adscode
adscode

Yurtdışı Eğitim'de Fark Yaratanlar

egitimajansi.com ekibi olarak, yurtdışında eğitim almak isteyenler için ayrıcalıklı fırsatlar yaratan, kişiye özel danışmanlık hizmeti sunarak en seçkin okullara öğrenci gönderen CDS'nin, geçtiğimiz hafta…

Yurtdışı Eğitim'de Fark Yaratanlar
Röportaj

CDS Yurtdışı Danışmanlık Firması'nın kuruluş ve başarı  hikayesi genç yaşta herkese örnek olacak cinsten.
Onların üniversite sınıf arkadaşlığıyla başlayan dostlukları genç yaşta başarılı bir iş ortaklığına dönüştü.






Profesyonel olarak tam 18 yıldır yurtdışı eğitim alanında faaliyet gösteren ve yurtdışındaki çeşitli okulların temsilcisi olan CDS, ayrıca Kanada'ya en çok öğrenci gönderen acentalardan birisi olma özelliği taşıyor.

 

Son yıllarda  Kanada’da eğitime artan talebi görerek ilk defa Mart 2011’de Ankara ve İstabul’da düzenlediği Kanada Günleri ile Kanada'nın en seçkin okullarını Türkiye'de misafir eden CDS, bu yıl İstanbul Divan Otel'de gerçekleştirdiği  Kanada Günleri'nde öğrencilerin ve velilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. 

Kanada’da üniversite okuma hayali olanlar, master doktora programlarından yararlanmak isteyenler, en iyi okullarda dil eğitimi almak isteyenler ve okulların sundukları ayrıcalıkları merak eden tüm öğrenciler için Kanada Günleri eşsiz bir fırsat.

 

CDS’nin yurtdışı eğitim danışmanlığı yapan diğer firmalardan farkı, ayrıcalıkları ve CDS  Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı hizmetlerinin tüm merak edilenleri egitimajansi.com'da!

 

  

 

Akademik Programlar Koordinatörü Çağlayan Özer ve Pazarlama Direktörü Senem Altunsunar ile gerçekleştirdiğimiz  keyifle sohbetle CDS'nin dünden bugüne nasıl yapılandığına, nasıl çalıştıktıklarına ne tür hizmetler verildiğine en çok yöneltilen sorularla biz de tanıklık etmiş olduk.


CDS Kimlere Yurtdışı Eğitimi Alanında Ne Tür Hizmetler Veriyor? 

Yurtdışı eğitimi almak isteyenler neden sizi tercih ediyor? Avantajlarınız neler?

 


S.Altunsunar:

Bizim firmamız diğer firmalardan farklı bir firma. Üniversite danışmanlığı da yapıyoruz. Genelde pek çok okulun kendi danışmanları var. Bizim de burada Çağlayan bey o hizmetle ilgileniyor. 

Siz geliyorsunuz ve bize diyorsunuz ki benim not ortalamam 3, beni bu 3’le nereye sokabilirsin? Çağlayan sizi en iyi yere sokmak için uğraşıyor. Biz bir ekibiz. Çağlayan okullarla görüşme yapıyor ben de onlardan istenen bazı evrakların takibini yapıyorum.

Biz o okulların direk kabul bölümlerindeki insanları tanıyoruz. Artık 18 sene bu işe emek verdiğimiz ve gidip bizzat onlarla görüştüğümüz için tabii ki bir öğrencinin kendi başvurusundan ziyade bizim başvurumuzun belki bir nebze daha etkisi oluyor. Böyle bir avantajı var.

Dil okulları için öğrencinin bütçesine göre birçok alternatifi var.  Kanada’dan tutun ingiltere’ye, Malta, Avustralya,Yeni Zelanda hepsine başvurularımızı yapıyoruz.

Nasıl bir beklentileri var bütçeleri nedir, nasıl bir şehirde olmak istiyorlar, ne yemek severler, sigara içerler mi…hepsini sorar bir bütçe belirler en rahat eğitim görecekleri ülkeyi belirlemeye çalışırız.  


