adscode
adscode

MEB’e En Zor Döneminde Dost Önerileri!..

Ömer Balıbey, İstanbul gibi zor bir kente, en zor dönemlerde, çok farklı hükümetler, Bakanlar ve valiler ile en uzun süre görev yapan Milli Eğitim Müdürlerinden birisi. Sonraki yıllarda Bakanlık merkez teşkilatında başta öğretmen yetiştirme genel müdürlüğü gibi önemli görevlerde bulundu. Tüm bu birikimleri çerçevesinde, MEB’e uzaktan eğitim tavsiyesinde bulundu!..

aguclu@milliyet.com.tr




Balıbey, Bakan Yardımcısı Mustafa Safran'a gönderdiğim uzaktan eğitimle yönelik görüşlerini, bizimle de paylaştı. Çarpıcı ayrıntılar var…
Önceki gün de Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal’ın önerilerini paylaşmıştım. Onlar da takdire şayandı!..
Ankara, eskinin çok deneyimli ve değerli bürokratlarını, böylesi zor dönemlerde, neden çok daha aktif bir şekilde değerlendirmez ki?..

Uzaktan Öğretim!
Korona (Covid-19) salgını sonucu, bütün dünya beklenmeyen yeni bir durumla karşı karşıya kalmıştır. Bu süreçte toplum hayatı her alanda etkilenmiş, en çok etkilenen de eğitim alanı olmuştur. Ülkemizde 18 milyon üniversite öncesi ve 5 milyon üniversite öğrencisi ile bunların aileleriyle birlikte 40-50 milyon kişi bu süreçten etkilenmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığınca 13 Mart 2020 tarihinden itibaren okulların yüz yüze eğitime kapatılması ile dijital ağırlıklı uzaktan eğitim sürecine geçilmiştir. Aslında bu sürece uzaktan öğretim demek daha doğrudur.

Bu süreçte en büyük avantajımız, Milli Eğitim Bakanlığının resmi iş ve işlemlerde bilişim teknolojisi kullanımına diğer bakanlıklardan çok önce geçmesi olmuştur. Bu yüzden pandemi sürecine en hazırlıklı yakalanan bakanlıktır.

Bakanlığımızın son yıllarda eğitim teknolojisinin derslerde etkin kullanımı konusunda attığı en önemli adım, Fatih Projesidir.

Bakanlığın bu alanda son yaptığı girişim ise eğitim öğretim içeriklerinin uygun ortamda sunulması ve bunun etkin kullanılması amacıyla EBA(Eğitim Bilişim Ağı) sistemini oluşturmasıdır.

Bu süreçte bakanlık, EBA uygulamasının yanı sıra İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin denetiminde ve okul müdürlerinin hazırladığı programlar çerçevesinde okul öğretmenlerinin de öğrencilerine online sistemle uzaktan eğitim verme çalışmalarını başlatmıştır.

Bu konuda en büyük sıkıntı, milyonlarca öğrencimizin uzaktan eğitime ulaşacak televizyon, bilgisayar, tablet ve internet bağlantısına sahip olmamasıdır.

Ülkemizin bazı yerleşim birimlerinde internet bağlantısı da bulunmamaktadır. Ayrıca çoğunluğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bulunan sosyoekonomik açıdan dezavantajlı çok çocuklu ailelerin değişik kademe ve sınıfta bulunan çocuklarının tek televizyondan EBA’yı veya tek bilgisayardan uzaktan eğitim dersini izlemeleri mümkün olamamıştır.

Erişim Noktaları

Bakanlığın öğrencilerin internete erişimi için 5200 EBA erişim noktası kurması da sorunu çözmeye yetmeyecektir. Salgınla birlikte eğitimdeki eşitsizlikler daha da derinleşmiş durumdadır. Pandemiden önce imkan ve fırsat eşitliği yönünden aynı olmayan çocuklar sorunu varken, bu defa da uzaktan eğitime ulaşamayan öğrenciler sorunu ortaya çıkmıştır.

Bu süreç devam ederse, sayıları milyonlarla ifade edilen bu öğrenciler, çok büyük bir mağduriyete uğrayacaklardır. Bu nedenle Bakanlığımızca gerekli tedbirler bir an önce alınarak, bir neslin harcanmasına göz yumulmamalıdır.

