adscode
adscode

Eksik olan sadece ve sadece içten bir diyalog!

Büyük kentlerimizde, o kentlerin eziyetini çekmenin ötesine geçen öğrencilerin oranı kaç? Keşke bu yönde de araştırmalar yapılsa!

aguclu@milliyet.com.tr




 

Üniversiteler sadece okul değil! Öncelikle bilim üretmeli, gençleri her yönüyle hayata hazırlamalı ve bulundukları bölgenin lokomotifi olmalı. Peki diploma fabrikası olmanın dışında bu görevlerinden ne kadarını yerine getiriyorlar? Gençlerimiz mutlu mu? 

Örneğin üniversitelerimiz ve bulundukları kentler, öğrencilerimize yeterli entelektüel donanım sağlıyor mu? 

Üniversiteler ve kentler, örneğin barınma ve yemek konusunda, öğrenim için kendilerini tercih eden öğrencileri, kendi evlatları gibi bağırlarına basıyorlar mı? 

Örneğin üniversitelerin bulunduğu her kent, mesleki açıdan kendilerini geliştirmek isteyen öğrencilere staj ve yarı zamanlı çalışma olanağı sağlıyorlar mı? 

Büyük kentlerimizde, o kentlerin eziyetini çekmenin ötesine geçen öğrencilerin oranı kaç? Keşke bu yönde de araştırmalar yapılsa! 

Kaçı, yılda kaç kez sinemaya, tiyatroya, maça, restorana, konsere, müzeye, pikniğe, sergiye gidiyor ya da benzeri etkinliğe katılabiliyor? 

Kaçı yurtdışı değişim programlarından yararlanabiliyor, kaçı ayda bir kitap alabiliyor? Aldıkları burs kendilerine ne kadar yetiyor? 

Kaçı daha iyi bir yaşam için ikinci bir burs bulabiliyor?.. 

Sahip olduğumuz olanaklar ve geleneksel hayırsever yapımız, şu anda verilen bursların olabildiğince yükselmesine rahatlıkla olanak sağlayabilir. Ama nedense bu alışkanlığı bir türlü oturtamadık. 

Batılı üniversiteleri, özellikle de Amerikan üniversitelerini güçlü kılan başta mezunlar olmak üzere hayırseverlerin o üniversitelere verdikleri destektir. 

Bu yönde öylesine güçlü bir aidiyet hissi yaratılmış ki, burs alan, almayan her mezun, her veli, her hayırsever bölgesindeki öğretim kurumlarına bağış yağdırıyor. 

Biz de ise bırakın diğer mezunları, burs alıp çok iyi bir gelecek yakalayan gençler bile burs verme konusunda maalesef yeterince cömert değiller.

Karşı olduklarından mı, aldıkları maaşın ancak kendilerine yettiğinden mi ya da mezun oldukları öğrenim kurumlarına karşı hiç bir aidiyet hislerinin olmadığından mı? 

Hiç birinin gerekçe olduğunu sanmıyoruz. 

Sadece bu yönde bir alışkanlık oluşturamadık hepsi bu! 

Devlet ve aileler burs, barınma ve beslenme konusunda elinden gelenin fazlasını yapıyor. Gelinen nokta ise ortada. 

Yurtlara yeniden ranza sistemi geçildi, kiralık öğrenci evlerinin yanına yaklaşılmıyor, öğrencilerin pek çoğu kilometrelerce yolu yürüyerek okula gidiyor, pek çocuğu da günü tek ya da iki öğlen yemekle geçiştiriyor. 

Entelektüel birikim gerektiren harcamalara ise ya parasızlıktan ya da zaman yokluğundan hiç sıra gelmiyor. 

Oysa bir öğretmenin, yargıcın, mimarın, mühendisin, kaymakamın ve diğer tüm üniversite mezunlarının akademik olduğu kadar sosyal donanımının da en üst düzeyde olması gerekir. Çünkü onlar içinde bulundukları toplumun önderleri ve rol modelleridir. 

Şu zor günlerde mutlu olmak ve geleceğin güçlü Türkiyesine siz de mini minnacık bir katkıda bulunmak istiyorsanız bunu çok uzaklarda aramayın! 

En yakınınızdaki bir öğrencinin kaderini değiştirin, mutlulukların en büyüğünü yaşayın!.. 

Seçim öncesinde hemen her parti, her lider, her aday, gençlere verdiği önemi her fırsatta dile getiriyor. 

Samimiler mi? 

Aksini söylemek haksızlık olur. 

Eksik olan sadece ve sadece içten bir diyalog! 

Bunu sağlayabilirsek gerisi kendiliğinden gelecektir...


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Yarına hazır mıyız?
Beklentiler?