Öğrenci ofise geldiği zaman seviye tespit sınavına tabii tutarız. Biraz kişiye özel çalışan bir firmayız. Hadi gel gönderelim değil. Bazen başvurusunu almayız.

 


''Öğrenci buradan gittiğinde konaklama ve diğer tüm hizmetler sağlanmış olarak gidiyor.''

 

Konaklama Yerleri 

Öğrencinin bütçesine hedefine göre gidebileceği yerin maliyeti konaklaması, sağlık sigortası tüm ihtiyaçların göre bilgileri veriyoruz.

Konaklama Modelleri 
Aile yanında kalabilir, yurtta kalabilir.


Okullar seviye belirleme sınavı yapıyor mu? 

Üniversite için; Bazı okullarda zorunlu tutuluyor bazılarında tutulmuyor. Öğrenci zaten İngilizcesi yeterli olmadan akademik programa başlatmıyorlar.

İngilizcesi yeterli değilse öğrenci koşullu kabulle gidiyor. Öğrenciyi akademik program öncesinde İngilizce mi Almanca mı İspanyolca mı hangi dilde eğitim görmek istiyorsa ona göre dil kursuna alıyorlar. Ondan sonra akademik programa başlıyor.
Dil Okulu için; her gittiği okuldan seviye tespit sınavına tabi tutuluyor.


Siz öğrenciyi deneme sınavına tabii tutarak yeterliliğini ölçüyorsunuz ama gittiği okul yeterli görmezse ne oluyor?

S. Altunsunar:

Biz onun testini yapmıyoruz. Bizim yaptığımız şimdi siz bize geliyorsunuz öğrenci diyor ki benim İngilizcem çok iyi. Özellikle Türk öğrencilerde bu çok var. Biraz İngilizcesi varsa ben İngilizceyi çok iyi biliyorum diyebiliyor. 
Siz dil okuluna gideceksiniz. Bazen acentalarda çocuklara kafadan sen 9 ay git  öğrenirsin gibi şeyler söyleniyor. Biz öyle demiyoruz. Biz çocuğu sınava sokuyoruz. Aşağı yukarı seviyesini belirleyip senin şu beklentin şu seviyeye ulaşana kadar 6 ay şu kursa gitmen lazım diyoruz. Veya 6 ay sana çok fazla 8 hafta git alırsın diyoruz. Oraya gittiğinde tekrar seviye tespit sınavına giriyor. Orada seviyesi belirleniyor. Hangi sınıfta olacağına karar veriliyor. 8 haftalık süre için gitti ve yeterli olmadıysa süreyi uzatabiliyor.



Dil okullarının, üniversitelerin öğrenci kabul şartları nelerdir?


Ç.Özer:    

Dil Okulları yaşa bakıyor. Her yaşa uygun dil okulu var. Diyelim ki işadamısınız çok kısıtlı zamanınız var, 50 kişiyle bir arada olmak istemiyorsunuz, bütçenize göre dil okulları var.

Anne babalar için çocuklarıyla birlikte eğitim görecekleri dil okulları var mı?

Ç.Özer: 
İngiltere’de ABD’de Kanada’da çok yerde var. Genelde İngiltere tercih ediliyor. Diyelim ki dört hafta gitmek istiyorsunuz. Öğrenciniz anaokulu yaşında mı, ilkokul mu ona göre bir okul ayarlıyorlar. Öğrenciniz artık okuma yazmaya başladı. O da İngilizce öğrensin istiyorsanız ona göre de bir program var. Bu konuda çok talep var.  Çocuklara 4 yaşından itibaren  sanatla ilgili müzikle ilgili dersler veren okullar var. Anne bu arada dil kursuna gidebilir, mesleki bir kursa gidebilir. Çocuk 4 yaşının üstündeyse derdini anlatabilecek yaştaysa ister sanatla ilgili, ister müzikle ilgili ister sporla ilgili destek alabilir.

