adscode
adscode

ÖNCE EĞİTİM

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de eğitim, en çok tartışılan konuların başında gelir. Eğitim sorunu, sadece okul çağında çocuğu olan aileleri ilgilendiren sorun değildir. Toplumsal hayatın her alanında ya da yaşamımızın her köşesinde eğitim vardır. Bu nedenle, dünyada olduğu gibi ülkemizde de eğitim, en çok tartışılan konuların başında gelir.

ikegitmeni@hotmail.com




“Herhangi bir ulusun yok edilmesi atom bombası veya uzun menzilli füzelerin kullanılmasını gerektirmez… Sadece eğitim kalitesini düşürmek ve sınavlarda kopya çekilmesine izin vermek yeterlidir.

Hastalar, bu tür doktorların elinde ölür.

Binalar, bu tür mühendislerin ellerinde çöker.

Para, bu tür ekonomistlerin ve muhasebecilerin elinde kaybolur.

İnsanlık, bu tür din görevlilerinin elinde ölür.

Adalet, bu tür yargıçların elinde kaybolur.

Eğitimin çöküşü milletin çöküşüdür.”

 

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de eğitim, en çok tartışılan konuların başında gelir. Eğitim sorunu, sadece okul çağında çocuğu olan aileleri ilgilendiren sorun değildir. Toplumsal hayatın her alanında ya da yaşamımızın her köşesinde eğitim vardır. Bu nedenle, dünyada olduğu gibi ülkemizde de eğitim, en çok tartışılan konuların başında gelir. Son zamanlarda sosyal medya ve bazı eğitim sitelerinde, Güney Afrika’da bir üniversitenin girişinde yazıldığı ifade edilen şu söz paylaşılmaktadır: “Herhangi bir ulusun yok edilmesi atom bombası veya uzun menzilli füzelerin kullanılmasını gerektirmez… Sadece eğitim kalitesini düşürmek ve sınavlarda kopya çekilmesine izin vermek yeterlidir.

Hastalar, bu tür doktorların elinde ölür.

Binalar, bu tür mühendislerin ellerinde çöker.

Para, bu tür ekonomistlerin ve muhasebecilerin elinde kaybolur.

İnsanlık, bu tür din görevlilerinin elinde ölür.

Adalet, bu tür yargıçların elinde kaybolur.

Eğitimin çöküşü milletin çöküşüdür.”

Gerçekten Güney Afrika’da bir üniversitenin girişinde yer alıp almadığı teyide muhtaç bir bilgi ancak, eğitimle ilgili çok güzel bir söz olduğu ortada… Bazen bir söz, yüzlerce hatta binlerce sayfalık kitabın anlatamadığını özetler. Bu söz de o türden bir söz…. Bu söz, eğitimin önemini o kadar kesin, açık ve o kadar dosdoğru anlatmıştır ki, eğitimin neden öncelikli olması gerektiğinin cevabını da içinde barındırmaktadır.

Eğitimle ilgili hemen her gün birileri tarafından yorumlar yapılır, yeni tartışmalar açılır. Ancak, yıllardır bir türlü toplumsal beklentilerin karşılanamadığı alanların başında eğitim gelir. Eğitim haber sitelerinde, eğitimde yeni bir değişim ve dönüşümün yapılacağı ile ilgili haberler yer almaya başladı. Bazı eğitim haber ajanslarının sitelerinde, Milli Eğitim Bakanlığın Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirilmesiyle ilgili taslak yayımlandı.  Taslak incelendiğinde, mülakatın kaldırıldığı, kariyer ve liyakat esasları çerçevesinde bazı kriterlerin getirildiği ifade ediliyor. Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirme taslağını yayımlayan eğitim haber ajansı taslağı değerlendirdiğinde, mülakatın kaldırılmasını eleştiriyor, bir sendikanın buna itiraz edeceğini, muhtemelen de mülakatın tekrar ekleneceğini ifade ediyor. Peki, sormak lazım mülakat olacaksa değişiklik niye yapılıyor? Mülakatın bir değerlendirme ölçütü yerine farklı amaçlarla kullanıldığını, eğitim çevrelerinde ya da toplumun herhangi bir kesimine sorduğunuzda bilmeyen yok… Peki, bu kadar olumsuz algı oluşturan bir ölçme değerlendirme tekniğinden kurtulmak yerine, neden birileri ya da bir sendika mülakat için diretir? Bunun cevabının konun tarafları ve eğitim çevreleri tarafından çok iyi bilindiğini düşünüyorum…

