adscode
adscode

Yeni sistem kafaları karıştırdı! Abbas Güçlü NTV'de soruları yanıtladı!

Abbas Güçlü bugün NTV'de yayınlanan Öğle Bülteni'nde yeni sisteme dair soruları yanıtladı. İşte kafaları kurcalayan o sorular ve Abbas Güçlü'nün yanıtları...

Yeni sistem kafaları karıştırdı! Abbas Güçlü NTV'de soruları yanıtladı!
Eğitim
Yeni sistem ne getiriyor?

Yeni sistem şu anda kafa karışıklığının dışında çok fazla bir şey getirmiş değil. Çok fazla sorular ve bu soruların cevaplandırılması gerekiyor ama YÖK'ün de bu soruların cevabını bildiğini sanmıyoruz.Benim önerim bu sistemin üzerine biraz daha çalışılıp gelecek yıldan itibaren uygulanması. Yoksa sınavlar yapılıncaya kadar yani Hazirana kadar sistem üzerinde çok önemli değişiklikler olur ve yamalı bohçaya döner. O da sistemin güvenilmez olduğu ve kaldırılacağı beklentisini yaratır ki daha doğmadan ölmüş olur. Şu andaki izlenimler o. 

Sınavları kaldırdık derken sınav yükü daha da ağırlaştırılıyor. Tek güne, sabah saat dokuz ondan akşam beşe kadar süren bir sınav maratonu oluyor ki öğrencilerin bu sınav maratonuna dayanmaları mümkün değil. Sınavın biraz rahatlatılması lazım; cumartesi gününün yükünün pazara aktarılması lazım. Pazar günü sadece yabancı dil sınavı konulmuş; ama adayların yüzde 95'ten fazlası yabancı dil sınavına girmiyor. Baraj sınavından sonra, ertesi güne aktarılsa bazı sınavlar daha iyi olur. İkincisi, baraj puanı getirilmiş ama bu baraj puanının nasıl aşılıp aşılmayacağını, ne kadar puan alacağına adayın sınav sırasında kendisinin hesaplaması öngörülüyor. Burda da yani daha önce önünde bir örnek olsa, daha önceki yılın sınavları olsa şunu diyebilir; "40 fen, 40 matematik sorusundan 80 sorudan ben 30 tanesini yaptığım zaman ben barajı aşabilirim" ve 30 soru yapan öğrenci rahatlıkla ikinci sınava girebilir. Ama öyle bir soru yok, 50 yapan da telaş içinde olcak 20 soru yapan da telaşla ikinci basamak dediğimiz öğleden sonraki sınavlara girecek, o da üzerlerinde çok yoğun baskı yaratacak. Ayrıca baraj sınavı yani birinci basamakta TYT'de sabah sınavında 40- 40 80 soru soruluyor ki 40 Türkçe sorusuyla 2 milyonu aşkın, 2 milyon 300 bin civarındaki adayı birbirinden ayırt etmek mümkün değil. Özellikle orta puan dilimlerinde çok önemli yığılmalar olacaktır; o yüzden soru sayısının biraz daha artırılması gerekir. 

Yine eşit ağırlıklı puan türünde tarih ve felsefe, psikoloji gibi derslerin yok sayılması, uluslararası ilişkilerde, hukuka girişte bu derslerin yok sayılması, puanlamada değerlendirmeye alınmaması hem okuldaki bu derslerin boşuan geçmesine sebep olacak hem de eksik bir puanlama yapılmış olacak. Bence biraz şipşak olmuş, aceleye getirilmiş bir sınav sistemi gibi. YÖK Başkanı bu açıklamayı kamuoyu tartışsın diye yapmış olabilir. Yapmış gibi sayıp hazirana kadar tartıştırıp ondan sonra da gelecek yıl eksikleri tamamlandıktan sonra uygulamaya sokarsa çok daha doğru bir iş yapmış olur. Yoksa bu haliyle bu sınavın uygulanması ya mahkemede biter ya da çok büyük sorunlar yaşanır. 

Birinci sınavda öğrenci barajı geçip geçmediğini nasıl anlayacak?

"Zaten burda en önemli sıkıntılardan birisi o. Kaç soruyu yaparsa barajı aşacak? Yani bundan önceki sınavlara baktığın zaman bir önceki yılın verileri vardı; işte matematik Türkiye oratalaması şu, Türkçe'de bu, şu kadar soru yapan barajı aşıyor diyebiliyorduk. Şimdi nasıl bir soru çıkacak bilmiyoruz. Soru sayısını bilmeden, zorluk derecesini bilmeden soruların öngörüde bulunmak mümkün değil. Bu yüzden de birinci sınava giren adayların çoğu ben barajı geçtim deyip ikinci sınava da girecek ve ikinci sınavda da ter dökecek. Aylarca belki haftalarca bekleyip hayal kuracak. Ondan sonra bir bakacak, sen barajı aşamamışsın ikinci sınava da bedavadan girmişsin, boşuna girmişsin denilecek. Yatırdığı ücretin havaya gittiği gibi harcadığı emek havaya gittiği gibi bir de hayalleriyle oynanmış olacak ki bu yanlış bir şeydir. Bir hafta aralıklarla yapılabilirdi artık teknoloji buna çok müsait. Birinci sınav baraj olabilirdi birinci barajı aşanlar ikinci sınava girebilirdi. Kaldı ki baraj sınavına hiç gerek yok, çoklu bir sınav yapılabilirdi. Barajın altında kalanlar zaten elenirdi, barajın üstüne çıkanlar da tercihlerini yapabilirdi. Niye sabah ayrı bir sınav, öğleden sonra ayrı bir  sınav yapılıyor, bunun mantığını da anlamak gerçekten mümkün değil. Bir de ders yelpazesi, soru sayısı çok daraltılmış ki bu da özellikle kolejlerde, fen liselerinde okuyan öğrencileri çok avantajlı duruma getirerek; imam hatiplerde ve meslek liselerinde okuyan öğrencileri de çok zor duruma düşürecektir. Ve dershaneye bağımlılığı artıracaktır. Meslek lisesine giden bir öğrenci, imam hatipe giden bir öğrenci, fen lisesi veya koleje giden öğrenciyle yarışabilmek için aradaki farkı kapatmanın tek yolu olarak parası varsa dershaneye gidecekir, parası varsa özel öğretmen tutacaktır. Yoksa da kaderine razı olacaktır. Oysa bugüne kadar yapılan tüm açıklamalarda bu aradaki fırsat eşitsizliğinin ortadan kaldırılacağı söyleniyordu. Tam aksine öğrenciyi dershaneye daha bağımlı hale getirecek bir sistem gibi görülüyor."

