LGS ve YKS’de asıl yarış tepede olacak!

Zor sınav maratonu sona erdi ama tartışmalar bitecek gibi değil. Sorular kimine kolay, kimine de zor geldi. Zaman dün azdı, bugün niye çoktu? Sıralama, puan ve yüzdelik dilimler değişir mi değişmez mi? Belli ki daha uzun süre konuşulacak...
Peki bu tartışmalar kime ne kazandıracak?
Değişen ne olacak?
En önemlisi de kime avantaj sağlayacak, kimin hakkı yenmiş olacak?..
Bu tür sıralama sınavlarında puanın ya da soruların kolaylığının ya da zorluğunun hiçbir önemi yok.
Sonuçta, herkesin öncelikle girmek isteği öğrenim kurumlarının belli sayıda bir kontenjanı var ve bütün yarış onlar için.
Kontenjanı dolmayan bölümlere kim girmiş, kim girmemiş hiç kimsenin umrunda bile değil.
LGS’de asıl yarış sınavla öğrenci alan liselerden bazıları için, YKS’de ise belli üniversiteler ve bazı bölümler için. Gerisi o olmuş, bu olmuş çok da fark etmiyor...
En tepedeki yarış yine kıyasıya olacak.
En yüksek puanlı öğrencilerden. Örneğin ilk 1000’e giren öğrencilerden bir çoğu da en az puana sahip olanlar kadar olmasa da ciddi anlamda üzülecekler. Çünkü ilk tercihlerine giremeyecekler.
Bu tür sınavlar, sevindirdiğinin 100 katını üzen sınavlar.
İşte bu yüzden umut tacirliğinden vazgeçip, madem ki kaçınılmaz, o zaman en az sayıda adayı, en az az şekilde üzmek gerekir...
Soruların içeriği ve adayların o yılki performansları ortalamaları elbette değiştirecektir. Ama sınav yapanların da soruların güçlük derecesi konusunda adil olmaları gerekir ki, dün niye öyleydi, bugün niye böyle tartışmaları yaşanmasın...
Dünü dünde bırakıp geleceğe odaklanmak sanki en doğru olanı. Bu yüzden tercihlere, mesleklere, öğrenim görülecek kentlere ve özellikle de barınma ve burs konularına yönelmek şu sıralarda kafa yorulacak en önemli konu olmalı...
Diğer tartışmaların boşa kürek çekmenin ötesinde hiç kimseye bir yararı olmaz. Çünkü moral bozukluğu dışında değişen bir şey olmuyor…