Çocuk buradan hiç İngilizce bilmeden gitse sorun olmuyor mu?

 

Ç.Özer: Hiç sorun olmuyor. Küçükler mutlaka anlaşmanın bir yolunu buluyorlar. 
Onlar daha rahatlar. Yaş büyüdükçe anlaşmak zorlaşıyor.

Günlük kaçar saat eğitimler veriliyor? Öğrenciler çalışma imkanı bulabiliyor mu?

Ç.Özer: Bazı ülkelerde çalışma izni yok. Dil kurslarında çalışma imkanı yok. Sadece Yeni Zelenda’da böyle bir uygulama başladı. Diyelim ki yeni zelendada dil kursuna gittiniz haftada 20 saat çalışma izniniz var. Ama Kanada’ya Amerika’ya gittiniz, çalışma izniniz yok. Sadece dil kursuna gidebiliyorsunuz.
Dil kursu da sizin hedeflerinize göre eğer disiplinli program istiyorsanız haftada 40 saat de olabilir. Yok ben biraz gezmek istiyorum diyorsanız haftada 20 saatte olabilir. O biraz öğrenciye bağlı. Kimisi üniversiteyi bitirir hayatında birtakım değişikliğe ihtiyaç duyar haftada 15-20 saat gider. Bazıları da işinden ayrılamadığı için daha kısa sürede kursun tamamlanmasını ister. Haftada 40 saat gider. Sabah 8 den öğleden sonra 5’e kadar kursa giden öğrencimiz var.

S.Altunsunar: Ya da şöyle yaparlar; çeşitli okulların İn-house programları var hocayla birlikte aynı evde kalıyosun, ders alıyorsun okula birlikte gidiyorsun. Öğle yemeğini bile hocayla birlikte yiyiyorsunuz.

Ç.Özer: Amaç orada sizi daha kısa sürede istediğiniz seviyeye hedefinize ulaştırmak. Örneklerimiz var. Türkiye’de en büyük inşaat şirketlerinin sahibi. Yılda ne kadar zaman ayırabilir; bayram haftaları gibi belirli günler… Cuma akşamı gidiyor, bir sonraki Pazar gecesine kadar kurs alıyor, 9 günlük bir programla bir hafta işinden ayrı kalmış oluyor. Yılda 3-4 kez giderek şu an kusursuz bir İngilizceye sahip oldu ve sözünü ettiğim kişi 60’lı yaşlarda.


Hiç İngilizce bilmeyen biri için ne kadar süre yeterli oluyor?


Ne kadar öğrenmek istediğinize, ayırdığınız vakte, bütçenize bağlı. Çalışmadan olmuyor. Bazen istediği kadar 40 saat kursa gitsin orda kaldığı süre içinde sadece Türklerle konuşursa istediği sürede istediği seviyeye gelmeyecektir. Ama şu var Türkiye’de 1-2 sene gideceği kursu orada 2 ayda tamamlıyor. Çünkü sokakta konuşacak, belli ihtiyaçlarını gidermek için konuşmak zorunda. Yurtdışının avantajları bunlar. Duymak insanı çok geliştiriyor.

Ç.Özer: Türkiye’de 3 ayda mı öğreniyorsunuz aynı düzeye orda 1 ayda ulaşabiliyorsunuz. Burada okuldan çıkınca İngilizce öğrenme süreci bitiyor, geriye sarmaya başlıyorsunuz. Orada teoriyi okuldan alıyorsunuz, okuldan çıktıktan sonra artık uygulama zamanı başlıyor. Dolayısıyla okuldan çıktığınız ve orda geçirdiğiniz sürede öğrendiğiniz İngilizceyi kullanıyor artık kayda geçmiş oluyorsunuz.

Bütün Okullar Sertifika Veriyor mu?


Bütün okullar sertifika veriyor. Dil okuluna gittiğiniz anda ki düzeyinize göreve bitirdiğiniz düzeye göre  deniyor ki şu öğrenci şu seviyede gelmiş 8 ayda şu seviyeye ulaşmıştır.

