adscode
adscode

SEVGİLİLER GÜNÜ

Tüm Dünya’da olduğu gibi Ülkemizde de 14 Şubat “Sevgililer Günü” olarak kutlanıyor.

mcanga25@gmail.com




Bu günün kökeni Roma Katolik Kilisesinin inanışına dayanıyor. Roma İmparatoru 2. Claudius Hıristiyanlığa inanmayı ve askerlerin evlenmesini yasaklar. O sıralar Roma’da Valentine adında genç bir papaz  hem Hıristiyanlığa inanmakta hem de gizlice gençleri evlendirmektedir. Bunu öğrenen İmparator M.S 14 Şubat 270 tarihinde bu papazı infaz ettirir

Bu olaydan tam 226 yıl sonra, yani 496 yılında Vatikan bu papaza ‘aziz’ unvanı verir ve  14 Şubat günü  “Aziz Valentine Günü” olarak anılmaya başlar.  1800’lü yıllarda Amerika’da Esther Howland adlı biri ilk 14 Şubat Sevgililer kartını göndererek, o günü toplumsal bir kutlama gününe dönüştürmüştür.


             Günümüzde, sevgisini ifade etmekten kaçınan insanlar için tüm dünyada, güne atfedilen önemi kullanarak, ticari rant kazanmak isteyenlerin de fırsat günü haline gelmiştir 14 Şubat. Özellikle de  kadınlar üzerinden oynanan  bu oyun. haftalar öncesinde başlayan reklam kampanyalarıyla, 'tek taş pırlanta yüzük almamışsa eğer duyguları gerçek değil‘ şeklinde kaygılar oluşturularak etkili oluyorlar.

 

Halbuki sevgi maddiyatla ölçülebilecek bir şey değildir. Sevmek, sevgililer gününde eşine, sevgilisine pahalı hediyeler vermek olmamalıdır. Kadınların böyle bir beklenti içinde olması da doğru değildir. En pahalı hediye seven bir yürektir.

“Erzurumlu biri evlenmiş. Her gün eve gittiğinde eli kolu dolu, yiyecek, hediye vb. ile eve gidermiş. Bir gün eve giderken hiçbir şey almamış. Kapıyı açan karısı eline uzanmış. Bakmış ki eli boş yüzüne bakmış. Herif senin bir gözün kor (kör) imiş demiş.” diye anlatırlar.

Yine kızını çok seven bir aile tabir caizse kızlarına; “Gak dedi mi su, guk dedi mi yiyecek” verir misali, bir dediğini iki etmeden büyütmüşler. Günü gelmiş kızları büyümüş ve evlenme çağına geldiği için kızlarını evlendirmişler. Kızın eşi kızı çok seviyormuş. Her gün eve gelirken ya da özel günlerde hediyeler, çiçekler veriyor, sevgisini hal ve hareketleri ile ortaya koyuyormuş.

Ama hep veriyor, hep veriyor ama karşılığını alamıyormuş. Karşılığında beklediği sevgiyi bulamayınca hediyeleri kesmiş. Eşinden beklentileri olduğunu ortaya koymuş. Ama hep almaya alışan ve hiç vermeyi bilmeyen, öğrenmeyen kız bu durumu kabullenememiş. Evlilikte işler tersine gitmeye başlamış.  Tartışmalar, ben sen kavgaları vb. sonuçta boşanmaya karar vermiş ve boşanmışlar.

Bu iki kıssadan hisseden de  anlaşılacağı gibi sevmek hep almak değildir. Sevgi almaktır. Sevgi vermektir. Sevgilinin yerine kendini koyabilmektir. Alınan hediyelerin maddi değeri önemli değildir. Önemli olan hem almayı hem de vermeyi ölçülü bir şekilde uygulayabilmektir. Yapılan şeyin neden yapıldığını bilmektir. Yapılamayan şeyin neden yapılamadığını görmektir, anlamaktır. Empati kurabilmektir.

Çünkü işin aslı Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre olmak, olabilmektir. İşin özü yürekten sevebilmek, iyi günde ve kötü günde sevgilin yanında olabilmektir. Bu söylediğim ve hissettiğim duygu ve düşüncelerle herkesin “Sevgililer Gününü” kutlu olsun.

 

                                                                                                          Metin ÇANGA

                                                                                                    Emekli Maarif Müfettişi


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)