Kredili sistem, seçmeli dersler ve hayal okulları

Tek tip eğitim anlayışından vazgeçmenin zamanı hâlâ gelmedi mi? Yıllar önce kredili sistem ile esnek eğitim modelini ilk adım atılmıştı ama kalıcı olmadı. Seçmeli dersler “zorunlu seçmeli” derse dönüştü, hayal okullar ise hayal olmanın ötesine geçemedi.
Günümüz dünyasında artık diplomaya değil yetkinliklere bakılıyor.
Hangi konularda ne kadar iyi olduğun sorgulanıyor.
Bir değil bir kaç işi bir arada yapan el üstünde tutuluyor...
Yaratıcılık, iş bitiricilik, sorun çözücülük, kaynak yaratıcılık, yöneticilik, üretkenlik, pazarlamacılık ve özellikle de verimlilik çok önemli.
Peki bunlar okullarda ya da üniversitelerde kazandırılıyor mu?
Evet demek çok zor.
Tam tersine, sınav ve diploma odaklı eğitimde, bireysel yetenekler geliştirileceğine, eğitim kademeleri yükseldikçe köreltiliyor...
İlgi ve yetenekleri geliştirmek için bir ara Kredili Eğitim Sistemi getirilmiş ve öğrencilere ilgi ve yetenekleri doğrultusunda ders seçme özgürlüğü tanınmıştı.
Uzun ömürlü olmadı çünkü hem iyi anlaşılamadı hem de alt yapısı yeterince oluşturulmadan ülke geneline yayıldı. Oysa pilot uygulama ile kademeli bir geçiş sağlansaydı, sonuç çok daha farklı olabilirdi...
Seçmeli derslere gelince kağıt üzerinde öğrenciye her türlü seçim hakkı tanınıyor gibi gözükse de uygulamada eldeki öğretmene göre zorunlu seçmeli ders projesi olmanın ötesine geçemedi.
Dahası bu derslerin çoğunda sınavlara hazırlık etüt uygulamasına geçilmesi olayı daha da vahim boyutlara getirdi...
Dünyada giderek yaygınlaşan hayal okulları ise nedense bizde çok ilgi görmedi. Oysa günümüzde en büyük değer, hayal gücü!
Hayallerin ne kadar büyükse o kadar büyüksün.
Pek çok ülke, çocuklarını “sen hayal et, gerisi bizden” diye motive ederken, bizim “eski köye yeni adet getirme” ya da “icat çıkarma” diye hayalleri köreltmemiz kabul edilmez...
Hem ebeveynler hem de devlet olarak geleceği ne kadar doğru okursak, eğitime yönelik yol haritasını o denli doğru planlayabiliriz.
Savunma sanayinde olduğu gibi, ne olur artık eğitimde de ezber bozalım. Dünya aldı başını gidiyor...