 


Türkiye’de yeterliliği olan sertifikalar mı?


Ç.Özer: Bazı okullar veriyor ama sertifikanın kime verildiğiyle doğru orantılı. Eğer siz bir saygın uluslararası geçerliliği olan belge istiyorsanız o zaman TOEFL gibi IELTS  gibi düzey belirleme sınavı almanız lazım. Bir iş başvurunda kullanacaksanız dünyanın her yerinde standardı olan bir belge isterler. Master, doktora başvurularında bu tarz yeterlilik sınav belgesi isteniyor.

S. Altunsunar: Devletle ilgili işlerde örneğin maaşınızı arttırmak için TOEFL, IELTS  gibi yeterlilik sınavına girmek gerekiyor.

  Yurtdışında eğitim ücretleri ne kadar? Kişinin ne kadar bütçe ayırması gerekiyor?

Ç.Özer: Dil okulu için 6 aylık bir programı baz alıyoruz. Kanada’da 6 ay okul konaklama ve beslenme 10 bin Kanada doları gibi düşünebilirsiniz. ABD’de gidilen kente göre çok değişiyor. 9 bin dolara da, 20 bin dolara da 6 aylık eğitim alabilirsiniz. İngiltere’de 6 aylık bir program için 6-9 bin sterlin arasında bir bütçe yeterli oluyor.
Temelleri baz alırsak, Kanada da 10 bin Kanada doları, Amerika’da 9 bin , İngiltere’de 6 bin sterlinden itibaren okul, konaklama , beslenme dahil bir eğitim alınabilir.

 

Bunlardan daha ucuz yerler var mı?

 

Güney Afrika’da Cape Town ekonomik olacaktır ya da Yeni Zelenda çok ekonomik olacaktır.

 

Avustralya diğerlerine göre nispeten daha pahalı olabilir.

S. Altunsunar: Çok güzel programlar var. Örneğin Arjantin’de 2 bin dolara İspanyolca eğitimi var.
Ben öğrenci olsam İspanya’ya gideceğime Arjantin’e giderim. Değişik seçenekler var.

 

Üniversiteleri gezmek için Malezya’ya gittik. Orada öğrenci olmak bir kere şöyle avantajlı; Vietnam yakın Avustralya, Singapur gibi her yere 2 saatlik mesafede. 

Ç.Özer: Gittiğiniz ülkeye üniversiteye göre okullar çok farklı olanaklar sağlayabiliyorlar. Ağustos ayında Estonya’ya gittik. Estonya doğu bloku döneminde içlerindeki en gelişmiş ülkeydi. AB’ye girdikten sonra Avrupa birliği standartlarında en hızlı yakalayıp gelişen doğu bloku ülkesi oldu. Nüfus 1.350 ama her geçen gün azalıyor. O yüzden üniversiteler diyorlar ki hem ekonomiyi sürdürebilmemiz için hem burayı yaşanılabilir bir ülke olarak tutmamız için nitelikli insana ihtiyacımız var.1.350’den 1.300’ün altına düşmüş nüfusu nasıl tekrar yükseltecekler, yurtdışından öğrenci alarak. Master’a gidenler hemen hemen hiçbiri ücret ödemiyor. Çok az programa ücret ödüyorsunuz. Ama 10 tane program varsa 7’si size ücretsiz olarak veriliyor. Ve sonrasında da  diyorlar ki kalın burada çalışın biz size sonrasında göçmenlik, çalışma izni hepsini vereceğiz.

