Yazılarımın pek çoğunu eğitim konusu, kitaplar, bilimsel araştırmalar ve analizler oluşturuyor. Zaman zaman da örnek hareketleriyle beni çok etkileyen şahısları köşeme taşıyorum. Bugünkü yazımda da, zamanının pek çoğunu hayvan dostlarımız için mücadeleye ayıran birini konuk ediyorum.
Kovboyların cirit attığı bir memlekette, kızılderili olmak gerçekten çok zor; ancak bu zorluğa göğüs geren bir kadın var. Adı Cevahir Yedibela. 63 yaşında ve İstanbul'un Aydos Tepesi'ni kendisine mesken edinmiş. Zorluklara rağmen, burada tek başına mücadelesini sürdürüyor. Aydos ormanlarında yaşayan köpeklere sahip çıkıyor ve onları besliyor.
Cevahir Hanım’ın bu mücadelesi yalnızca hayvanseverlik değil, aynı zamanda bir insanlık davası. Ne yazık ki zaman zaman, aklı selim insanlardan bile, “Nereye kadar besleyeceksin bu köpekleri?” gibi tepkiler almış. Kimi insanlar onun çabalarına karşı çıkarken, bazıları ise onun iyilik hareketine maddi ve manevi destek veriyor. Hatta bazıları, evlerinde yediği yemeklerin kemiklerini çöpe atmak yerine, ayrı bir kapta toplayıp, bu gönüllü çalışmaya katkıda bulunuyorlar.
Cevahir Yedibela, sadece köpeklerin değil, tüm canlıların yaşama hakkına inanan bir Cumhuriyet kadını. O, hayvanların da tıpkı insanlar gibi yaşama hakkına sahip olduklarını savunuyor. Aydos ormanlarında on altı yıldan fazla bir süredir, köpekleri besliyor, onları kısırlaştırarak kontrolsüz çoğalmalarını engelliyor ve bu konuda toplumu bilinçlendirmeye çalışıyor; ancak bu mücadele her zaman kolay olmamış. Yakınlardaki caminin çeşmesinden köpekler için su almaya gittiğinde, cemaatin gösterdiği dirence karşı bile mücadeleye devam ediyor. Caminin imamı, Cevahir Hanım’ın bu güzel çabasını takdir ediyor; ancak çoğu kişinin anlamadığından bahsediyor. “Cevahir Hanım, sizin bu güzel çabanızı ne kadar anlatsam da bir türlü anlamıyorlar,” diyerek, Cevahir Yedibela’nın karşılaştığı zorlukları acı bir tebessümle anlatıyor.
İlk başlarda ormanda köpekleri beslerken, karşı çıkanlara rağmen köpekleri beslemeye devam ettiğini, Aydos’ta yaşayanları bu konuda bilinçlendirdiğini ve şu an kendisine teşekkür edenlerin sayısının çoğaldığını söylüyor. Bilinçlendirmenin ve duyarlı olmanın önemini de sürekli vurguluyor.
Bununla birlikte ilgili kanunda, köpeklerin sahiplerince kısırlaştırılması ifadesi de elini kolunu bağlayan bir husus Cevahir Hanım’ın. Bu ifade, sokak hayvanlarını kısırlaştırmaya çalışan gönüllü hayvan dostlarının çalışmalarını sekteye uğratıyormuş. Kısırlaştırılmak istenen her köpeği sahiplenmenin zor olacağını dile getiren Cevahir Hanım, bu yasadan önce yapmş olduğu kısırlaştırma çalışmalarında binlerce hayvanın kontrolsüz çoğalmasının önüne geçtiğini söylüyor. Kısırlaştırmanın çok önemli olduğunu ve yasanın yeniden gözden geçirilmesini arzuluyor.
Toplumumuz, maalesef giderek yozlaşmaya, insan sevgisinden uzaklaşmaya başladı. İnsanı sevmeyen bir toplumda, hayvanlara iyilik yapmanın ne kadar zor olduğunu görmek acı verici; ancak Cevahir Yedibela gibi yürekli insanların varlığı, umudumuzu canlı tutuyor. Onun mücadelesi, sadece bir kadının değil, tüm toplumun vicdanına seslenen bir çağrı niteliği taşıyor.
Yaptığı çalışmalar, toplumsal bir farkındalık yaratıyor. Bu farkındalık, belki de en önemli adım. Cevahir Hanım, bu farkındalığın toplum geneline yayılmasını çok önemsiyor ve bu konuda hepimizin sorumluluğuna dikkat çekiyor. Bizler de bu tür gönüllü çabaların, bir kar topu gibi büyüyerek, sonunda bir çığa dönüşmesini temenni ediyoruz.