloji odaklı,
algıları farklı, beklentileri yüksek yeni nesil,  geleneksel yöntemlerle ders çalışmıyor. Onlar ezbercilikten uzak bir eğitim anlayışıyla, sorgulayarak öğrenmeyi tercih ediyor. 

MEF Üniversitesi işte tam da bu noktada yeni neslin beklentileriyle örtüşen yeni bir eğitim-öğretim modelini sunmaya hazırlanıyor.

Dünyada çok konuşulan ve büyük yankı uyandıran ‘Flipped Classroom’  eğitim modelini Türkiye’de ve dünyada üniversite düzeyinde ilk kez uygulayacak olan MEF Üniversitesi, alışkanlıkları değiştirerek eğitimi dört duvar arasından çıkarıyor.

Üniversitenin kuruluşunda, eğitim programlarının ve eğitim-öğretim modelinin belirlenmesinde öncülük eden, samimiyetiyle öğrenci dostu, iletişiminde mizahını eksik etmeyen, öğrencilerine güvenen, güven veren bir rektör bulunuyor;

Prof. Dr. Muhammed Şahin

 

Çok yönlü, yaratıcı kişiliğiyle eğitimde fark yaratan, yeniliklere öncülük eden değerli hocamız Prof. Dr. Muhammed Şahin ile kurucu rektörü olduğu MEF Üniversitesi’nin,  yeni eğitim-öğretim yılında öğrencilere sunacağı fırsatları, yenilikleri konuştuk.

-Hocam MEF Üniversitesi’nin kuruluş serüvenini anlatır mısınız? Bu proje ne zaman, nasıl başladı?

MEF Üniversitesi’nde 2013 Nisan ayında kurucu rektör olarak göreve başladım. Yeni bir üniversitenin kuruluş aşamasında yer almak farklı bir açılım gerektiriyor. Yeni şeyler yapmalı, söylenmeyeni söylemelisiniz. Rektör olarak öncelikle kendi  vizyonumu ortaya koydum ve bunu mütevelli heyetiyle paylaştım. Daha sonra bu vizyonu iki çalıştayla pekiştirdik.

İstanbul’daki vakıf üniversiteleri ağırlıklı olmak üzere, 11 Mayıs’ta bir çalıştay düzenledik. Özellikle yurt dışında doktorasını yapmış yardımcı doçentler, profesörler ve aralarında bir de sanayici olan 25 kişilik bir grup oluşturduk. Mütevelli heyetine sunduğum önerileri bir de kendilerine sorup düşüncelerini aldım.

Bir hafta sonra 19 Mayıs’ta sadece İstanbul’da eğitim gören üniversite öğrencilerinden oluşan 24 kişilik bir gruptan görüşler alındı. Özellikle yenilikçi fikirlerimiz öğrencilerden büyük destek gördü.

Mütevelli heyeti başkanımız Dr. İbrahim Arıkan, öğrencilerin ilgisini çeken ve beğendikleri projeleri öne çıkarmam konusunda destek vereceğini söyleyince çalışmalarımıza başlamış olduk.
 

-MEF Üniversitesi’nin en büyük hedefi nedir?

Gelecek 100 yılı şekillendirecek yenilikçi ve global liderler yetiştirmeyi misyon edinirken, öğrencisiyle, akademik kadrosuyla hep gelecek yüzyılları düşünerek kurumunun stratejisini belirleyecek, uluslararası alanda çığır açacak mezunlar yetiştirmeyi amaçlıyoruz.

-Eğitim programlarını nasıl belirlediniz? Öğrencilerin bu konuda görüşleri alındı mı?

Açmak istediğimiz bölümleri öğrencilere sunduk. 2012-2013 yerleştirme sonuçlarında Vakıf Üniversitelerini inceledik. Vakıf üniversitelerinde öğrenciler genelde ana disiplinlerdeki bölümleri tercih ediyor. Fark ettiyseniz biz de hep ana disiplinlerde ki bölümleri açtık.

‘Yükseköğretimde Organik Tarım Açılımı’

-Tarım ve Yaşam Bilimleri Fakültesi nasıl doğdu?

Kurucu irademiz, üniversitenin arkasındaki gücümüz Arıkanlı Holding, 7 ayrı ülkede 8 alanda faaliyet gösteriyor. 29 şirketi, 17 500 çalışanı var. 3500 kişi yurt dışında çalışıyor.

