Pek çok alanda günü kurtarmak önemlidir. Devamlılığı sağlar. Eğitimde ise durum çok farklı.
Çünkü o sadece bugünü değil geleceği de inşa eder. Bu yüzden alınan her kararın kökleri
geçmişe, gövdesi bugüne, meyveleri de geleceğe yönelik olmalıdır!
İktidarlar 4 yıllığına seçilir. Oysa devlette devamlılık esastır. Özellikle de mili ve manevi konularda.
Bu yüzdendir ki sadece iki Bakanlığın önünde “Milli”lik vardır.
Biri Milli Eğitim, diğeri de Milli Savunma’dır!.
İşte bu nedenle eğitime yönelik uzun vadeli bir karar alırken, güncel bakış açısının çok ötesine geçmek gerekir. Yoksa, eğitim sistemi yapboza döner..
Eğitimin ulaşılabilir olması konusunda çok yol katettik.
Kalite konusunda ise sürekli bocalıyoruz.
Nasıl ki, ayı aile içerisinde bile her çocuk birbirinden farklı ise her ülkenin ve her çocuğa yönelik eğitim sistemi de kendine özgü olmalı.
Bireysel ilgi, yetenek, beceri, hayal gücü ve akademik başarıyı dikkate alan eğitim modellerinin öne çıkması bu yüzdendir...
Daha önce de yazdım.
Milli Eğitim Bakanları TBMM’de üçte iki çoğunlukla seçilmeli.
Yani ortak paydalarda buluşulan bir isim olmalı.
Bütçesi de yine aynı şekilde belirlenmeli.
Bu da o kadar zor olmamalı.
En azından dünkü hatalar yapılmaz ve geleceğe yönelik çok daha sürdürülebilir kararlar alınır.
Bugünkü sistemde bırakın farklı iktidarları, aynı iktidarın farklı bakanları bile sürdürülebilir kararlar alamıyor.
Birinin yaptığını, diğeri sürekli çöpe atıyor!..
Daha da önemlisi eğitim kurumları arasında bir ahenk yok!
YÖK’ün aldığı son karara, yani üniversiteye girişte baraj puanın sıfırlanmasına isyan edenlerin en başında MEB, ÖSYM ve üniversitelerin gelmesi gerekirdi ama umurlarında bile değil.
Ne olur artık eğitimi ciddiye alalım...