İki yıl geçerlilik uygulaması nasıl işleyecek?

Bu da daha önce denendi ve kaldırıldı. 200'ün üzerinde puan alan öğrenci deniliyor isterse gelecek yıl girmeyecek. Eskiden 3 yıl geçerliydi ama bu seneki sorularla gelecek yılın soruları birbirinden çok farklı olabilir. Bu sefer adaylar arasında eşitsizlik olacak. Önceki yıllarda tartışmalara neden olmuş ve bu sistem kaldırılmıştı. Bu sisteme göre öğrenci sınava girdiği taktirde hangisinden yüksek alırsa o puan dikkate alınacağı için her öğrenci mutlaka sınava girmek isteyecektir. Niye girmek isteyecektir, bir puanla on binlerce öğrenci yer değiştirirken fazladan bir puan alırım umudu olacaktır. Yani YÖK'ün öngördüğü gibi; aday 200'ü aştı bir daha bu sınava yeniden girmesine ne gerek vardır durumu söz konusu değil. Adayların neredeyse yüzde 90'ı barajı aşsada bekli fazladan bir puan alırım diye girecektir. Yani YÖK'ün öngörüleri sanki biraz kağıt üzerinde kalmış, uygulamaya geçildiği zaman o görüşlerin pek çoğu havada kalacaktır. 

Peki öğrenci ne yapmalı? Ne önerirsiniz?

Öğrenci eğer parası varsa dershaneye gitmekten başka bir çaresi yoktur. 40 soru çok azdır. 40 Türkçe, 40 Matemetik sorusu içinde sizin belli bir yere gelmeniz çok zordur. Burda yarış eğer iyi üniversiteler için yapılıyorsa, -sıradan üniversiteler için zaten yarış yok- iyi üniversiteler için yarışabilecek bir öğrencinin oturup o 40 sorudan 30-35 40'ını da çözebilecek duruma gelmesi gerekir ki bu da okulda aldığı eğitimle mümkün olmayacak. Takviye almak zorunda hissedecek kendisini. Takviye almadığı zaman "Takviye almadım, özel derse gitmedim o yüzden geride kaldım diyecektir" Bugün fen liselerinde, kolejlerde, bazı özel okullarda haftada 10 saat matematik öğretilirken; meslek liselerinde, imam hatiplerde 3-4 saat okutulıyor. Yoğun matematik okutulmuyor; ama siz sınavda matematiği ve Türkçe'yi bu kadar öne çıkarırsanız diğer öğrencileri yarışın gerisinde bırakırsınız. Bu bir anlamda kaplumbağa ve tavşanı yarışıdır, daha önce de böyleydi. Şimdi bu adaletsizliği ortadan kaldırıp, sınavı daha adil hale getireceğiz deyip bu hale getirdiğiniz zaman sadece meslek liselerini değil diğer tarih derslerini, fen derslerini alanları da mağdur duruma düşürüyorsunuz. Bundan sonra okullarda hiç kimse tarih derslerine, felsefe, psikoloji derslerine, müzik derslerine, güzel sanatlar derslerine önem vermeyecek çünkü sınavlarda hiç yeri yoktur denilecek. Yine siz yıllarca biyoloji, kimya, fizik okuyacaksınız 40 fen sorusu içinde 12-13 tane fizik çıkacak. 4 yılda okuduğunuz fizikten kimyadan size 13 tane soru çıkacak. o 13 tane sorunun 2 tanesi bilemediğiniz konulardan çıktığı zaman bir anda sınavdaki temponuz düşecektir.

Yine baraj sınavında 40 sorudan 2 tane 3 tane peşpeşe bilmediğiniz sorular geldiğinde paniğe kapılacaksınız ve birdenbire bütün kimyanız bozulacak, sınavın ondan sonraki gidişatı bozulacaktır. Yani 130 soruyu siz bir anda niye indiriyorsunuz bunu anlamak zor. Süreyi azaltıp öğrenciyi rahatlatacak diyorsanız niye gün boyu sınav yapıyorsunuz? Çok uzun dönemli sınavları bir güne sıkıştırmak öğrencinin sınav stresini azaltmak değil daha da artırmaktır. Onun da ötesinde öğrenci sabah sınava 10.00'da girdi, 11.30'da çıktı, 14.00'a kadar sınav yok o öğrenci nerede oturup kalkacak, karnını nerede doyuracak. Alışveriş yapamıyor cebinde para bulunduramıyor, saat bulunduramıyor, telefon bulunduramıyor çünkü sınava girdiği zaman yanında onların olmaması gerekiyor. Dinlenmesi gerekecek, nerede dinlenecek? Yani uygulamada zorluklar çıkabilecek bir sistem. 

Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :

Etiketler :

Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)