LGS Değişecekse, Elbette Değişsin Ama!..

Sadece sınavlar değil, eğitimle ilgili atılan her adım, rahatsızlık yaratıyor.
Çünkü doğru olandan çok, günü kurtarmaya yönelik kararlar alınıyor.
O da kalıcı olmuyor,
Umarız yine öyle olmaz ama yapılan açıklamalar, sanki yine günü kurtarmaya yönelik...

Peki doğru olan ne?

Birinci şart, umut tacirliğinden vazgeçmektir.
Yani, tüm öğrencileri lise ve üniversite önüne yığarak, ne eğitimde eşitlik sağlayabilirsiniz ne de kalıcı bir sistem oturtabilirsiniz.
Kaldı ki, dünyanın hiç bir yerinde, böyle bir sistem yok.
Yani ilkokula başlayan her öğrenci, en iyi liselere girecek ve üniversite mezunu olacak diye bir anlayış söz konusu değil.
Önce bunu hazmetmemiz gerekir.
Kaldı ki, anne babaların da, öğrencilerin de böylesi bir arzusu yok.
Ama biz ev hanımı olacak öğrenciye de, işçi olacak gence de, sanki tıp, mühendislik, tıp okuyacakmış gibi bir müfredat dayatıyoruz.
O da yetmiyor, olmayacak hayaller kurdurup, dersane kapılarını aşındırmalarına ortam hazırlıyoruz...
Öğrencileri, ilkokuldan itibaren, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yönlendirme ve eleme sistemi, çağdaş eğitim sistemlerinin olmazsa olmaz kuralıdır.

Bizimkisi gibi hayal kırıklıkları ve demorolize edici bir sisteme, çok az ülkede rastlayabilirsiniz.

Sınav sistemlerinin yıllardır değişmesi de bu yüzden.

Hangi sistemi getirirseniz getirin, kalıcı olması mümkün değil.
Çünkü öğrencilerden 10’unu sevindirirken, 90’ını üzüyoruz. Hiçlik duygusu yaşatıyor, özgüvenlerini kaybettiriyoruz...

MEB’in, YÖK’ün ya da Cumhurbaşkanlığı Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu’nun ivedi olarak yapacağı iş, mevcut sistemleri yamalı bohçaya döndürmek değil, ilgili ve yetenekler doğrultusunda yönlendirme ve eleme sistemini hayata geçirmektir.

Bunu bugün yapmasak bile yarın yapmak zorunda kalacağız. Çünkü bu haliyle, mevcut iktidarları, kurumları ve en önemlisi de veli ve öğrencileri yıpratmanın ötesinde bir işe yaramıyor!..

Detayları konuşmak isteyen olursa, eminim ki, görüş bildiren ve örnek gösteren çok olacaktır...