Ücretler; Master programında diyelim ki inşaat mühendisi ya da network güvenlikle ilgili bir konu okuyacak. Çünkü Nato’nun bütün güvenliği hepsi Estonya’dan gidiyor. Bunlar ücretsiz.
Tıp 10 bin Euro, diş hekimliği 12 bin Euro, Eczacılık 7 bin500-8 bin Euro

Kanada’da Manitoba eyaleti Türkiye kadar bir yer ve 2 milyon kadar insan yaşıyor. Uçsuz bucaksız bir eyalet ama insan yok. Onlar da diyorlar ki yabancı öğrenci gelsin burada kalsın  çalışsın hatta sonrasında burada çalışsın. Giden öğrenciden sağlık sigortasını almıyorlar, okul ücretlerini çok düşük tutuyorlar, çalışma izni veriyorlar. Okulu bitirdikten sonra diyorlar ki, tamam biz sizden yabancı olduğunuz için ilk başta biraz fazla ücret almıştık. Kanada devlet üniversiteleri kendi vatandaşına 4 bin dolara eğitim veriyorsa, yabancıya 12 bin dolara eğitim veriyor. Kendi vergi mükellefinin parasını çarçur etmek istemiyor. Ama o fazladan aldığı yılık 8 bin dolardan toplamda  30 bin dolar toplamda para ödediniz. Eğer siz orda çalışmaya başlarsanız Manitoba eyaleti diyor ki ben bu 30 bin doları sana geri veriyorum. Nasıl Oluyor? Siz her yıl kendi verginizi kendiniz beyan ediyorsunuz.100bin dolar kazandınız diyelim yüzde 25 vergi vereceksiniz. Eyalet diyor ki sen 25 doları verme, zaten senin bizden alacağın vardı, 5 bin dolar daha vergi alacağın kaldı bizden. Onu direk elinize nakit olarak vermiyor ama çalıştığınız sürede sizden vergi almayarak o parayı dolaylı olarak cebinize koyuyor. Burada amaç nüfusu arttırarak ekonomiyi canlandırmak. 1998 yılında 600 bin civarında olan nüfus 15 yılda 800 bin'i geçti. Kanada için çok ciddi bir artış. Yerleşim gittikçe artıyor ve kentin ekonomisi ülke ekonomisinde önemli bir yer tutmaya başladı. Yaşam standartları çok yüksek çok medeni bir ülke Kanada. İstanbul’da işten çıkıp dilediğiniz saatte eve gittiğinizde kendinizi şanslı sayıyorsunuz. Orada işten çıkıyorsunuz, sosyal hayat başlıyor. Ailenizle, arkadaşlarınızla zaman geçiriyorsunuz. Her şey sizin için düşünülüyor. Eğer siz mutluysanız biliyorlar ki devlete daha çok katkı sağlarsınız. Kim olursa olsun, beyazı, siyahı, genci, yaşlısı göçmeni, yerlisi, herkesi mutlu etmeye çalışıyorlar ki başka insanların gelmesi için teşvik etsinler.

Kanada’da liseyi bitirmek için gönüllü çalışmak zorunlu. Bazı eyaletlerde 40 saat bazılarında 60, 70 saate kadar çıkar. Türk öğrenciler orada liseyi bitirmek için minimum neyse onu tutturmaya çalışırlar. Ama Kanadalı öğrenci için diyelim ki okul mezuniyet için 60 saat istiyor o 150- 200 hatta 400 saat gönüllü çalışmıştır. Amaç toplumun bir parçası olduğunu gönüllü olarak çalıştığını devlete isteyerek katkı sağladığını göstermek. Ve orda ki gönüllü çalışma saati öğrencinin üniversiteye kabulüne çok ciddi etki ediyor. Yani siz eğer toplum bilinci olan bir kişiyseniz bu demek ki mezun olduktan sonra orda çok daha verimli olacaksınız. Orada ki gönüllülük esası bizim hiç alışık olduğumuz bir şey değil. Onlarda food bank diye bir kavram vardır. Bütün marketlerde kasaları dışında soğuk hava tesisatı ya da normal kuru gıdalar için bir yer vardır. Herkes alışveriş yaparken bütçesine göre bir miktar fazla alır ve oraya bırakır, bebek maması da olabilir, bebek bezi, kuru gıda olabilir, sebze meyve bozulacağı için istemezler, paketlenmiş uzun ömürlü süt bile bırakabilirsiniz. Bu ürünler sonrasında ihtiyacı olanlara dağıtılır. Emekli olmuş 60-70 yaşındaki kişiler de öğrencilerde burada gönüllü olarak çalışırlar. Onun dışında engelliler için, iletişim güçlüğü çekenler için hepsi için gönüllülük yapılır. Bu toplumsal yapısıyla ilgili.

