Görmedikleri, yaşamadıkları, çekmedikleri çile kalmadı derken, pandemi de tuzu biberi oldu. Rahat bir günleri olmadı…
Evet çabuk sıkılıyorlar, öfkeli ve mesafeliler ama niye böylesiniz diye soran da yok.
Ebeveynler de dahil tüm yetişkinler onlardan şikayetçi, onlar da kendilerini anlamama konusunda direnen herkesten şikayetçi.
Peki bu işin sonu nereye varır? Sağlıklı bir öngörüde bulunmak her zaman zordu ama sanki şu günler de çok daha zor…
Dayatmalara karşılar, sosyal medya her şeyleri, sorgulamadan kabullenmeleri mümkün değil. İlgilerini çeken korularda detaycılar ama ilgi alanlarına girmeyen konular umurlarında bile değil…
Eksileri yok mu? Kimin yok ki!
Görmeyelim ya da sineye mi çekelim?
Elbette hayır ama harcamak için değil de kazanmak için mücadele verirsek, bu herkesin yararına olur…
Eskilerin, “Anne, baba olunca anlarsın” diye bir sözü var.
Çoğu o potaya girdi ya da girmek üzer.
Bakalım, kendi çocuklarıyla, nasıl bir etkileşim içerisinde olacaklar.
Protest kişilikleri aynen devam mı edecek yoksa onlar da “böyle gelmiş, böyle gider” diyenler kervanına mı katılacak, hep birlikte göreceğiz..
Gençler, özellikle de Z kuşağı gençliği, çok çekti.
Ne olur onlara daha fazla yüklenmeyelim.
Başta istihdam olmak üzere hemen her konuda önlerini açalım.
Kesinlikle pişman olmayız..
Soran, sorgulayan, araştıran, üreten, büyük düşünen, girişimci bir gençlik istiyoruz diye hep söylemiyor muyuz?
Ne olur artık, onlara bu fırsatı tanıyalım...