Her ne kadar artık tarih oldular desek de birileri ısrarla "dershane ruhunu" geri çağırmaya devam ediyor. Özel Öğretim Kursu Yönetmeliğinde bilim grubu derslerinin 5'e çıkarılması ile bu hareketlilik daha da arttı.
Dershaneler dönüştürülürken söylemiştik, "Sınav varsa hazırlık var, hazırlık varsa rekabet var." diye.
Bu gerçeklikten yola çıkarsak, yaklaşık iki yılık bir durgunluktan sonra yeniden dershane açma çabaları da gayet normal . Onun için isim değişikliği ile eğitim hayatımıza giren "Özel Öğretim Kursuları”nın çoğalma gayretleri de aslında işin tabiatına aykırı değil.
Her ne kadar Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları bu kurumlara pek sıcak bakmayıp desteklerini pek belli etmeseler de birçok eğitimci arkadaşımız kuruluş dilekçesi hazırlıklarına ya başladı ya da başlamayı ciddi olarak düşünüyor.
Bizim anlamadığımız, Bakanlık bu işe sıcak bakıyor mu, bakmıyor mu? İşte onu bir türlü çözemedik.
Gerçi hukuk devletiyiz, kurum açmak için gerekli olan standartları oluşturup izinleri de aldınız mı, artık kimse size kurum açamazsın, diyemez; kanun belli, yönetmelik belli.Şunu da söylemekte yarar var, öyle kamuoyunda yansıtıldığı gibi abartılı bir açılış curcunası da pek yok.
Geçen gün birileri, "İki bin tane Özel Öğretim Kursu açılacak." diye beyanat vermiş ancak bu şu an için abartılı bir sayı, biz bu sayılara ancak beş yıl içinde ulaşılır diye tahmin ediyoruz. Ulaşabilir diyoruz çünkü Milli Eğitim Bakanlığının bu işin kökeninden gelen Temel Liselere yönelik alacağı bazı taktiksel kararlarla Özel Öğretim kursları bugünkü sayılarında da kalabilir.
Bakanlığımızın Temel Liselerle ilgili alabileceği bu taktiksel kararlar nedir?
- Mezun öğrencilere hafta sonları "üniversite hazırlık kursu" veren Temel Liselere, dışarıdan 9, 10, 11 ve 12. sınıf yetiştirme ve üniversite hazırlık kursu açma izni verilmesi. Zaten devlet okullarında okuyan öğrenciler başka devlet okulunda açılan bu kurslara kayıt yaptırabiliyor. Bu geçişlere Temel Liseler de dâhil edilebilir.
- Temel Liselere TEOG'a hazırlanan 8.sınıf öğrencileri için yalnızca Cumartesi günleri kurs açma izni verilebilir. (bilhassa nüfusu az olan ya da varoş dediğimiz yerlerdeki Temel Liseler )
Bu hususlar göz önünde bulundurulduğu takdirde mevcut binalarda, ek öğretmenlerle, yeni " Özel Öğretim Kursları" açılmadan bu talepler karşılanıp öğrenciler için gerekli hazırlık grupları oluşturulabilir.
Aksi takdirde Temel Liseler ile Özel Öğretim Kursları ileriki yılarda yoğun ve yıkıcı bir rekabete girecekler.
İşin birde ekonomik boyutu var. Özel Öğretim Kursları için yeni binalar, demirbaşlar ve diğer masraflarda bu işin cabası. Birde yeterli öğrenci bulunamadı mı işte o zaman çöküşler, iflaslar, işsizler ve de yitirilen umutlar.
Temel Liselere ilişkin bu radikal kararların alınmasıyla özellikle nüfusu az olan ilçelerdeki kurumlar Lise öğrencileri dışında kurs öğrencilerini de bünyelerine alarak gerekli öğrenci sayısına ulaşacak, böylece bu kararlar onlar için birer can simidi vazifesi görecektir.
Bu konuya ilişkin farklı sesler de çıkabilir;
"Herkes kendi işini yapsın; okul okulluğunu, kurs da kursluğunu." diyenler ya da yeni kurumların açılmasını "ekonomiye can" olarak görenler bulunabilir. Yada böyle bir Eğitimin pedagojik olmadığını.
İşte o zaman Özel Öğretim Kursları eğitim hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline de gelebilir, geçmişte Dershanelerin olduğu gibi.
Bizim tek gayemiz üç beş sene önce başladığımız yere geri dönmememiz, o kadar.
