Gençleri sevmek onlar için çözüm üretmekten geçer. Milyonlarca diplomalı işsiz varken hala umut tacirliği yapmanın kime ne yararı var? Almanya gibi sınavlar için değil de meslek kazandırmak için kursları açamaz mıyız? Hem de üste para vererek!
Eğitime ayrılan ve zaten yetersiz olan kaynakların çok önemli bir bölümünü son 50 yıldır dershanelere harcıyoruz.
Heba olan sadece para mı?
Çocuklar çocukluğunu, gençler gençliğini yaşayamadı.
Ebeveynler harcadıkları paraya mı yansınlar,yıllardır iş bulamayan çocuklarının gözlerinin önünde mum gibi erimelerine mi?
Peki bu konu iktidarıyla, muhalefetiyle kim çözüm üretebildi?
Bugün yere göğe sığdıramayacağımız çocuklarımız için kim yeni bir proje ortaya koydu? Gençleri sevmek, onları ciddiye almak ve onlar için sağlam bir gelecek oluşturmaktır.
Lafa gelince herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor ama somut olan ne var? Asıl onu konuşmak gerekir.
Gençlerimiz mutlu mu? Gelecekten umutlu mu? Her şeyden önemlisi de geleceğini yükünü taşıyacak donanıma sahipler mi?..
Çocuklarını ve ülkemizin geleceğini ciddiye alan herkes, bugünden itibaren seçime kadar her gün bu soruyu, olanca samimiyetiyle önce kendisine sonra da siyasilere sorsun ve oyunun rengini ona göre şekillendirsin.
Bunu yaptıklarında en azından vicdani görevlerini yerine getirmiş olurlar… Almanya örneği
Almanya, hangi kriteri uygularsanız uygulayın bugün için dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi. Ona rağmen sıkıntıları yok değil.
İsterseniz gelin önce şu haberi okuyalım:
“Almanya’da işverenler işçi açığına çözümü, çalıştırılacak elemanı yetiştirmekte buldu.
Uzun yıllardır Almanya’da uygulanan ‘Dual Sistemi’ bu ülkede yaşamak ve meslek sahibi olmak isteyenlere yeni fırsatlar sunuyor.
Marangozdan elektrikçiye kadar her alanda mesleki eğitim için kursiyerlerin arandığını belirten Jobstas.com Kurumsal İletişim Müdürü Ertuğrul Uzun, “Vatandaşlar, istedikleri uzmanlık alanı ile ilgili haftada 3 gün işe, 2 gün mesleki okula gidiyor. Bu durum 3 yıl sürüyor. Eğitimin başlangıcında 1.200 Euro maaş alıyorlar. Bu rakam zamanla artıyor” dedi.
Almanya’da nüfusun yaşlanmasından dolayı birçok sektörde işçi açığı giderek artıyor.
Şimdilerde 2 milyona dayanan çalışan açık sayısının, 2030 yılına kadar 3 milyonu bulması bekleniyor.
Öyle ki ülkede her iki işletmeden biri çalışan arıyor.
Yaşanan bu durum sonrası ülke, yabancı işçiler için kapılarını açmaya hazırlanıyor.
Almanya, sadece kalifiye eleman içinde değil meslek sahibi olmak isteyenleri de ‘Dual Sistemi’ çerçevesinde ülkeye bekliyor.
“Öğrenirken Kazanabilirsiniz”
Almanya’daki işverenler ile Türkiye’deki işçileri bir araya getiren Jobstas.com Kurumsal İletişim Müdürü Ertuğrul Uzun sistemin nasıl işlediğini şöyle anlattı:
“Bu program kapsamında vatandaşlar, belirli bir alanda işe yönlendirilir. Kişiler; 3 gün okul, 2 gün iş şeklinde 3 sene boyunca o alanda çırak olarak çalışırlar. Pratik ve teorik eğitimi bir arada sunan sistem, öğrenirken kazanmayı sağlıyor. Çalışılan süre boyunca eğer maaş yetersiz olursa şirket kişilerin yaşam masraflarının karşılanmasına da yardımcı oluyor. 18 yaş ve üzeri herkesin başvurabildiği program için belli bir Almanca seviyesi gerekiyor.”
“Mesleki Eğitim için 259 Bin Açık Var”
Mesleki eğitim için 259 bin açığın olduğunu belirten Uzun, sözlerine şöyle devam etti:
“Her meslek alanında açık var. Devlet dairesine girmek için bile mesleki eğitim alabilirsiniz. Kursiyerler meslek eğitimine ortalama 1.200 Euro maaş ile başlıyor. Buradaki mesleki eğitim ile birlikte akşamları üniversite eğitimine de gidilebilir. Sistemin başvurusu ise normal iş arama
süreçleri gibi oluyor. Fakat sistemde mesleki eğitim diye belirtilmesi gerekiyor.” Biz ne yapabiliriz?
Yıllardır dile getirdik, bir kez daha hatırlatmakta yarar var.
Onbinlerce dershanemiz ve bir o kadar da dershaneye dönüşen okulumuz var. Harcanan paranın, zamanın ve değersizleştirilen gençlerimizin haddi hesabı yok! Sınav sonuçları da ortada.
Adaylar, sorunların üçte birini bile daha doğru cevap veremiyor.
Akademik anlamda tam bir hezimet söz konusu.
Daha da önemlisi sınav bataklığını kurutmak ve bu bataklıktan kurtulmak istemeyen yok gibi.
Eninde sonunda onlarda bir öğretim kurumu ve on binlerce çalışanı var. Bu yüzden kapatılmaları asla düşünülemez ama çağın gereklerine göre bir dönüşüm içerisine girebilirler.
Diplomalı işsiz sayımız, 10 milyonu buldu. Daha fazlası sorunları katmerleştirmenin ötesinde bir işe yaramıyor. Oysa tıpkı Almanya örneğinde olduğu gibi meslek sahibi kalifiye insan gücüne sonsuz derecede ihtiyacımız var.
Dershaneler bu işi fazlası ile başarabilirler.
Kurs ücretlerini de gençler değil, devlet ve işverenler paylaşabilir. Bankalar da kendi işini kuranlara düşük faizle kredi sağlayabilir.
Önümüzdeki 20 yıl içinde bugünkü mesleklerin yüzde 70, 80’i yok olacak ve geleceğin mesleklerine yönelik eğitim veren de yok gibi.
Kendini geleceğe yönelik olarak yenileyemeyen üniversiteler de , onların verdiği depolamalar artık bir işe yaramayacak.
Üniversitelerin yerini ciddi mesleki eğitim merkezleri, diplomanın yerini de sertifikalar alacak. Ne olur artık bunu görelim…
Üniversiteler de böylece artlarında bir kambur olarak gördükleri meslek yüksek okullarından kurtulur, belki de bilim üretmeye başlar!..
Yeri gelmişken bir kez daha hatırlatmakta yarar var, meslek yüksek okulları üniversitelerden ayrılır ve doğru yapılandırılırlarsa, üniversitelerden çok daha fazla ilgi görür hale gelebilirler!...
