Bilgisayar ilk yaygınlaştığı dönemdi, kelli felli şirketlerin öncü olduğu dernekler kurulmuş, hemen her yerde önemi anlatılıyordu. İnternet, sosyal medya derken şimdi benzer süreçler “yapay zeka”da yaşanıyor. Özüne inen yok, hepsi ticari. Bize verilen rol ise üreten, geliştiren değil sadece tüketen!..
Pahalı akıllı telefonlar kullanmaya bayılıyoruz.
Cebimizde ekmek alacak paramız olmasa da telefonların en fiyakalısını elimizden düşürmüyoruz.
AB ülkeleri arasında lobil telefonlarla en çok konuşan biziz.
Peki konuşma ve fotoğraf saklamanın ötesinde diğer özelliklerini ne kadar kullanıyoruz?..
Bilgisayar başında geçirdiğimiz zamanın ne kadarı araştırma, bilgilenme, iş geliştirme ya da yeni bir şeyler öğrenmeye yönelik?..
Sosyal medya ve mobil oyun kullanımında da dünya sıralamasında en ön sıralarda yer alıyoruz.
Peki harcadığımız zamana değiyor mu?
Şu sıralar moda olan yapay zeka konusunda da benzer bir yaklaşım söz konusu. Her derde deva olarak gösteriliyor ama yeni hiç bir şey yok.
”Yersen” mantığı ile tümüyle göz boyamaya yönelik.
Yapay zeka, makine öğrenmesi ve benzeri gelişmeler hep vardı, teknoloji geliştikçe onlar da gelişti ve ticarileşti. Daha da gelişecek.
İşte bu noktada asıl önemli olan bireysel olarak bunun bize yararı ne olacak?
Özünü anlamadan doğru ve verimli bir şekilde yararlanmak mümkün olmayacağına göre bu kez özünü inecek miyiz?
Görünen o ki bu konuda da yine verilenle, anlatılanla, gözümüzün boyandığı ile yetineceğiz. Yapay zekanın özü, doğru veri, doğru analiz ve doğru sorulardan geçiyor.
Bu üçü olmadan yapay zekadan fayda ummak, bu işin ticaretini yapanların dışında kimseye bir yarar getirmez.
Bilinci tüketici yaratmak, sürdürülebilirlik açısından, her sektörde ve her konuda olduğu gibi yapay zekada da çok önemli ama günü kurtarmak bize yetiyor da artıyor…
İçinde yapay zeka geçen her şeyi ne olur bir kez değil en az üç kez düşünerek anlamaya çalışın ve ona göre karar verin!..