Dünyadaki Uygulamalar

Dünyadaki ve Türkiye’deki son verilere göre Covid-19 salgınının uzun bir süre daha devam edeceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle 2020-2021 öğretim yılında da yüz yüze eğitimin tam olarak yapılamayacağı görülmektedir. İnsan ilişkilerinde olduğu gibi eğitimde de en verimli yöntem, yüz yüze yapılandır.

Ayrıca bazı tıp otoriteleri, pandemi yönünden okulların, dışarıdan daha sağlıklı olduğu düşüncesini ifade etmişlerdir.

Bu yüzden yüz yüze eğitimin kısmen ve kademeli de olsa bir an önce yapılabilmesi için gerekli koşulların hazırlanması gerekmektedir. Bu sürecin, eğitimimiz, öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz açısından eşitlikçi anlayışla en az zararla geçirilebilmesi için bazı önerilerimiz aşağıda ifade edilmiştir.

Eğitim Danışma Kurulu!

1. Milli Eğitim Bakanlığı acilen Sağlık Bakanlığı’nın Bilim Danışma Kurulu gibi bir Eğitim Danışma Kurulu kurmalıdır. Bu kurulda eğitimin bütün paydaşları yer almalıdır. Bu kurulda (veli ve öğrenci temsilcileri, her kademeden resmi ve özel okul öğretmen ve eğitim yöneticileri, öğretmen sendikaları, eğitimle ilgili STK'lar, sağlık sektörü temsilcileri, basın ve yayın temsilcileri, yerel yönetim temsilcileri, meslek odaları temsilcileri, servisçi ve kantinci odaları temsilcileri vb.) yer almalıdır. Bu kurul, eğitimin yurt genelinde takip edeceği genel politikayı belirlemelidir.

2. Eğitimdeki sorunların çözümü, merkezden değil, yerinden yapılmalıdır. Çünkü Türkiye’nin bütün bölgelerinin, il ve ilçelerinin nüfus yoğunluğu, fiziki mekan durumu, ulaşım, eğitim ekipmanları, internet alt yapısı bakımından şartları aynı değildir. Ayrıca Covid-19 salgınından etkilenme yönünden de yerleşim birimleri arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Hatta aynı ilin ilçeleri, aynı yerleşim birimlerinin merkezi ile varoşları arasında dahi farklar vardır. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı, yüz yüze eğitim konusunda ülke genelinde tek tip çözüm önermek yerine çözümü İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine bırakmalıdır. Onlar da, eğitimin paydaşları ile istişareler yaparak yerel çözümler üretmelidirler. Bu bağlamda öğrenci nüfusu düşük, fiziki mekanı müsait olan okullarda gerekli düzenleme yapılarak eğitimin tamamı yüz yüze yapılabilir.

3. Kapalı olan köy okulları acilen onarılarak eğitime açılmalıdır. Öğrenci azlığı ve güvenlik nedeniyle kapalı olan köy okulları kısa sürede eğitime hazırlanarak açılmalı ve çocukların köylerinde eğitim almaları sağlanmalıdır. Böylece taşımalı taşımalı eğitime de son verilmiş olacaktır. Bu konuda doğacak öğretmen ihtiyacı, sözleşmeli öğretmenler ve vekil öğretmenlerle karşılanmalıdır. Taşımalı eğitime ödenen para ile bu öğretmenlerin ücreti de karşılanmış olacaktır.

4. İnternet bağlantısı bulunmayan yerleşim birimlerine öncelikle internet bağlantısı sağlanmalıdır. Çünkü birçok öğrenci, bulunduğu yerde internet bağlantısı olmadığı için ya uzaktan eğitimden yararlanamamakta ya da bu bağlantıya ulaşabilmek için kilometrelerce uzaktaki yerlere gitmektedir. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ve yerel yönetimler, bu yerlerde internet bağlantısı kurulması için gerekeni yapmalıdır.

5. Uzaktan eğitime ulaşmak için gerekli teknik donanıma ve internet bağlantısına sahip olmayan öğretmenlerin ve öğrencilerin bu imkana sahip olmaları için bir seferberlik anlayışıyla hareket edilmeli, devlet, yerel yönetimler, meslek odaları ve iş insanları bu harekete gerekli desteği vermelidirler. Öğrenci ve öğretmenlerin kendi imkanlarıyla tablet ya da bilgisayar alımlarında çok ciddi kdv indirimi veya (muafiyeti) yapılmalıdır. İdeal olan öğretmen ve öğrencilerimizin tablet ihtiyaçlarının ve internet erişimlerinin ücretsiz sağlanmasıdır.