Silivri de profesyonel olarak organik tarım yapılıyor. Bu konuda araştırmalar yaptık. Bize fakültemizde Ankara Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ hocamızın desteği oldu. İsteğimiz yeni bir isimle yeni bir alan ve sinerji yaratmaktı.

Yeni bir bölüm açarken YÖK’e başvurduğunuzda dünyada örneği olup olmadığı soruluyor. Örneğini sunmanız isteniyor. Başka hiçbir yerde örneği yoksa onay almak biraz zor. YÖK’e başvurduk 2-3 hafta bekledik. Komisyon Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç hoca ve diğer komisyon üyeleriyle bu konuda fikirlerimizi paylaştık.

Bildiğiniz gibi ülke olarak teknolojik alanda çalışmalar yapıyoruz ama tarımsal alanda köye dönüş başladı. Organik ürünler ilgi görüyor.

Organik tarımın bu kadar önemsendiği günümüzde. Ülkemizin bir tarım ülkesi olduğu tekrar hatırlanmaya başladı. Tamam teknoloji yapalım ama tarımdan vazgeçemeyiz. Son 30-40 yılda Türkiye’de tarım oldukça geriledi. Anadolu’da ki tarlalarımız boş duruyor. Küçücük İsrail, Avrupa’yı besliyor. Birçok ürünümüz oradan geliyor.

Tarımda yükseköğretimde de bir açılım gerekiyordu. Bunları anlatınca olumlu karşılandı ve genel kuruldan hemen geçti.

Bu akademik yılda bu fakültemize öğrenci almayacağız. İyi ve kapsamlı bir eğitim için Tarım ve Yaşam Bilimleri Fakültemizle ilgili hazırlıklarımız devam edecek. 2015-2016 Akademik Yılı’nda ise fakültemize ilk öğrencilerimizi almayı hedefliyoruz. 

-Genel Kontenjanınız belirlendi mi?

Ortalama 500 diyoruz ama Nisan ayının sonunda belirlenmiş olacak. Nisan ayında kontenjan isteklerimizi, akademik kadromuzu YÖK’e sunacağız. YÖK bu başvuruları Nisan ayında yapılan genel kurulda karara bağlıyor. Alt yapınıza, akademik kadronuza bağlı olarak karar alınacak.

-Akademik kadronuz nasıl oluştu? Kadronuza kimler dahil oldu?

Önce üst kadroyu daha sonrada bölümlerdeki kadroları oluşturduk. Üst kadroda ben varım, Prof. Dr. Erhan Erkut hocamız var. Kendisi uluslararası bir akademisyen olup, çok başarılı bir vakıf üniversitesinde kurucu rektör olarak deneyimi var.

Mühendislik Fakültemizin dekanı, İTÜ’de Rektör Yardımcım olan, daha önce İTÜ’de iki dönem dekanlık yapmış Prof. Dr. Fevzi Ünal.

Hukuk fakültemizde İstanbul Üniversitesi’nden emekli, Özyeğin Üniversitesi’nde de dekan yardımcılığı yapmış Prof. Dr. Havva Karagöz hocamız bulunuyor.

Eğitim fakültemize ise  uzun yıllar Amerika’da çalışmış olan bir ay önce de TÜSİAD için hazırladığı ‘Türkiye’de ki Öğretmen Eğitimi Nasıl Olmalı?’ raporunu kamuoyuyla paylaşan Prof. Dr. Mustafa Özcan hocamız var. Amerika’da ki işine son verip eğitim fakültemizin başına geçiyor.

Akademisyen kadromuzun yüzde 50’si yabancı uyruklu olmasını hedefliyoruz. Bu oranı 2015-2016 Akademik Yılı’nda yakalayacağız. Akademisyen ilanı için şu ana kadar 200’e yakın yabancı hoca başvuru yaptı. Ancak bu başvuruların onaylanma süreçleri oldukça uzun sürüyor. Bizim de akademik kadromuzu Mart ayına kadar hazırlamamız gerektiği için yabancı uyruklu akademisyenlerimizin çoğu  2015-2016 yılında göreve başlamış olacaklar. Yabancı olup Türkiye’de çalışanları rahatlıkla alabiliyoruz. Onların işlemi daha kısa sürede tamamlanıyor.

 ‘Yabancı Yönetici Atayamıyoruz’

Yönetim kadronuza yabancı uyruklu akademisyen ne yazık ki alamıyorsunuz. Bu durum YÖK yasasından kaynaklanıyor Aslında bu durumun aşılması gerekiyor. Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültemize Alman bir profesör dekanlık için başvurdu. Kendisi bu görevi çok istedi ancak yabancı uyruklu akademisyenleri yönetici yapamadığımız için kendisine; gerekçemizi açıklayarak olumsuz dönüş yapmak zorunda kaldık.

