adscode
adscode

"Öğretenler ve Öğretmenler"

Öğretmen bence bir şeyi öğreten değil, bir insanın ruhuna dokunabilendir.

sevketgedik@gmail.com




Şunu kabul etmeliyim ki, genel anlamda okul ve okulda öğrendiklerimin bir diploma, meslek, statü ve etiket kazandırması bakımından hayatımda önemli bir yere sahiptir. Bu konuda sanırım birçok meslektaşımla aynı fikre sahibizdir? Hatta hep beraber daha da ileri gidelim ve güncel birçok problemin çözümü için temel teşkil eden unsurun eğitim olduğunu söyleyip okulun, hayatın vaz geçilmezlerinden biri olduğu genel sonucuna varalım. İtiraz eden varsa el kaldırsın desem elbette ki tek tük el kalkabilir ama büyük bir çoğunlukla hem fikir oluruz zannediyorum.

Örneğin; okumayı sevmeyi, felsefeyi, edebiyatı, kitap kokusunu, yazmayı, bir çok önemli ismi, tarihsel anlamda zamanı sevdiren hayatımda çok önemli kişiler var. Okuduklarımı, sevdiklerimi, gördüklerimi, hissettiklerimi paylaştığım ve böyle davrandığım için de çok keyif aldığım dostlarım, arkadaşlarım, sevdiklerim var. Evet, tüm bunların önemli bir bölümünü okulda, belirli bir disiplin altında öğrendiğimi inkâr etmem, edemem. Dahası bu süreçte emeği geçenlerin bende bıraktıkları izlerin derinliklerine baktığımda görüyorum ki tüm bu saydıklarım bir insanın kendini şekillendirmesinde çok önemli. Bu sürecin bir yerde biteceği de yok gibi, çünkü: “Kendi heykelini yontmaya devam et!” der Plotinos.

Ama, hayatın akışının sadece bunlarla yönlendirildiğini düşünmek en hafif tabiriyle basit kaçar sanırım. Günlük koşuşturmalarımızı ve çevremizle ilişkilerimizi hangi zeminlerde yeşertiyoruz, hangi mecralarda güzelleştirmeye çalışıyoruz? Ve dahası, tüm bunları nasıl öğreniyoruz, kimden öğreniyoruz ve ne zaman öğreniyoruz?

Hayatın içinde herhangi bir diplomayla ölçülemeyen, belgelenmeyen şeyler olduğunu düşünüyorum. Karşımdaki insanların sözlerinde, bakışlarında, gülümsemesinde, güveninde, samimiyetinde görüp hissedebildiğim ve aynı biçimde onlara vermeye çalıştığım güzellikler var. Şte o sihirli sözcük: adab-ı muaşeret. Kim öğretiyor? Bazıları neden öğrenemiyor? Kim bilir belki de bazılarımız şanslı, bazılarımızın da bu konuda nasibi kapalı.

Bu konuda kaderci olmaktansa tercihlerin önemli olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Biz neyi tercih ediyorsak karşımızdaki insanlarda onu veriyor. Güler bir yüzle günaydın demek, hâl hatır sormak, selam vermek, insanların haklarına saygı göstermek, tahammül etmek, hoşgörülü olmak, teşekkür etmek, rica etmek, izin istemek gibi gibi… Verdiğim kadarını alabileceğimi biliyorum.

Bazıları çok nasiplenmezler bu bir çırpıda saydığımız ve insani ilişkileri güzelleştiren iklimin havasından. Bazıları ne kadar diğerkamsa bazıları da o kadar bencildir, bazıları ne kadar alturistse bazıları da o kadar egoisttir. Çükü insan ruhunu besleyemiyorsa orda açan güzellikleri paylaşmayı da akıl edemiyor, dahası paylaşacağı pek de bir şey olmuyor.

Yukarıda saydığım ve gibi gibi…diye bitirdiğim güzellikleri öğreten, gösteren, tarif eden, bunlar için örnek olan insanların diğerlerine en büyük katkısı adab-ı muaşeret oluyor. Bu özelliklerin hiçbirinin diploması ya da sertifikası yok. Hiçbir diploma ya da sertifika da bunları kazandır(a)maz.

Tüm bunlardan bir nebze de olsa bir insana katkı sağlayan herkesi öğretmen olarak kabul ediyorum. Öğretmen bence bir şeyi öğreten değil, bir insanın ruhuna dokunabilendir. Platon’un bin yıllardır değerini koruyan Devlet diyaloğunda dediği gibi: “Eğitim ruhun gücünü ‘iyi’den yana çevirme ve bunun için en kolay, en şaşmaz yolu bulma sanatıdır. Yoksa ruha görme gücünü vermek değil; çünkü o güç onda kendiliğinden vardır. Eğitim o gücü yalnız iyi yana yöneltir.”

Hayatımda bana doğru yöne bakmayı öğreten tüm dostlarımın, arkadaşlarımın, gerçek öğretmenlerimin öğretmenler gününü kutlarım. Bunu yapmayanların “öğretmenlikleriyle” ilgili derin şüphelerimi de kendimde sır gibi saklıyorum.

 

Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)