adscode
adscode

BU YAZ ÖDEVİMİZ: ÖZ-DENETİM

Çocuklarda öz-denetimin gelişmesi için neler yapılabilir?

sevketgedik@gmail.com




İnsanın en temel özelliklerinden biri, amaç belirlemek, bu amaç için araçlardan yararlanmak, belli yolları denemek, yeni yollar açmak ya da yeni yollar tasarlamaktır. Günlük hayat içerisinde ya da genel olarak yaşam çizgisinde bu özelliğimiz önemli bir yere sahiptir. Ama genel olarak insanların özel olarak gençlerin çoğu, bir amaç belirleme ve bu amaç doğrultusunda mücadele etme özelliğinden yoksun bırakılıyor. Yani gençlerin öz-denetim becerisi yok ediliyor. Bu, bir birey için çok önemli manevi bir yaradır.

Öz-denetimi, belli bir hedef yolunda kişinin tepkilerini ve motivasyonunu kendisinin yönetmesi ve kontrol etmesi olarak tanımlayabiliriz. Öz-denetimden yoksun olan bireylere (öğrencilere) hedef ve motivasyon için sürekli dışsal uyaranlar gereklidir. Yani birilerinin onlara sürekli şu işi yap, şu zamanda yap, şu kadar sürede yap, şu amaç için yap, şurada yap vs. demesini beklerler. Ayrıca, teknolojik gelişmeler o kadar cazip hale geldi ve hızla değişiyor ki, öğrencilerin büyük bir kesimi kendini akışa bırakmış, güçsüz ve edilgin hissediyorlar.

Bireylerde öz-denetimin gelişebilmesinin altında yatan temel prensiplere bir göz atacak olursak, ailelerin çocuklara belli alanlarda sınırlar koyması, kuralları belirlemesi, bir amaç için mücadele etme duygusu kazandırması gibi değerler olduğunu görürüz. Bu durum çocukların sadece öz-denetim becerilerini geliştirmiyor, aynı zamanda dürtülerini (isteklerini) kontrol edebilme becerisi de kazandırıyor. Çünkü bir iddiaya göre bireylerdeki dürtü kontrol problemi, ailenin erken çocukluk döneminde çocuğa belli sınırlar koyamaması, disiplin kazandıramaması ve doğru şekilde otorite oluşturamaması sonucunda çocuğun sınır ve kural tanımaz hale gelmesiyle de ortaya çıkan bir problem. Her istediğinin yapılıyor olması ve bu durumu çocuğun istismar etmeyi öğrenmesi çocuğun dürtüsel davranmasını pekiştiriyor. Bu alt yapı; öğrencileri çoğu zaman zor ve zahmetli süreçleri metanet ve kararlılıkla aşmaya çalışmak yerine bir an önce daha keyif verici davranışlara yöneltiyor. Bu durum elbette öz-denetim sorununu da temellendiriyor.

Tahmin edileceği gibi, dürtü kontrol problemi yaşayan çocuklarla öz-denetimden yoksun çocuklar benzer olumsuz davranışlar sergiliyorlar: belirli bir hedef için çalışamama, isteklerini erteleyememe, sabır gerektiren işleri sonuna kadar götürememe, kurallara uyum sağlayamama, başına buyruk davranma, yaşıtlarına aşırı tepki verme, sıklıkla başkalarının sözünü kesme, karşısındakini dinle(ye)meme, çevresinde olup bitenlere pek fazla dikkat etmeme, bir eyleme başlarken sonucunun ne olacağını düşünmeme vs. Buna karşın öz-denetimi yüksek olan ve dürtülerini(isteklerini) kontrol eden bireylerin bu olumsuzlukları yaşamadıkları, ayrıca ilerleyen yıllarda hem akademik açıdan hem de yaşam başarısı açısından daha başarılı olduğu tespit edilmiştir.

O halde çocuklarda öz-denetimin gelişmesi için neler yapılabilir:

Aile çocuğa empatik davranmalı, hoşgörüyle yaklaşmalı ve onu koşulsuz sevmeli

Çocuğun davranışlarına gösterilen tepkilerde tutarlılık olmalı

Çocuk ile açık ve sağlıklı bir iletişim kurulmalı. İma yoluyla yada niyet okumaya dayalı iletişim her zaman suçluluk duygusu uyandırdığı unutulmamalı

Ev içi kuralların sınırları belli olmalı, aşırı sert olmamalı, zaman zaman esnetilebilmeli ama ihlal edilmesine de göz yumulmamalı

İstenen şeyleri hemen yapmaktansa, ertelemeyi, sabretmeyi ve beklemeyi öğretecek bir sınırlama ile yerine getirmeli

Çocuğun, belli kurallar içinde kendini yönetmesi, davranışlarına kurallar koyması yönünde cesaretlendirilmeli

Öz-denetim için yapılabilecekleri bilmek kadar yapılmaması gerekenleri de bilmenin önemli olduğunu unutmamalıyız. Bir bireyin öz-denetimden yoksun olmasını temellendiren ve çoğu ailenin farkına bile varmadığı birçok davranış var.

İşte bunlardan bazıları:

Çocuğun her istediğinin hemen yerine getirilmesi

Aile içinde kuralların olmaması ya da olan kuralların sürekli delinmesi veya değişmesi

Ailedeki otorite figürünün (anne-baba) etkisizliği, eksikliği ya da anne-babanın sürekli tutarsız davranması

Aşırı baskıcı ya da serbest aile yapısı

Çocuğun istek, beklenti ya da ihtiyaçlarına değer verilmemesi ya da bunların istismar edilmesi

Çocuğun sorumluluğunda olan işlerin başkaları tarafından yapılması ya da üstlenilmesi (ödevlerini babasının yapması, odasını annesinin toplaması, yemeğini babaannesinin yedirmesi vs.)

Yaşına ve gelişim sürecine uygun görevler ve sorumluluklar verilmemesi

Çocuğun davranışlarına, fikirlerine, görüş ve önerilerine değer verilmemesi

Çocuk adına kararlar alıp çocuğun bunlara uymaya zorlanması

Çocuğun anne-babaya ya da başka bireylere bağımlılığını arttıracak övgü sözleriyle takdir edilmesi. Bu yüzden çocuktaki ben-merkezci duyguların arttırılması

Çocuğun kendi başına karar vermesini engelleyecek ve onda yetersizlik duygusu uyandıracak sözlerle itham edilmesi. “Sen yapamazsın”, “Senin gücün yetmez”, “Hayatta başaramazsın” vs.

Çevresinden ve ailesinden bunlara benzer biçimde söz ya da davranışlara maruz kalmış çocuklarda öz-denetim davranışı gelişmemekte, bu sebeple de özellikle okul yıllarında uzun ve yorucu süreçleri gerektiren öğrenme ve öğretme süreçlerini yönetme ve kabul etme davranışları zayıflamaktadır. Farklı öğrenme süreçlerini (ödev yapma, ders çalışma, kitap okuma, inceleme ve araştırma yapma, proje tabanlı çalışma vs.) sıkıcı ve bir an önce bitirilmesi gereken zorunluluklar olarak değerlendirmekteler. Bu noktada ise aileler kısa sürede, birden bire sonuç verecek çözüm yolları arayışlarına girmektedirler. Oysa yukarıda da göstermeye çalıştığımız gibi, öz-denetim becerisi kazandırmak uzun ve yorucu bir süreç…

Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    1 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (1)