Size en çok kimler başvuruyor?

Bizim uzmanlığımız üniversite başvuruları. Öğrenciler gidebilecekleri en iyi üniversiteye girmek için bizden yardım alırlar. ABD düşünüyorsa Harward’a, MIT’ye , Stanford’a girmek için destek alırlar. Kanada’ya gidecekse Mc Gill’e, Toronto Üniversitesi’ne ya da University of Waterloo’ya gitmek için bizden destek alırlar. Biz öğrencinin akademik niteliklerine göre bu başvuru sürecinde sorunsuz bir süreç geçirmeleri için onlara destek sağlarız. Essaylerini kontrol ederiz, yani istenen makalelerle ilgili tavsiyelerde bulunuruz. Öğrenciye yaz tatilinde yapması gerekenlere kadar tavsiyelerde bulunuruz. Örnek vermem gerekirse bu yıl McGill üniversitesinde başlayan öğrencim Model Birleşmiş Milletler de lise1,2,3 yazlarında görev aldı ve lise 3 yazında gönüllü olarak çalışmaya gitti. McGill üniversitesi onun üzerine bu öğrenciyi kabul etti. Biz öğrenciye danışmanlık yaparken yalnızca başvurud
a o gün yapması gerekenleri değil, ne kadar erken gelirler görüşmeye başlarsak uzun vadede o süreç içinde yapması gerekenleri söyleriz.

 
''Üniversite başarımız çok iyi''

 


McGill Üniversitesi’nde 2013-2014 öğrenim yılında eğer 20 tane öğrenci gittiyse bunların 5 tanesi yani yüzde 20’si bizim üzerimizden gidiyor ya da daha farklı bir istatistik vermem gerekirse Kanada’ya yılda 1000 öğrenci gidiyorsa  300 tanesi bizim aracılığımızla gidiyor.

 

Kanadayı çok fazla bilen olmadığı ve öğrenmek için de çaba gösterilmediği için bu bizim avantajımız ama örnek vereyim ben yalnızca bu iki ayı Kanada’da geçirdim. Önümüzdeki günlerde tekrar Amerika’ya ya da Kanada’ya gideceğim. Mümkün olduğunca üniversitelerle öğrencilerle görüşmeye, bilgilerimi güncellemeye çalışıyorum ki döndükten sonra burada aynı  oranda daha fazla katkı sağlayabileyim.

 

Aynı şey Amerika için de İngiltere için de geçerli. Kanada’yı bilen olmadığı ve o konuda öne çıkmak istediğimiz için Kanada’ya daha çok önem veriyorum.

Öğrenciler Eğitimleri İçin En Çok Hangi Ülkeye Gitmek İstiyor?

Türkiye’den en çok İngiltere’ye, 50 bin’e yakın öğrenci gidiyor. 50 bin öğrencinin hepsi üniversiteye gitmiyor. Bunların bir kısmı yazın 3-4 hafta dil kursuna gidiyor. 
Ondan sonra yaklaşık 15 bin öğrenci ABD'ye gidiyor.
Avrupa anakarasında Fransa’da, Avustralya’da, Almanya’da çok ciddi yerleşik Türk öğrenci olduğu için onların sayısı yine yüksek.
Onun dışında Kanada’ya bin civarında öğrenci Avustralya’ya 2 bin civarında öğrenci gidiyor. Yeni Zelenda’ya 200-250 civarında öğrenci gidiyor.
Türkiye’den her yıl yüzlerce öğrenci eğitimini tamamlamak ya da dil eğitimi almak için yurtdışına gidiyor. Ama İngilizce konuşulan ülkeler her zaman ön planda. İngiltere’ye THY ile günde 8 sefer, yurt dışı airways ile   günde 3-5 sefer tur var. Ankara’ya gitmek için ne kadar uçak varsa Londra’ya gitmek için de o kadar uçak var. Onun için İngiltere’ye gitmek çok kolay.