Taslak incelendiğinde ek değerlendirme formunda bazı kriterlerin objektif olmadığı görülmektedir. Yüksek lisans ve doktoradan bahsediliyor. Ancak eğitimi yönetimi alanındaki tezsiz yüksek lisansın diğer alan öğretmenliklerinin tezsiz yüksek lisanslarıyla bir tutulmaması gerektiği açık belirtilmemiştir. Kariyer ve liyakat ilkeleri ve esasları çerçevesinde bir yönetmelik hazırlamak isteniyorsa, eğitim bilimleri enstitülerinin görüşleri alınarak hazırlanmalıdır.

Eğitimde kariyer ve liyakat esasları konusunda çok sayıda yazı kaleme aldım. Aynı tekrarları yapmak istemiyorum. Bu yazımda, eğitim bilimleri enstitülerine değinmek istiyorum. Geçmişte eğitim yönetimi ve teftişi mezunları, müfettiş ya da eğitim kurumlarında yönetici olarak değerlendirilirdi. Eğitim bilimlerinde çok saygın akademisyenlerimiz var. Günümüzde eğitimle ilgili herkesim yorum yapmakta, tartışmalara katılmaktadır. Televizyonlarda köşe yazarları, eğitimle ilgili ahkâm kesmektedirler. Ancak, üzülerek belirtmek gerekir ki, eğitim bilimci akademisyenlerin eğitimle ilgili görüş ve önerilerini basın-yayın organlarında yeterince görmek mümkün değildir. Kariyer ve liyakat esasları ve ilkelerinden bahsediyoruz, eğitim yönetimi ve teftişi mezunu olup, atıl durumda olan birçok öğretmenin olduğunu biliyoruz. Lisans eğitiminden sonra iki yıl eğitim gören, tez hazırlayan ya da bir dönem seminer sunumu yapan öğretmenlerin yaptığı çalışma mı, bir oturumluk sınav mı liyakati ölçecektir?  Eğitim enstitüleri mezunları değerlendirilmeyecekse, bu programları niye açıyoruz? Yıllar önce eğitim enstitüsünden bir akademisyenle eğitim üzerine söyleşi yapmak istedim. Akademisyen hocamızı, kırgın, umutsuz ve mutsuz görmem beni çok üzmüştü…   

Son olarak, eğitimle ilgili aşağıdaki bazı soruları soramadan edemiyorum. Eğitimle ilgili sorunlara ilişkin çözüm önerilerini, dışarıdan eğitimle ilgili bilişim pazarını elinde tutan, küresel şirketlerin önerilerinde mi, eğitim bilimleri alanında başarılı akademisyenlerin önerilerinde mi aramalı?...Dünyada bilişim teknolojisinin bilinçli tüketimi konusunda tartışmalar yapılırken, eğitim sorunlarını sadece bilgi teknolojisi çerçevesinde değerlendirmek ya da tüketici bir eğitim modeli üzerinde ısrarcı olmak ne kadar doğru?... Beyni belirli seçeneklerle sınırlayan sınav odaklı eğitim modelleri yerine, üretim odaklı, uygulamalı ve yaşayarak öğrenme modellerini neden düşünemiyoruz?..

Gazi Mustafa Kemal Atatürk: “Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.”  diyerek, Cumhuriyetin kuruluşun da eğitimin bir ülkenin geleceğini belirleyicisi olacağını en iyi şekilde özetlemiştir, diye düşünüyorum… Geleceği aydınlık, yarınları umut dolu bir nesil için, “ÖNCELİĞİMİZ EĞİTİM”…

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)