Her ne kadar merkezi sınavları başarının bir göstergesi olarak görmeyenler olsa da, TEOG, YGS, LYS başta olmak üzere birde işin içine PİSA sonuçları girince, öğretmelerimizin mesleki yeterlikleri ister istemez sorgulanmaya başlıyor.
En son basında yayınlanan, öğretmen adaylarının kendi branşları ile ilgili KPSS netleri bile korkutucu.
Televizyonlardaki yarışma programlarında yarışan öğretmenlerimiz her defasında yüreğimizi ağzımıza getiriyor.
Tarih öğretmenin Fidel Castro’yu bilmemesi ise magazinin ötesinde tüm camiayı yaralayan bir haber olup çıkıyor.
Fikri ve ideolojisi ne olursa olsun öğretmenlerimizin güncel olayları takip etmesi şart.
Ama maalesef şuaralar öğretmenler odasında takip edilenler genelde sosyal hesaplar.
Nasılsa devlete atandım bundan sonra bana kimse dokunamaz mantığı çok sakat bir mantık.
Öğrencilerine bir yıl boyunca hiçbir şey vermeyen, derste zamanı verimsiz kullanan, soru çözmeyen, sorulanlara cevap vermeyen yaptığı ve düşündüğü tek şeyin çıkış saatleri ve o yıl yapacağı tatil günleri ile ilgili hesaplar olan öğretmenlerin kendilerine çeki düzen vermesi gerekiyor.
Okullarında bu tip davranışları sergileyen Öğretmenlerin yaptıklarına ses çıkartmayan İdarecilerinde vicdanları pek rahat olmamalı bizce.
Yıllardan beri argo tabirle has bel kader kapağı attığı okuldan mezun olan öğrencileri tarafından hayırla, sevgi ile anılmayanlarda hiç bunu içerlemesin.
Çünkü o çocuklar laylom geçen okul yıllarından sonra hiçbir şey öğretmediğini anladıkları öğretmenleri nasıl iyi şeyler söyleyebilir.
Öte yandan tüm bu yapılanlara inat, Meslek aşkı ile yanan, elinden gelen tüm gayreti bu kutsal mesleğe adayan Meslektaşlarının şevkini kırmalarından ise hiç bahsetmiyorum bile.
Özel sektörü söylememe gerek yok zaten orada bu tip suiistimallere pek yer yok, varsa da buna müsaade eden kurumların pek uzun soluklu olacağını sanmıyorum, kapanıp gider.
Herkes işini hakkı ile yapmalı yoksa er ya da geç adalet yerini bulur, bizden söylemesi.
