Lise ve üniversite giriş sınavlarına yönelik olarak genelde hep öğrenciler sorgulanıyor. Peki ya veliler, öğretim kadroları ve çok daha önemlisi MEB, Talim Terbiye Kurulu, YÖK ve ÖSYM? Asıl sorgulanması gereken onlar değil mi?
Yüzlerce dersin okutulduğu, onlarca yetkinliğin kazandırıldığı lise mezuniyeti sonrasında
üniversite giriş sınavlarında sadece 10 dersten soru sorulması ne kadar doğru?
LGS, YKS ve KPSS benzeri sınavlar, eğitimin ve öğrencinin genel yeterliliğini ne kadar
ölçüyor?
Daha da önemlisi lise ve üniversitelerde klasik sınavlar yapılırken, sınavlarının sadece teste
yönelik olması, hormonlu ortaöğretim başarı puanına seyirci kalınması ve mülakat
dayanması vicdanları hiç rahatsız etmiyor mu?
Tüm bu olup bitenlere MEB, Talim Terbiye Kurulu, YÖK ve ÖSYM’nin seyirci kalması kabul edilemez.
Öğrenci ve öğretmen sınavlardaki düşük ortalamalar konusunda MEB’in, YÖK’ün,
üniversitelerin ve ÖSY’nin kendilerini sorgulamaları akıllarının ucundan hiç geçmiyor mu?
Kabahatli bizi de olabilir miyiz diye zerre kadar da olsa vicdani sorumluluk duymuyorlar mı?..
Üniversite sınavlarındaki ortalamaların ne kadar düşük olduğunu defalarca paylaştık, KPSS
alan sınavlarında da ortalamalar arzulanan düzeyde değil. Ama ille de bu konuda kabahatli
aranıyorsa son sırada öğrenci ve öğretmenlerimiz gelir! Aksi yönde oluşturulan algının da
kimseye bir yararı dokunmaz! Özellikle de eğitimimize!
LGS, YKS ve KPSS benzeri sınavlarda yüzde 50 barajını aşan ders
sayısı birkaç tane ki aşamayanlara yükleniliyor?
Kaldı ki bu sınavlar bir başarı sınavı değil, sıralama sınavı!
Mezun olunan öğretim kurumları bazında bakıldığında da ortaokuldan
üniversiteye
benzeri bir tablo söz konusu.
Peki bu konuda derinlemesine bir analiz yapılıp, ilgili okul ya da
fakültelere yönelik bir inceleme başlatıldı mı?
Konular ve sorumlular
araştırıldı mı?
Keşke gönül rahatlığı ile evet diyor olabilseydik.
Bu arada sınavlara giren tüm adayların performanslarını, sadece
sınav sonuçları ve mezun oldukları öğretim kurumu üzerinden değerlendirmek ne kadar doğru?
Son üç, beş yıla yayılan bir hazırlık süreçlerinin, yaşanmayan
çocukluk ve gençlik yıllarının hiç mi önemi yok?..
Sınavlar sosyolojik bir vaka haline geldi ama hala ciddiye almıyoruz!..