adscode
adscode

Henüz okumadığım bir kitap için güzelleme: Akıllı insanlar neden bu kadar aptal olabilirler?

Başlıktaki güzelleme kelimesi, "Âşık edebiyatında insan ve doğa güzelliklerini işleyen koşma nazım şeklinin bir türüdür." Bugünkü yazım bir şiir olmasa bile kelimenin gücünden faydalanmak adına böyle bir tercihte bulundum.

cemozel2021@gmail.com




 

Bu kitabı henüz okumadım, okunacaklar listemde her zaman duruyor. Borsada oynanan; ama henüz yıldızı parlamayan kağıtlar gibi ya da Kuzey yıldızı gibi: hafif sönük; ama devamlı orada duran.

 

Kitabı okumamama (Bazı kelimelere olumsuzluk hiç yakışmıyor. Hele de okumak kelimesine. Okusak böyle bir derdimiz olmayacak. Sonuna bakın, sakız gibi uzuyor: ...mamama) rağmen, başlığı beni uzun zamandır mest ediyor. Başlık bu kadar etkileyiciyse kim bilir içeriği nasıldır! Şimdi soracaksınız, "Madem bu kadar etkileniyorsun da, neden henüz okumadın?" Cevabını çok düşündüğüm için kolaylıkla verebilirim. Demek ki zamanı gelmemiş. Zamanı gelince kendiliğinden yamacıma yanaşır zaten. Tecrübeyle sabit. İlla ki bir gün okuyacağım; ama şimdi değil.

 

Başlığı üzerinden konuşmak bile meramımızı anlatmaya yeter de artar bile. 

 

Akıllı insanlar neden bu kadar aptal olabilirler?

 

Bu sorunun cevabını çok düşündüm. Kendime de uyarladım. Beni ukala sanmayın lütfen. Akıllı olduğum için değil aptalca davranışlarda bulunabildiğim için kendime de uyarladım. 

 

İşte kendimce bazı cevaplar:

 

Bazen insanların basireti bağlanır, akıl tutulması yaşar, ne oldum delisi olur, böbürlenir, verdiği sözleri, ettiği yeminleri unutur. Ne olduğunu, kim olduğunu, nereden geldiğini de, kısacası geçmişini de unutabilir ve böylece aptallık derecesinde işlere imza atabilir. Dünyamızın da içinde bulunduğu, şiir tadındaki ismiyle şarkılara konu(k) olan Samanyolu Galaksisinde 50 milyar gezegen olduğu söyleniyor. Peki evrende kaç galaksi bulunmakta? 100 milyara yakın. Dile kolay. Böyle bir muazzamlıkta nokta bile sayılamayacak kadar küçük olan insanın burnunun havaya kalkık olması kimin umrunda.

 

Bilirsiniz, Türk edebiyatının usta kalemlerinden Aziz Nesin, soyadını çok bilinçli almıştır. Kendisinin ne olduğunu mutlak surette devamlı hatırlamak için "Nesin?" sorusunu kendisine soyadı yapmıştır. 

 

Osmanlı'da Cuma namazı çıkışında halkın büyük çoğunluğu Padişah'a; "Mağrur olma Padişahım, senden büyük Allah var..." dermis. Bu, padişahın zoruna değil, aksine hoşuna gidermiş. Çünkü onun nefsine yenik düşmemesini sağlarmış.

 

Hitler’in politikaları için de derler. Onca filozofu yetiştirmiş bir Alman milleti, nasıl olur da kendini bu kadar büyük görerek kibirlenir ve İkinci Dünya Savaşı gibi bir vahşeti dünyaya yaşatır.

 

Elimde bir kitap daha var. Sunay Akın’ın yeni kitabı: Şiirli Yastık. İsminden etkilenip benim gibi düşünerek şiir kitabı sananlar olabilir; ama değil. Okumaya başlamadan önce arka kapağına göz atıyorum. Bu yazımın konusuyla ilgili olduğu için aynen buraya alıyorum:

 

Şiirli yastık olur mu demeyin. Sivas Kongresi için kente gelen Mustafa Kemal Paşa’ya, Sivas Sultanisi’nin ikinci katındaki bir oda ayrılır. Yatağın üstünde, bir genç kızın çeyiz sandığından alınan, çiçek motifli ipek bir örtü vardır. Mustafa Kemal, yastıklara işlenmiş iki dizeyi okuyunca, Mazhar Müfit Bey’i yanına çağırır. Mazhar Müfit Bey telaşlı ve biraz da mahcup, yastıklardaki beyitlerin kendisi için yazılmadığını, asla böyle bir kasıtları olmadığını anlatmaya çalışırken, Mustafa Kemal açıklamanın gereksiz olduğunu ve şiirdeki uyarının herkes için doğru olduğunu söyler. Sivas Kongresi günlerinde, Mustafa Kemal’in başını koyduğu yastık kılıflarına yazılı şiirin ilk dizesi şöyledir: “Dünyanın makamıyla gururlanıp incitme insanı...”

 

Bu tür hatalara birçok insan düşmüştür. Kimi ders alır kimi de devam eder aptallıklarına. Kimi henüz düşmemiştir. Düşmesinler diye elimizi uzatmak adına böyle bir yazıyı kaleme almak istedim. Biz düştük siz düşmeyin.

 

Yukarıda da dediğim gibi akıllı olduğumdan değil; ama aptalca davrandığım için kendime de tavsiye ediyorum bu kitabı. Çok değer verdiğim bir insanı istemeden de olsa kırdım dün. Üzülmenin fayda etmediği zamanlarda kendimi kitaplara veririm. Raftaki kitaplara bakarken şöyle düşündüm: Boş bir yorgan kılıfı alsam da içine kitapları yerleştirip üstüme çeksem. Sarsa beni kitaplarım, kurtarsa beni bu gecenin ızdırabından. Bundan böyle de ayağımı kitaplara göre uzatsam.

 

 


Emoji ile tepki ver!

Bu Yazıyı Paylaş :

Etiketler :
    0 Yorum
  • Yorumu Gönder
  • Diğer Yorumlar (0)