 

''Yurtdışında Eğitimi Zorunluluk Olarak Görmüyoruz''



Genel olarak biz bu işten para kazananlar olarak öğrencilere Yurtdışı eğitimi biz hiçbir zaman zorunluluk olarak görmüyoruz. Tercih sebebiyse mutlaka teşvik ediyoruz. Giden öğrencilerin oraya mutlaka gidebilecekleri en iyi okullara gitmek için çaba harcamaları gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü Türkiye’de 150’nin üzerinde üniversite var.Bir öğrenci eğitim görmek istiyorsa Türkiye’de çok rahat eğitim görebilir.

Yurtdışında Eğitim Görmenin Avantajları;
Farklı kültürleri tanıyorsunuz, dünyanın dört bir yanında insanlarla nasıl iletişim kuracağınızı öğreniyorsunuz. Yurtdışında okul sonrasında çalışma şansınız var. Çalışarak orda ki iş değişimini öğreniyorsunuz ve doğal olarak sonrasında Türkiye’ye döndüğünüzde orasıyla nasıl iletişim kurabileceğinizi, nasıl işbirliği yapabileceğinizi öğreniyorsunuz. Nasıl rekabet edeceğinizi görüyorsunuz.
Ne yazık ki Türkiye’de eğitim sistemi ezbere dayanıyor. Ama orda tamamen paylaşım içinde yani sizin düşünceniz doğru olacak diye bir kural yok. Siz düşüncenizi dile getirdiğinizde herkes buna saygı gösteriyor. Çok daha açık görüşlü, her şeyin çok rahat sorgulandığı bir ortamda eğitim görebiliyorsunuz. Yurtdışındaki üniversitelerde iş hayatıyla birlikte çalışmamak söz konusu bile değil. Bütün üniversiteler iş hayatıyla bağlantılıdır. Türkiye’de hiçbir üniversitenin iş hayatıyla neredeyse hiç bağlantısı yoktur. İstisnaları söyleyelim Koç, Sabancı, Özyeğin Üniversitesi.
Bu üniversitelerin Türkiye’deki iş yaşamıyla bağlantıları var çünkü kurucuları zaten iş yaşamından geliyor. Ama bir devlet üniversitesinde okuyorsanız Lisans düzeyinde hele araştırma geliştirme şansınız hiç yok.
Avrupa’da lisans düzeyindeyken sizi projelere katıyorlar ve bir şeyler yapmak için size destek veriyorlar. Tevitol’den bir öğrencimi örnek vereceğim. Toronto Üniversitesi’ne gitti. Gittikten 15 gün sonra biyoloji laboratuvarına aldılar bu çocuğu. Yazın tatile geldi buraya. Gülhane’de bir projede çalıştı. İkinci yaz bir tıp fakültesinde çalıştı. Öğrenci daha lisans düzeyinde teoriyi pratiğe aktarıp kendisini geliştirmek için adımlar atmaya başladı.
Biz öğrenciye eğitimi veriyoruz. Oku bunu gel, ne yazıyorsa kitapta onu anlat diyoruz ama öğrencinin sorgulamasına, kendi yorumlarını katmasına hiçbir şekilde müsaade etmiyoruz.

S. Altunsunar:Lise eğitimleri de öyle. Sanat okumak isteyen şu liseye mekanik okumak isteyen o liseye gidiyor. Bir bakıyorsunuz sanat okumak isteyenin okulunda atölyesi var radyo istasyonları, stüdyoları var. Hayata o kadar farklı başlıyorlar ki…

''Biz de gönüllülük esasına çalışma sistemi yok!''

