Yükseköğretimdeki okullaşma oranımız dünden bugüne çok yol katetti. İkiye, hatta üçe katandı. Bu sevindirici bir durum. Keşke bir de istihdam yaratılabilise. İşte o zaman her şey çok daha güzel olurdu...
Gelinen noktaya bakıp bir öngörüde bulunacak olursak, teklifimiz şu olur:
. Öncelikle insan gücü planlaması yapılmalı ve kontenjanlar ona göre belirlenmeli.
. Yurtiçinde doyuma ulaşılan alanlarda, işgücümüzü yurtdışına yönlendirmeliyiz. Ama bunun için yükseköğretimde ciddi bir reform gerekiyor.
. Tüm gençlerimizi üniversite önüne yığmaktan vazgeçmeli, mesleki yönlendirmeyi çok daha erken yaşlarda yapmalıyız.
. Umut tacirliğinin bir çare olmadığını artık anlamalıyız.
. İstihdam fazlası gençlere, ek eğitim verilerek farklı alanlara kaydırabiliriz.
. Meslek yelpazesini günümüz koşullarına göre yenilemeli ve sayısını artırmalıyız.
. Diploma değil, istihdam odaklı eğitim modellerine kafa yormalıyız.
. Her mesleğin kutsal ve çalışmanın onurlu olduğunu yaşam tarzı haline getirmeliyiz.
. Dersaneleri, meslek kurslarına dönüştürmeliyiz
. Eğitim için eğitim değil, yaşam için eğitim modelleri üzerine kafa yormalıyız
. İstihdam fazlası alanlarda, yeni fakülte açılmasına ve kontenjan artırılmasına sınırlama getirmeliyiz
. Yaratıcılık, girişimcilik, üretim, pazarlama, kaynak yaratma, verimlilik ve sürdürülebilirlik kavramlarını, mesleği ne olursa olsun istisnasız her gencimize kazandırmalıyız.
Genç nüfusumuz, petrolden de, altından da çok daha değerli bir servet. Onu doğru işler ve doğru yönlendirirsek, kazanan biz oluruz.
Bu, o kadar zor mu?
Kesinlikle hayır.
Yeter ki, genç nüfusun, eğitimin, bilimin ve katma değeri yüksek üretimin önemine inanalım. Gerisi kendiliğinden gelecektir...
Gelinen noktaya bakıp bir öngörüde bulunacak olursak, teklifimiz şu olur:
. Öncelikle insan gücü planlaması yapılmalı ve kontenjanlar ona göre belirlenmeli.
. Yurtiçinde doyuma ulaşılan alanlarda, işgücümüzü yurtdışına yönlendirmeliyiz. Ama bunun için yükseköğretimde ciddi bir reform gerekiyor.
. Tüm gençlerimizi üniversite önüne yığmaktan vazgeçmeli, mesleki yönlendirmeyi çok daha erken yaşlarda yapmalıyız.
. Umut tacirliğinin bir çare olmadığını artık anlamalıyız.
. İstihdam fazlası gençlere, ek eğitim verilerek farklı alanlara kaydırabiliriz.
. Meslek yelpazesini günümüz koşullarına göre yenilemeli ve sayısını artırmalıyız.
. Diploma değil, istihdam odaklı eğitim modellerine kafa yormalıyız.
. Her mesleğin kutsal ve çalışmanın onurlu olduğunu yaşam tarzı haline getirmeliyiz.
. Dersaneleri, meslek kurslarına dönüştürmeliyiz
. Eğitim için eğitim değil, yaşam için eğitim modelleri üzerine kafa yormalıyız
. İstihdam fazlası alanlarda, yeni fakülte açılmasına ve kontenjan artırılmasına sınırlama getirmeliyiz
. Yaratıcılık, girişimcilik, üretim, pazarlama, kaynak yaratma, verimlilik ve sürdürülebilirlik kavramlarını, mesleği ne olursa olsun istisnasız her gencimize kazandırmalıyız.
Genç nüfusumuz, petrolden de, altından da çok daha değerli bir servet. Onu doğru işler ve doğru yönlendirirsek, kazanan biz oluruz.
Bu, o kadar zor mu?
Kesinlikle hayır.
Yeter ki, genç nüfusun, eğitimin, bilimin ve katma değeri yüksek üretimin önemine inanalım. Gerisi kendiliğinden gelecektir...