6. Covid-19 salgınının hiç görülmediği yerleşim birimlerindeki okullar ile fiziki mekan sıkıntısı olmayan öğrenci nüfusu düşük okullar, sosyal mesafeye uyulması koşuluyla yüz yüze eğitime açılmalıdır.

7. Diğer yerleşim birimlerinde okullar, gerekli teknik donanım sağlanarak sosyal mesafeye uyulması koşuluyla uzaktan eğitime ulaşamayan öğrencilerin eğitimine açılmalıdır. Çünkü onların ihtiyacı olan teknik donanım ve internet bağlantısı sorunlarının kısa bir sürede çözülemeyeceği görülmektedir. Uzaktan eğitime ulaşma imkânı olan öğrenciler de bu eğitimi evlerinden takip etmelidirler.

8. Diğer okullarda ise Millî Eğitim Bakanlığı’nın yapmayı planladığı “seyreltilmiş eğitim”e dayalı "hibrit eğitim modeli"ne bir an önce geçilmelidir. Bakanlığın, “seyreltilmiş eğitim” adı verilen sistem için geliştirdiği plan çerçevesinde, öğrencilerin farklı saatlerde okullara gitmesi sayesinde, sınıflardaki yoğunluğun azaltılmasını hedeflediği öğrenilmiştir. Yüz yüze eğitimin ağırlıkta olduğu hibrit modelde ise haftalık 40 saatlik derslerin 20 saate indirilmesi planlanmaktadır. Böylece tüm öğrencilere kademeli olarak haftada iki üç kez, yarım gün de olsa yüz yüze eğitim verilmelidir. Bu konuda Cumartesi günü de eklenerek haftada altı eğitim gün eğitim yapılmalıdır. Bu durumda 12 yarım gün eğitim yapma imkanımı elde edilecektir. Her eğitim Kademesi (ilkokul, ortaokul, lise) 4 yıl olduğuna göre, her sınıf için haftada üç yarım gün yüz yüze eğitim yapma imkanı doğacaktır. Böylece her yarım günde ayrı bir sınıf, sosyal mesafe kuralına uygun bir şekilde okulunda yüz yüze eğitim yapacaklardır. Böylece öğrencilere ödev vermek, sözlü ve yazılı sınav yapılabilecektir. Bu durumda öğretmen ihtiyacı doğarsa, atanamayan öğretmenlerden, sözleşmeli öğretmen veya ders saatli öğretmen statüsünde yararlanabilinir.

9. Öğretmenlerin ek ders ücretleri ödenmelidir. Son günlerde öğretmen kamuoyunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenlerin maaş karşılığı girdikleri ders saatlerini arttırarak ek ders ücreti ödemeyeceği yönünde söylentiler dolaşmaktadır. Bu da öğretmenleri çok huzursuz etmektedir.
Çünkü birçok öğretmen bütçe açıklarını ek ders ücreti ile kapatmaktadırlar. Eğer bu düşünce, öğretmenlerin uzaktan eğitim yapmasından kaynaklanıyorsa, bu son derece yanlıştır. Çünkü uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimden çok daha zordur. Çünkü ders müfredatı bu sürece göre düzenlenmemiş, öğretmenler bu eğitime göre yetiştirilmemiştir. Yüz yüze eğitimde öğretmen, sınıfın veya bazı öğrencilerin ders takibine göre, ders içinde farklı teknikler uygulayabildiği halde, uzaktan eğitimde bu imkanı bulamamaktadır.

10. Uzaktan eğitim dersleri günde üç-dört saati aşmamalıdır. Pedagoglar velilere, öğrencilerin günde en fazla bir saat civarında bilgisayar kullanmasını tavsiye ettikleri halde, bazen beş-altı saat uzaktan eğitim dersi yapılmaktadır. Bu da öğrenci ve öğretmenlerde radyasyon yorgunluğu, baş ağrısı ve mide bulanması (vb. sağlık sorunları yaratmaktadır)yapmaktadır.


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    1 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (1)