Biz kendimizi çok özverili çok misafirperver, her şeyi dört dörtlük
 yapıyor görüyoruz ama biraz kendimizi kandırıyoruz. 
Bir toplum nasıl gelişir; yalnızca teknolojiyle gelişerek değil. Her açıdan gelişmesi önemli. O da nasıl olur sanatla gelişeceksiniz, paylaşımcı olacaksınız, yalnızca kendi çıkarlarınızı değil genelin çıkarlarını düşüneceksiniz. O şekilde olabiliyor. Bizde bölünmüşlük hakim. Amerikalıların bir lafı var; ‘’Biz ancak birlikte ayakta dururuz’’


Türkiye’de herkes kendi düşüncesine çekmeye çalışır.

Kanada Tanıtım Günleri’nin diğer yurtdışı eğitim fuarlarından farkı nedir?


Biz yılda bir kere Kanada ivent’i yapıyoruz. Kısıtlı sayıda okul alıyoruz. Her okulu almıyoruz. Maksimum okul sayımız 20.Biz bunu fuar olarak yapmıyoruz. Öğrencilere tanıtım maksatıyla yapıyoruz.Hedefimiz burada hakikaten Kanada ile ilgilenen kişilerin gelip okullarla görüşmesi, okullarla ilgili fikirleri olması. Bizim iventimizde bedava t shirt dağıtmıyoruz, ıpad çekilişi yapmıyoruz. Daha yeni duydum birkaç fuar firması konser bileti veriyormuş. Biz bunları yapmıyoruz. Onun için bizimki fuar değil.

 

Kanada Tanıtım Günleri’nde hedefimize ulaşıyoruz. Çünkü bize gelen öğrenci karşılığında bedava bir şey almadığı için gerçekten Kanada ile ilgilendiği için geliyor. Ve sayıyı kalabalık değil hakikaten az ama öz olsun istiyoruz. Buraya gelenlerin hepsinin kafasının bir yerinde Kanada ile ilgili bir bilgi var. Mesela aileler geliyor çocuklarıyla o çok önemli. Gerçekten Kanada’yı düşündükleri için geliyorlar. Onun için de okullara geri dönüşleri çok oluyor. Aynı daveti 100 okulla da yapabiliriz. Ama öyle değil. Biz bu okulları desteklemek istiyoruz. Hakikaten öğrenci gitsin istiyoruz. Ama Türkiye’nin bir potansiyeli var Türkiye’den yalnızca bin küsur öğrenci gidiyor Kanada’ya. Bu öğrenci sayısını 10 bin’e çıkartamazsın ki. Ben buraya 100 tane Kanada okulu getirsem memnun kalmayacaklar. Evet Türkiye’de Pazar çok büyük. Çünkü biz bu bölgede en genç nüfusa sahibiz. Ama ekonomik durumumuz itibariyle herkesin yapamadığı bir şey. Yıllar içinde yurtdışına giden öğrenci sayımız çok artmış. Eskiden insanlar bir bayramda seyahat ederlerdi. Şimdi öyle değil. İnsanların güveni de artıyor yurtdışına. Eskiden çocuğumu nasıl yollayacağım diye korkular vardı. Şimdi öyle değil ki bakıyor komşusu yollamış diyor ki niye ben de yollamayayım. Çocuklar mutlu. Eğitim güzel kendilerine güvenleri oluyor. Sırf yurtdışında okumuş olmak için değil hakikaten bir insanı her açıdan kendine özgüvenli hale getiriyorsunuz. Bu çok önemli. Onun için yaptıkları işte çok başarılı oluyorlar.

‘’Yurtdışında okumak kendinize yaptığınız bir yatırımdır.
Bunun karşılığını alacağınızı bilerek yapmanız gerekir…’’


Röportaj: Billur Ocak Reklam Koordinatörü, Arzu Kalaylı 








Emoji ile tepki ver!

Bu Haberi Paylaş :


Benzer Haberler
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)