Öğretmen mutluysa, öğrenciler de mutludur. Öğrenci mutluysa aileler de mutludur. Ve, evinde ya da yakınında, öğrenci olmayan aile, çok nadiren bulursunuz...
MEB'in öncelikli görevlerinden birisi de, öğretmen ve öğrencilerimizi onore edici adımlar atmasıdır.
Yapmıyor mu?
Elbette yapıyor. Ama bu konuda bile her şeyi eline yüzüne bulaştırıyor. Alkış alacağı yerde, eleştirilerin odağı haline geliyor.
Kendini doğru anlatma konusunda ciddi sıkıntıları var.
Keşke, piar konusunda ciddi bir profesyonel destek alsa.
Ne iyi olur!..
Dereceye Girenler?
İşte bu konudaki zaafiyetini ortaya koyan zor çarpıcı tespitler:
"MEB, geçen yıl, öğretmenlere yönelik 2 makale yarışması açtı. Birisi "FETÖ" hakkında, diğeri ise "Nasıl Bir Eğitim" konulu idi.
Bu yarışmalarda ilçe birincileri, il birincileri belirlendi. Bunlara bir kalem bile hediye edilmedi. Yani derece yapanlar doğru düzgün onore edilmedi...
***
MEB bu yıl da Hasan Ali Yücel Öykü Yarışması açtı. Bu konu ile ilgili olarak ilçe ve il birincileri belli oldu. Sadece Türkiye 1.'si belli değil.
81 şehrin ve 900 ilçe Milli Eğitim Müdürlüğünün yüzde 90'dan fazla dilimi ilçe ve il birincilerini kamuoyuna açıklamadı. Yarışmanın sonucu neden gizlenir? Eğer seçim şaibeli ise hileli ise gizlenir değil mi?
Öğretmenlerle bu kadar alay edilir mi? Yetenekli insanlar bu kadar ezilir mi?
***
Ayrıca, 24 Kasım öğretmenler günü nedeniyle her ilçeden 3 öğretmen ismi belirleniyor. Bunlar vilayete bildiriliyor. İl MEM ilçelerden gelen isimlerin birisini o şehrin yılın öğretmeni olarak seçiyor. Bu konuda da şeffaflık yok... Her şey maalesef örtülü yürütülüyor.
Bu haksız, karanlık uygulamalar MEB'e yakışıyor mu?.."
Sorun Nerede?
Ortada bir art niyet olduğunu sanmıyoruz ama yanlış algı oluşturma konusunda MEB'in üzerine yok!
Bu sorunu, profesyonel destek alarak ve çok daha fazla şeffaflaşarak aşabilir.
Tabi öncelikle samimiyet geliyor!..
Samimiyet ve inandırıcılık barajlarını aşmadan ne yapsanız nafile!..