YÖK yasasının bu anlamda değişmesi gerekiyor. Yurt dışına gittiğiniz zaman Türklerin çok iyi yerlerde dekanlık, rektörlük yaptıklarını görebilirsiniz. Türkiye’de ise yabancı hocalar idari yönetici olamıyor.

- Flipped Classroom eğitim modeliyle sıra dışı bir çıkış yaparak adınızı duyurdunuz. Bildiğimiz kadarıyla bu model daha önce dünyada da hiçbir üniversitede uygulanmadı. Sizin tercih etmenizde hangi nedenler etkili oldu? Bu programla neyi amaçlıyorsunuz?

 
 ‘Z kuşağı için farklı bir eğitim modeli gerekiyordu’

Teknolojiyle iç içe yetişen bir nesil geliyor. Şu anda lise ve üniversiteye giden çocuklarımız Y kuşağını temsil ederken, anaokulu ve ilköğretime gidenler Z kuşağını temsil ediyor. Onlar 2020’lerde üniversite öğrencisi olacak.

Yeni kuşağın derste konsantrasyonunu sağlamak neredeyse olanaksız. Eskiden öğretmenler sınıftaki gürültüyü susturamıyordu. Şimdi ise tam tersi, sınıf sessiz, herkes elindeki cep telefonuyla yanındaki arkadaşıyla yazışıyor. Hoca da zannediyor ki herkes onu dinliyor. O yüzden bu kuşak için farklı bir eğitim modeli gerekiyordu.

 

‘2020’li yıllarda anadili dijital olan bir dil gelecek’

Flipped Classroom, Amerika’da son 4-5 yıldır tartışılan bir eğitim modeli. Bundan 3 yıl önce Washington’da ‘Amerikan Eğitim Kongresi’ ne katılmıştım. Ağırlıklı olarak Amerika’dan gelenler, dünyadan da 20 rektör vardı. Orada tartışılan konu şuydu; ‘Çocuklarımızı 2020’lerde eğitecek hocalarımızı biz nasıl eğiteceğiz. 2020’lerde anadili dijital olan bir dil gelecek.’

Flipped Classroom modeli;

İlk kez 2011 yılında Amerika’da bir lise uygulamaya geçti. Michigan Clintondale Lisesi bölgenin en kötü 5. lisesiyken ilk yılın sonunda başarı yüzde yüz artıyor.

Bu sistemin üniversitelerde dersler bazında, hocalar bazında uygulamaları var.

Yerleşmiş köklü kurumlarda bunu uygulamak zor. Çünkü herkesin düzeni değişecek. Böyle bir sistemi ancak yeni kurulan kurumda yapabilirsiniz. O nedenle biz böyle bir vizyonla ortaya çıktık.

‘Dışarda Ders Sınıfta Uygulamalı Proje’

Öğretim üyesi normalde 2-3 saatte anlattığı dersini stüdyoda anlatacak. Sınıfta sürekli tekrarlar yapılmayacak. Yeni yetişen z kuşağının algılama hızı aynı değil. Hocanın anlattığını ilk seferde anlayan da var, 2 ya da 3. de anlayan da… Bu sefer anlayanlar da sıkılıyor. Biz hocalar ders anlatırken sınıf ortalamasının altına ineriz. Amacımız ortalamanın altındakini sınıf düzeyine çekmektir. Bununla beraber aslında yukardakini de aşağı çekmiş oluyoruz.

Öğrenci derse gelmeden önce hazırlanmış olan bu videoları internetten izler ve okula öyle gelir. İster akşam yatağına uzanarak, ister otobüste seyahati sırasında izler.

Mevcut sistemde öğrenci sınıfa geliyor ama dışarda bir hayatı var belki bir arkadaşıyla kavga etti, sorunlar yaşıyor yada uyuyamamıştır fiziksel olarak orada ama aklı orda değil, derse geldiği zaman dersi dinlemiyor. Ama videolar öyle mi, öğrenci istediği zaman izleyebilecek. Öğrenciler okula gelirken sorularıyla gelecek, ya da elektronik ortamda sorularını hocalarına gönderebilecekler. Sınıf kendi arasında gruplara ayrılarak konuları, soruları tartışmaya açacak. Öğrencinin hiç biri sınıfta tek başına kalmayacak.

