adscode
adscode

Fenerbahçe’deki takım ruhu: Bakmasını bilen için futbol bile bir ders!

Üzerinize afiyet biraz Fenerbahçeliyim. Eşim duymasın; ama evlendiğimizden beri futbol maçlarını seyredemez oldum. Çünkü onun için evde maç seyretmek bir kâbus. Çocukluğunda evinde sürekli maç seyredilirmiş. Biraz onun gönlü olsun biraz da kitap okumaya daha çok zaman kalsın diye benim için de bahane oldu maç seyretmemek. Maç öncesi röportajlar, maçın ilk yarısı, devre arası, ikinci yarı, maç sonrası değerlendirmeler derken on binlerce saniye heba oluyordu.

cemozel2021@gmail.com





Ali Koç'la birlikte, özellikle bu sene, “Yönetsel anlamda neler yapılıyor?” konusunu merak ettiğim için, az da olsa hazırlık maçlarının özetini izliyorum.

Daha önceden kulüpten ayrılmış bir teknik direktörü tekrar işe almadaki riski düşündüm. Acaba pişman olunur mu yoksa başarı yakalanır mı? Neyi düşündüler de tekrar aynı kişiyi takımın başına lider olarak getirdiler? Bunu zaman gösterecek.

Maçların özetini izlerken gollerden çok, başka şeylere odaklanıyorum. Örneğin sahada kaç Türk oyuncu var? Oyuncuların kramponları yani bu yılki moda renkler, formadaki lacivert renginin koyuluğu, açıklığı ve kalecilerin giydiği renkli renkli formalar (Sanırım forma yerine kaleci kazağı deniliyor kalecilerin giydiklerine)...

Son dört beş maçın özetini izlediğimde çok enteresan bir özellik farkettim Fenerbahçe'de. Atılan her gol sonrası bütün futbolcular, golü atan oyuncunun etrafında birleşip, birbirlerini kutluyor, sarılıyor ve adeta kenetleniyorlar. Takım olma ruhunu görmemek olası değil. Savunmadaki oyuncu bile, o koca sahada, koşa koşa gelip bu zincirin bir halkası oluyor.

Zannediyorum ki bu bile öğretilmiş bir kucaklaşma. Adım gibi eminim ki hocaları her gol attıklarında "Birbirinize sarılın, kenetlenin." demiştir.

Dışarı atılan bir top için de arkadaşların birbirine tepkisi hep olumlu yönde. Moral bozmadan hep destekler nitelikte. Bence değişim burada başlamış Fenerbahçe'de.

Gol atmak dünyanın en güzel hislerinden biri. Atanlar bilir. Bu sevinci taraftarla ya da kulübedeki hocayla ve teknik heyetle paylaşmak muazzam bir duygu yoğunluğu olmalı. Bu sevinç gösterilerini yıllarca izledik televizyonlardan. Belli ki "Bu sevinci başkalarıyla paylaşacağınıza kendi içinizde paylaşın", demiş hocamız. Benim Fenerbahçe maçlarını izlerken, iyi bir takım olabilmek için gördüğüm, benimsediğim, ders çıkardığım en önemli unsurlar bunlardı. Sevinçte ve hüzünde hep birbirimizin yanında olmak. Kötü gün dostu bulmak kolaydır, önemli olan iyi gün dostu olmaktır yani başkasının mutluluğunu paylaşmak da çok ama çok büyük bir erdemdir.

Eğer istersek futboldan bile kendimize dersler çıkarabiliriz, yeter ki bakmasını bilelim. 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)