Ülkemizde yılda bir milyon 200 bine yakın bebek doğuyor. Peki kaç kişiye, kaç alanda istihdam olanağı sağlanıyor?
Bu sorunun cevabını bilmeden, atılacak her adım yanlış olur.
Ve maalesef biz bu sorunun cevabını ne biliyor ne de de bu konuya kafa yoruyoruz!..
Sürdürülebilir 7.5'luk kalkınma olduğunda, istihdam edilecek kişi sayısı 650, 700 bin olur deniliyor. Böyle olsa bile yine yılda 500 bin işsiz var demektir. Kaldı ki, son dönemlerde kalkınma hızı, bırakın 7.5'ları, eksiye düştü!..
Herkes çalışmak zorunda değil, diyenleriniz çıkacaktır. Elbette, nüfusun üçte ya da dörtte biri, herhangi bir şekilde, üretime, kalkınmaya katkıda bulunmayabilir ama geri kalanının ciddi anlamda iş bulması ve çalışması gerekir.
Yapılacak planlamalar işte bu yüzden önemli. Madem ki, demografik yapımızın korunması için her yıl bir milyonun üzerinde nüfus artışı gerekiyor, eğitimden istihdama tüm planlamaların bu çerçevede yapılması, olmazsa olmazların başında geliyor.
Örneğin kaçı akademik eğitime, kaçı mesleği eğitime yönelecek, kaçı mavi yakalı, kaçı beyaz yakalı olacak?
Kaçı hangi sektörlere yönelecek, kaçı girişimci olacak?..
Tüm bu soruların cevabını bilmeden, tüm öğrencileri üniversite önüne yığmanın, ne ülkeye ne de kişilere bir yararı olur. Kazanan da dünden bugüne olduğu gibi hep sınav sektörü olur!..
Gelecek, dünden ve bugünden çok farklı olacak. Bu nedenle, geleceği kurgularken yani geleceğe yönelik planlanmalar yaparken, her türlü önyargılardan kurtulmak gerekir.
Sonuç olarak, biz geleceği ciddiye almazsak, gelecek de bizi almaz!..