Yeni kampüsümüzde stüdyo odamız var. Orada kendi çekim ekibimizi oluşturacağız. Çünkü bence Filipped Classroom yaygınlaştıkça, bu alanda ilerleyen yıllarda bir sektör oluşacak.

Mevcut sisteme göre Flipped Classroom’un başarılı olduğu zaten uygulamalarla da kanıtlandı.

Şu anda üniversite düzeyinde dünyada ilk uygulayan MEF Üniversitesi olacak.

Öğretim üyelerimize destek için üniversitemizde mükemmeliyet merkezimiz olacak.

Öğrencilerimizi eğitmeye ihtiyaç zaten yok. Onlar bu sisteme uyumlu algıya zaten sahipler.

Hocalarımız da bu bilinçle geliyor. Yurtdışında yaptığımız ilanlarda bunu duyurduk o yüzden çok fazla başvuru oldu.

Eğitim videolarını herkesin kullanımına açacağız.

Uluslararası üniversiteyiz o yüzden eğitim dilimiz de İngilizce.

 ‘İsteyene Yurtdışından Diploma’

3+2 olarak sunduğunuz eğitim modeli nasıl uygulanacak?

Bu modelde öğrenciler 3 yıl MEF Üniversitesi’nde okuyacak, 3 yılın sonunda eğer isterlerse not ortalamasına göre yurt dışında anlaşmalı olduğumuz bir üniversiteye değişim programı kapsamında gidip 4. yılını orda tamamlayacaklar. 1 yıl da yine öğrenci isterse tezsiz yüksek lisansını da orada tamamlayabilecek. Tezli yüksek lisans garantisi veremiyoruz çünkü öğrencinin ALES ya da GRE & GMAT  sınavlarına girmesi gerekiyor.

Öğrencimiz tezsiz yüksek lisans diplomasını aynı alanda alabileceği gibi, inşaat bölümünü okuyup yüksek lisansını işletme ya da ekonomi alanında yapabilir. Örneğin;  MEF Üniverstesi’nde İnşaat Mühendisliğiyle başlayacak, Amerika’dan MBA’ini alıp çıkacak.

-Yurt dışında eğitim ücretleri öğrenciler için hesaplı olacak mı?

Orada da devlet üniversiteleriyle anlaşmalı olacağımız için eğitim bütçesi kabul edilebilir olacak.

Ders programlarımızı oluştururken belli bir zaman geçmeden uluslararası akreditasyon alamıyorsunuz. Mühendislere ABET Akreditasyonu için şimdiden hazırlıklarımızı yapıyoruz. Tüm programlarımızın uluslararası akreditasyonu sağlanacak. Ders programlarımızın Amerika’da ki üniversitelerle örtüşecek şekilde olması gerekiyor.

‘3. Yılda Lisans Diploması’

Üniversite eğitiminde getirmiş olduğunuz yeniliklerden biri de öğrencilere 3. yılda mezun olma fırsatı veriyorsunuz. Bu sistemde öğrenci kredisini 3 yılda tamamlayabilecek mi?

Türkiye’de alınması geren toplam kredi 240 AKTS. Öğrenci şu anda mevcut durumda üniversiteyi isterse 3 yılda bitirebilir. İhtiyaç duyulduğunda, öğrenci isterse, yaz okulunu açacağız. Zaten hocalarımızla yaptığımız kontratlarda bunu belirtiyoruz. Öğrenciyi 3 yılda lisans diploması alabilir hale getireceğiz.

 ‘3. Yılda Uzmanlaşma’

Öğrencilerimiz hangi alanda uzmanlaşmak isterse o alanla ilgili dersleri alacak. Diplomasında belirtilmese de transkriptinde aldığı dersler ve uzmanlık dersleri belirtilecek. Öğrenci gerektiğinde bu belgeyi sunabilecek. Bilgisayar mühendisiyim ama yazılım konusunda uzmanımdiyebilecek. Sonra öğrenci dilerse istediği alana geçebilir.



İbrahim Arıkan Eğitim ve Bilimsel Araştırmaları Destekleme Vakfı tarafından kurulan MEF Üniversitesi 2014-2015 öğretim yılı için ilk öğrencilerini almaya başlayacak.

MEF Üniversitesi öğrencilerini; kampüsü, akademik kadrosu ve yurt dışı işbirlikleriyle uluslararası bir ortam bekliyor.

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)