adscode
adscode

TEKNOLOJİ VE ROBOTİK ÇALIŞMALAR ÜZERİNE

Geliştirilen insansı robotlar, köleci zihniyetin teknoloji çağındaki dışavurumu mu, yoksa insanlığın kendi türünden uzaklaşma çabasının ürünü mü?

vedatdemirr@hotmail.com




Sanayi Devrimi’nin ardından zenginleşmek ve dünya hâkim olmak gayesi ile ülkeler arasında ortaya çıkan, sömürgecilik ve hammadde yarışı gibi günümüzde de bilgi, teknolojik çalışmaların hammaddesi olmuştur. Sanayi devrimi ile birlikte ulus devletlerin hammadde ve sömürge için yaptıkları rekabetin benzerini günümüzde teknoloji ve enformasyon devrimi ile geliştirilen robotik ve yapay zeka çalışmalarında da görmekteyiz. Üçüncü dünya ülkeleri sanayilerini geliştirmeye çalışırken ileri sanayi ve teknoloji geliştiren ülkeler adeta dünya hâkimiyetini gerçekleştirmek adına teknoloji yarışına girmiş durumdalar.  Yakın tarihte milyonlarca insanın hayatına mal olan iki dünya savaşı ile sonuçlanan bu trajedi insanoğlunun dünyaya hâkim olma arzusunun yansıması değil de nedir?

Teknoloji ile bilginin etkin şekilde insanlığın yararına(!) kullanıldığı robotik çalışmalar ve yapay zekâ bir hayli dikkat çekici olduğu kadar beraberinde bir takım soruları da akıllara getirmiyor değil.

Dünya nüfusunun her geçen gün arttığını ve geliştirilen teknolojiler ile bir taraftan dünyadaki yiyecek ve gıda üretimi arttırılırken diğer taraftan bu geliştirilen teknolojiler ile tüketimde bir o kadar hızlı artmaktadır. Yine geliştirilen bu teknolojiler genel itibariyle fosil yakıt tüketimine dayandığından insanoğlu teknoloji geliştirdikçe çevreye de bir o kadar daha fazla zarar veriyor. Teknolojiyi kabaca insan ve hayvan gücünden makine gücüne geçiş olarak tanımlarsak dünyada artan nüfusun giderek işsiz kalması küresel anlamda apayrı bir problem olan işsizliği de gündeme getiriyor.

Bilimkurgu filmlerinde sıklıkla görebildiğimiz ve ülkeler arasında teknolojik rekabet konusu  olan insansı özelliklerdeki robotların niçin yapılmak istendiğini hiç düşündük mü acaba? Günümüzde yapay zekâ ile ilgili tartışmalar yapıladururken en başında şu soruyu sormak gerekmiyor mu? Bu robotları niçin yapıyoruz? Bunca işsiz insan varken, dünya nüfusu her geçen gün artıyorken, teknoloji üretildikçe tüketim artıyor ve çevre zarar görüyorken neden bu robotik çalışmalar?

Burada robotik çalışmalardan kastım insan yerine kullanılmak istenen ve tamamen insan özellikleriyle üretilen robotlar; yoksa sağlıktan savunma ve üretime kadar pek çok alanda insanlar için güvenlik oluşturan veya insanların yapmakta yetersiz kaldığı türden çalışmalar için demiyorum. İnsanların birebir yapacağı ve yapmak da zorlanmadığı işler için üretilen robotları kastediyorum.

Bizler için mühendislik harikası diyebileceğimiz bu ürünleri kullanmak ve deneyimlemek binlerce yıllık geçmişi olan insanlığa nazaran eşiz bir şans diyebilsek de korkarım ki insanlığın binlerce yıllık yaşam biçimi de yine bu çağda bu eşsiz deneyimlerle yok olacak gibi görünüyor.

Robotik mühendisliğin insansı özellikteki robotları geliştirip üretme isteğinin arkasındaki gaye nedir acaba?

Geliştirilen İnsansı robotlar, köleci zihniyetin teknoloji çağındaki dışavurumu mu, yoksa insanlığın kendi türünden uzaklaşma çabasının ürünü mü?

Daha da ileri bir noktaya taşımak gerekirse mühendisliğin geldiği nokta itibariyle bu robotik çalışmalar tanrının yaratma gücüne meydan okumak mı? Sırf o güce erişebildiğini görebilmenin vermiş olduğu ego mu?

Konuyla ilgili çok farklı düşünceler olacaktır elbette. Ancak bu yazıyla konuya değişik açılardan bakabilmeyi sağlamak, ortaya koyduğumuz ve koymaya çalıştığımız eserlerin sonuç itibariyle tarihsel tecrübelerden de yola çıkarak toplumsal yaşamımızda ne denli değişime yol açacağını ön görmeye çalışmak da gerekmez mi?

Teknolojinin insan yaşamında oluşturduğu en büyük etkilerden biri de şüphesiz tembellik olmuştur. Ancak buradaki tembellik bence fizyolojik olmaktan çok zihinsel bir tembellik olmuştur. Düşünmeden açgözlülükle teknolojiyi takip ediyor ve üretildiği hızla tüketiyoruz. Sonuç itibarıyla oluşturduğu ve oluşturacağı tahribatı görmezden geliyor ya da göremiyoruz.

Yapay zekâ ile ilgili felaket senaryolarının konuşulduğu tartışma programları yapıladursun mevcut organik zekâlarımız zaten yapaylaşmış durumda.  Yapay zekânın ilerde kontrolden çıkıp insanlığı tehdit edip etmeyeceği tartışılırken zihinlerimizin sunileştiğinin ve tehdide açık hale geldiğinin farkında bile değiliz.

Yapay zekânın nihayetinde yapıcısı insan olduğuna göre amacını da belirleyen yine insan olacaktır. Yakın geçmişte olduğu gibi Hitler, Stalin, Mussolini  gibi faşist liderler insanlık için tehdit oluşturuyorsa benzer düşünce yapısına sahip olan  insanlardan sadır olacak robotik çalışmalar ve yapay zeka da elbette ki tehdit oluşturacaktır.

Kendi kendini kontrol edip tehdit oluşturan yapay zekâdan çok mevcut organik zekâ sahibi insan da aynısını şu anda yapmıyor mu? Teknolojinin geldiği nokta ile insan sayısı savaşlarda bir anlam ifade etmediği gibi yakın gelecekte dünyanın yönetimi için de bir anlam ifade etmeyebilir. Gelecekte kim bilir belki de tek bir kişi, geliştirilen bu teknolojiler ile tüm dünyayı yönetebilecek.

Robotik çalışmalar ve insanlığın geldiği bu evrimsel aşama tersine bir döngü gibi hareket ediyor. Sosyologların toplumların gelişimi ile ilgili evrimsel olarak ortaya koyduğu tarihsel değişim anlayışı tıpkı insan yaşamındaki gibi insanın bebeklik yaşlarındaki acizliği ihtiyarlığının ilerleyen yıllarında da tekrarlamıyor mu? Bedensel açıdan gerilemeye ve çökmeye başlayan insan, zihinsel açıdan da gerilemiyor mu? 

Öyle geliyor ki insanlığın var olduğu günden bugüne içinde beslediği dünyaya hakim olma duygusu, türdeşlerine layık gördüğü kölelik düzenini ve insanlığı kişisel iktidarı altında topladığı monarşik yapıyı teknoloji devrim ile tarihte olduğu gibi tekerrür ettirerek geleceği son aşama dünyayı adeta ölümüne yani kıyametine doğru sürüklüyor.

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)