adscode
adscode

Bin Kitap Okudum Hayatım Değişti!

Hani derler ya, "Bi' kitap okudum, hayatım değişti." İşte önemli olan bu “Bi” kısaltmasından ne anladığımızdır.

cemozel2021@gmail.com




Bilirsiniz, Evliya Çelebi Hz. Muhammed'i gördüğü bir rüyasında, “Şefaat ya Resulallah” diyeceği yerde, heyecandan dili sürçerek, “Seyahat ya Resulallah” der. Bunun üzerine, kendisine seyahatin müjdelendiğini düşünür ve böylece gezilerine başlar.

Ben de “Bi'”deki kısaltmaya “r” koyup “bir” yapacağıma “n” harfini yapıştırıp “bin” dedim. Sonra da kendime “Bin kitap okudum, hayatım değişti.” düsturunu rehber edindim.

Öyle ya, bir kitapla bahar gelir mi? Gelmez tabi. Bu nedenle bir kitap, hiç işimize yaramaz. Uzun süredir ben de böyle bir beklentinin içine girmiştim. Hayatımı değiştirecek o kitaba ne zaman rastlayacağım? Elime aldığım her kitap için, “Acaba bu mu?” diyordum. Leyla ile Mecnun dizisindeki İsmail Abi'nin “o gemi”yi beklediği gibi ben de çok bekledim; ama gelmedi bi' türlü hayatımı değişterecek kitap. O kitap buraya gelmedi.

Yılmadan okumaya devam ediyorum; ama gördüm ki, her bir kitap azar azar kanıma girip beni değiştiriyor, dahası geliştiriyor. Azar azar verilen zehirler gibi; ama bizimkisi tatlı zehir, zararsız zehir, hayat veren cinsinden.

Meğer her bir kitaptan aldığımız tat, öğrendiğimiz bilgi ve edindiğimiz deneyim, Voltran'ı oluşturur gibi bizi biz yapıyormuş. Bizler okuduğumuz kitapların bir bütünüyüz. Okudukça bu bütünü sağlamlaştırıyoruz.

Buradan bilim insanlarımıza sesleniyoruz. Dış gezegenleri keşfetmeden önce iç dünyamızı keşfetmek için sizden bazı araştırmalar yapmanızı istiyoruz. Örneğin bazı ilaç formülleri bulmanızı istiyoruz:

Kitap okumayı arttıran iştah şurubunun formülü

Kitap okurken uyku kaçırmayı sağlayan burnumuzun mağara girişlerine süreceğimiz losyonun formülü

Kitap okurken sıkılmayı önleyici kremin formülü

Kitabımızın sonu yaklaşırken “Kitabın, bitiyor, yenisini al” diyip beynimize uyarıcı sinyaller gönderen hapların formülü

Kitaba açlık hissi veren suda eritip içeceğimiz ilaçların formülü…

Şaka bir yana, şu merak hissini nasıl uyandıracağız öğrencilerde? Nasıl kurtaracağız cep telefonlarından, tabletlerden onları. Dışarı çıksalar. Yere yatsalar. Karıncaların çalışkanlığını gözlemleseler. Arıların eşeysiz üremedeki rolüne tanık olsalar. Ağaca çıksalar. Çıktıktan sonra iniş için ne yapacaklarını kara kara düşünseler. İnişi hesaba katmadıkları için kendilerine kızsalar; ama bu kızgınlık yerini yaratıcı fikirlere bırakırken toz olup gitse akıllarından. Belki yarın öbür gün Piramitleri görmeye gittiklerinde deveye binmeden önce inişi bile düşünebilirler bu sayede. Orada deveye binmek 1 Euro imiş. Ucuz olduğu için koşa koşa deveye binenleri inişte bir sürpriz beklermiş. Tıpkı ağaçtan inmeye çalışan çocukları bekleyen sürpriz gibi. Deveden inmek için de ücret ödeniyormuş. Üstelik 10 Euro!

Sanırım merak hissini uyandırmak çocuklarımızı da değerli hissettirecek. Sunay Akın’ın da dediği gibi, onlara aldığımız oyuncaklar bile çocuklara yaklaşımımızın bir göstergesi. Son sözü yine Sunay Akın’a verelim: “Oyuncakları çocuklarına düşleri, hayalleri çoğalsın diye değil, oyalansın diye alan bir milleti oyalamak, ne kadar da kolay oluyor.”


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)