Bu gerçeği görmeyen onun yerine bu çıtayı kendi belirlemeye kalkan, bunu yaparken de diğer kurumları ağır Rekabet şartları altında ezip kenara çekilmeye zorlayanlardan bahsediyorum.
Tüm bunları yüksek sesle söylemiyorlar ama oluşturdukları kamuoyu ve değişik hazırlıklarla bunu çok net belli ediyorlar.
Bu konuda yaptıkları kulis çalışmalarından bazıları, belirledikleri tekelci yüksek fiyatların bozulmaması, öğrencilere verilen Teşviklerin kaldırılması, yeni okul açmak isteyenlere yüklü teminat şartlarının getirilmesi.
Böylece bilhassa orta ve az gelirli bölgelerde ki öğrencilerin farklı eğitim alması için gerekli imkânı sağlayan orta ve küçük sermayeli Özel okulların kan kaybetmesini istiyorlar.
Hepimizin isteği ve hedefi yalnızca Özel ya da Devlet fark etmeden Okullarımızın tamamında; öğretmen ve öğrenci düzeyinin, eğitiminin, fiziki ve teknik imkânları aynı olmasıdır.
Ama bunun kısa vade gerçekleşmesi imkânsız.
Çünkü Ülkemizin kendi içinde sosyolojik, demografik, ekonomik ve daha sayamadığımız birçok farklılığı mevcut.
Peki, üstü örtülü olarak pek haz etmedikleri bu okullar kapandığında onlardan doğan boşluk nasıl kapatabilecek?
Ülkemizin yalnızca seçkin semt ve şehirlerinde değil de, Varoşlarda, kırsallarda, gecekondu Mahallerinde, Anadolu’nun ufak ilçelerindeki öğrenciler Özel Eğitimle nasıl bulaşacak?
Durgun, vasat görülüp şans tanınmayan ama en ufak bir fırsat verildiğinin de harikalar ortaya çıkaran bu süper çocukları kimler keşfedecek?
Şunu da kesinlikle katılıyorum; Özel Okulculuğu tam olarak ticari gören bunun sonucunda batan, batmakla da kalmayıp öğretmenini, öğrencisini mağdur eden müteahhit zihniyetli okul anlayışını da kesinlikle karşıyız.
Ama Eğitime gönlünü ve ömrünü koyan, yıllar geçtikçe de bu konuda tecrübe ve deneyim kazanan bu küçük ve yeni okullara sahip çıkmak, desteklemek Ülkemizin Eğitimdeki gelişmesine yapılacak en büyük katkıların başında gelmektedir.
Onun için onlara da biraz daha zaman ve anlayış gösterelim.
