Eğitimden memnun olmayan sadece öğrenci, öğretmen, veliler ve muhalefet değil. İktidar da
memnun değil ki sürekli Bakan değiştiriyor. Daha da ilginci gelen her Bakan yeni bir model peşinde koşuyor. Görünen o ki bırakın iktidarları, eğitimde devlet politikamız da yok!
Oysa eğitim politikaları, devletler için Anayasa kadar önemli. Diğer ülkeler bir yana kendimize baktığımızda sadece iki Bakanlığın önünde “Milli” kavramının olması bu
yüzdendir.
Eğitim, sadece bugünü değil yarını da ilgilendirir, bu yüzden sadece 4 yıllığına seçilen iktidarların değil muhalefetiyle, üniversiteleriyle, sivil toplum örgütleri ve diğer paydaşlarıyla herkesin ortak mutabakatı gerekir.
Peki böylesi bir durum söz konusu mu?
Bırakın topyekün mutabakatı, son 70 yıldır iktidar partilerinin kendi içlerinde tutarlı ve uzun
ömürlü bir eğitim politikaları söz konusu oldu mu?
Evet demek mümkün değil.
Bakan değiştikçe, değişen sadece kadrolar değil eğitime bakış açıları da sil baştan yeniden ele alındı ve her defasında fabrika ayarlarından uzaklaşıldı.
Dünya değişirken eğitim politikaları revize edilemez mi?
Elbette edilir ama akşamdan sabaha değişmez! Ben yaptım oldu denilmez. İstişare ile değil
dayatma ile yapılmaz!..
Ortada bir memnuniyetsizlik varsa ciddiye almak gerekir.
Eğitim, “pardon” denilecek bir alan değildir. Çünkü zamanı geriye götürüp kayıp nesilleri yeniden kazanmanın telafisi yoktur!
İşte bu yüzden her ne yapılıyorsa uzun uzadıya düşünülüp, ince eleyip sık dokumak gerekir.
Neden mi?
Eğitim ciddi bir iştir de o yüzden!..