adscode
adscode

Sınavların kazananı kim? (2)

Sınavların bir kazananı kesinlikle yok. Sistem tıkanmak üzere hatta çoktan tıkandı.

aguclu@milliyet.com.tr




Bir önceki yazımızda sınavların kazananı kim sorusuna cevap aramış sonraki yazılarımızda bu yanlıştan nasıl dönebileceğimizi ele alacağımızı söylemiştik. Önce bir durum tespit yapıp, sonra da nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini yine hep birlikte karar verelim.
Gelinen nokta ortada.
Sınavların bir kazananı kesinlikle yok. Sistem tıkanmak üzere hatta çoktan tıkandı.
İşte size bir akademisyenin yaptığı çok çarpıcı bir tespit. Abartısı yok eksiği var:
“Biz enflasyonu sadece ekonomide olduğunu düşünüyoruz.
Oysa ki enflasyon artık hemen her alanda var.
Örneğin üniversite sayısı 209’a çıktı ama üniversitelerin değeri düştü.
Pek çoğunun verdiği diplomalar, unvanlar ne yurtiçinde ne de yurtdışında hiç bir işe yaramıyor.
Uzman sayısında müthiş bir enflasyon yaşanıyor.
TV’ler, uzmanlıklarını nereden aldıkları meçhul olana değişik konulardaki uzmanlardan geçilmiyor.
Güvenlik uzmanları, astroloji uzmanları, bir yerlerde 2-3 haftalık bir eğitim almış güzellik uzmanları vs.
TSK yıllardır ortaokul, lise mezunlarından uzman erbaş istihdam ediyor.
Oysa ki gelişmiş ülkelerde uzman kelimesinin karşılığı “specialist”tir ve buralarda bir konuda uzman olmak için lisans eğitiminin üzerine yıllarca master ve doktora eğitimi yapmış olmak gerekir.
Bir başka enflasyon da akademik kadrolarda yaşanmakta.
Sayıları hızla artan üniversitelerle ve tez yazım bürolarınca aleni bir şekilde para karşılığı yazılan tezlerle alınan dr unvanında ve akademik unvanlarda büyük bir artış yaşanmaktadır.
Özel, vakıf ya da devlet üniversitelerinin çoğu adeta akademik unvan dağıtım merkezleri şeklinde faaliyet göstermektedirler.
Burada ayrıca bir çelişki var ki, o da şudur: özellikle tıp fakültelerinde tıp eğitimi verecek; hekim, asistan, uzman hekim yetiştirecek akademik kadro sahibi yeterli sayıda hoca yok. Ama hemen her özel hastanede veya tıp merkezinde, pek çok tıp fakültesinde bulunmayan kadar profesör, doçent ve dr öğretim üyesi hoca çalışıyor.
Örneğin Ankara Çankaya Cinnah Caddesinde veya Çukurambar semtinde mevcut akademik unvanlı özel muayenehane sahibi hoca sayısı; bırakın son yıllarda yeni kurulan üniversiteler bünyesindeki tıp fakültelerini; bilinen, eski tıp fakültelerinde bile yok.

Bu arada şunu da belirteyim ki, yurtdışına gidenler bilirler; dünyanın hemen hiçbir kentindeki binalarda bizdeki gibi prof., doç. veya doktor öğretim üyesi unvanları yazılı hekim tabelasına ve özel muayenehaneye rastlamak mümkün değildir.
Malumunuz tam gün yasası ile birlikte muayenehanede çalışmayı tercih eden hocalar üniversite hastanelerinde eğitim amaçlı da olsa hasta muayenesi veya ameliyat yapmamaktadırlar.
Ayrıca, devlet ve üniversite hastanelerinde çalışma şartları, fiziki şiddet ve ücret gibi nedenlerle pek çok yetişmiş uzman hekim istifa etmekte yurtdışını gitmeyi veya özel çalışmayı tercih etmektedirler.
Özellikle son dönemde çeşitli üniversitelerdeki tıp fakültelerinde veya devlete ait eğitim araştırma hastanelerinde hoca veya uzman hekimlerin ayrılması nedeniyle bazı bölümlerin kapatıldığı haberlerini okuyoruz.
Bu bölümlerde eğitim alan tıp öğrencileri, asistanlar, uzmanlık eğitimindeki hekimler başka hastanelere görevlendiriliyorlarmış.
Peki o gittikleri hastanelerde yeterli sayıda hoca var mı acaba?
Bu gerçekler ortadayken bir de uzman hekim açığını kapatmak için TUS sonucu uzmanlık eğitimi kontenjanları iki katına nasıl çıkartılmış?..”
Neler yapılabilir sorusunun cevabı ise bir sonraki yazımızda. Sizlerin katkıları da çok önemli...


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)